Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ N ] / Nm

Nm перевод на испанский

13,874 параллельный перевод
Pederimizin ve bir çocuğun hayatını kurtarmak için alınmış bir risk.
Un riesgo para salvar las vidas de nuestro sacerdote y un niño.
Tıpkı CEO'nun sağ eli gibidir, O yüzden sadece yönetici olarak işe alınmıştı ama...
Es la mano derecha del presidente ejecutivo, la contrataron como administrativa y...
Anlaşılan L.A. düşündüğümüzden daha yakınmış.
Sí, bueno, aparentemente, L.A. está mucho más cerca de lo que pensamos.
Tüm tesislerimizde gereken güvenlik önlemleri alınmıştır.
Todas nuestras instalaciones tienen implementadas extensas medidas de seguridad...
Uyarı alınmıştır.
Es mejor prevenir.
Dün kaleme alınmış 2 kayıttan başka.
Solo dos recientes, copiados justo ayer.
- Bir şey alınmış mı?
- ¿ Se han llevado algo?
- Molekül yapısının patenti alınmış.
La estructura molecular ha sido patentada.
Bizim Rozet'teki ikinci senarist sinema okulunu bitirdiği gibi işe alınmış.
Un asistente de escritor en "Placa" lo contrataron en la facultad.
Harikaydı, ekip farklı kaynaklardan alınmış görüntüleri birleştirerek tam bu odada bir kuyumcu soygunu çözdü.
¡ Grandioso! Resolvieron el robo de las joyas... juntando todos los videos en este sitio.
Güçlü Thor bağlı ve tutsak alınmış.
El poderoso Thor atado y cautivo.
- Küçükken babanınmış.
Lo tenía papá cuando era pequeño.
Birkaç sene önce tek başına ülkeye sığınmış.
Solicitó asilo hace unos años.
Haklıymışsın. Çocuk teknede öldürüldükten sonra bulunduğu sokağa taşınmış ve oraya bırakılmış.
Al tipo lo mataron en el barco, y luego... fue puesto allá, donde fue encontrado.
Biletin saati bugün 9.35 ve bilet Mike Grossmann adına alınmış.
Hoy a las 21 : 35. El billete está a nombre de un tal Mike Grossman.
Ve bu anlar, bu hayret verici anlar çalınmış, işte beni yönlendiren bu.
Y es esos momentos, son esos momentos increíbles que han sido robados... eso es lo que me motiva.
Bir bakıyorum Gallo senin düşmanın, sonra bir bakıyorum en yakın arkadaşınmış gibi sana telefonunu veriyor.
En un instante, Gallo es tu enemigo, y al siguiente, te está dando su celular como si fuera tu mejor amigo.
Uzun zaman önce geç kalınmıştı.
Hace tiempo que es demasiado tarde.
Topukları aşınmış...
Marcas en sus talones.
- Bagajdan bir şey çalınmış mı?
¿ Han robado algo del maletero? Es difícil de decir.
- Ama... tedavi altına alınmış bile.
Pero ya le están tratando.
- Evet, düşmenizin bir sonucu olarak, Bay Flynn kan pıhtısı daha tehlikeli bir konuma taşınmış. - Daha tehlikeli mi?
Sí, como resultado de la caída, Sr. Flynn, el coágulo se ha movido a una situación más peligrosa.
Düşünüp taşınmış, kocasını bilerek öldürmüş ve örtbas etmeye çalışmış.
Lo pensó, mató a su marido a propósito e intentó cubrirlo.
Ardından bir gün telefonu çalınmıştı ve bulmasına yardım etmiştim.
Pero, una noche, le robaron su teléfono móvil Y yo la ayudé a rastrearlo.
Ağızdan alınmış ve ölüm anında Kayla Weber'ın midesi doluymuş.
Fue administrada oralmente y había comida en el estómago de Kayla al momento de la muerte..
İşte bu. Tıpkı şu kontrol altına alınmış füzyon cihazları gibi.
Eso es, es como uno de esos... artefactos de fusión controlados.
Resmi iş yapmayan firmalar Westchester'da mülk satın almaya başlamışlar hepsi de tek bir şemsiye firma adına alınmış, LLC, Court İthâlat.
La compañía Shell compra propiedades... a lo largo de Westchester, todas bajo... la sociedad de responsabilidad limitada... Importaciones Court.
Washington 1776 yılında Delaware nehrini geçtikten hemen sonra kaleme alınmış.
El artículo fue escrito en 1776, poco después de que Washington cruzara el río Delaware.
Az önce kendi restoranınmış gibi davrandın.
Antes actuaste como si fuera tu restaurante.
Yaşım yüzünden iş görüşmelerine alınmıyordum.
No podía conseguir entrevistas debido a mi edad.
Sen tanınmış birisin ama.
Pero, eres una figura pública.
Ne olmuş tanınmışsam?
¿ Y qué si soy una figura pública?
Suçlu muyum tanınmışım diye?
¿ Eso me hace un criminal?
Tanınmış olmak neden zayıflığım olsun ki?
¿ Por qué eso tiene que ser mi debilidad?
Kiliseye sığınmış olacaktır.
Vive tan refugiada... Con la iglesia.
Lucien'ın işi başından aşkınmış
Lucien está ocupado.
Ailesi öldüğünde buraya taşınmış.
Se mudó aquí cuando sus padres murieron.
Kingmaker Müteahhitlik, Lucien Castle tarafından alınmış.
Kingmaker Land Development, propiedad de Lucien Castle.
Binlerce yıldır, toplumumuz suçtan ve savaştan arınmış oldu.
Oh, durante milenios, nuestra sociedad se ha librado de crímenes y guerras,
- Kennebago Gölü Maine'de tanıtım hakkı olarak tanınmıyor.
- Kennebago Lago Es en Maine, que no reconoce un derecho de publicidad.
Yedi farklı çocuktan alınmış parçalar, eklemlerinden ayrılıp tekrar birleştirilmiş.
Hay partes de al menos siete niños desarticulados y reconstruidos.
Koca bir paket Slam çalınmış.
Desapareció algo de slam. Toda una barra.
Bazıları Plotzensee Hapishanesi'nden salınmış.
Al parecer, algunos liberados de la prisión de Plötzensee.
- O zaten özgür kılınmış.
- No. - Ella ya está libre.
Hayatındaki her şey ve herkes senden alınmış olur.
Todo y cuanto podrías haber tenido en tu vida te será arrebatado.
Bazı çok gizli araştırmalar çalınmış
Han robado algunas investigaciones secretas.
İki ölü bilim adamımız var, bir tane de ölü denek, ve çalınmış yedi hard disk
Tenemos a dos científicos muertos, un sujeto de prueba muerto y siete discos duros robados.
Evet gerçekten de yapıyorum ve bazen de tanınmış biri bile olabiliyorum.
Sí, lo tengo, y a veces... hasta me reconocen.
Daire içine alınmış bir harf.
Una palabra encerrada en círculo.
Ancak sakın kaleme alınmış kelimelerin gücünü hafife almayın.
Pero no subestiméis el poder de la palabra escrita.
Ve 8 yıl önce de üvey kardeşi Mitchell Crossford ile buraya taşınmış.
Y hace ocho años se mudó aquí con su medio hermano, Mitchell Crossford.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]