Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ N ] / Nobet

Nobet перевод на испанский

2,988 параллельный перевод
Bir nöbet geçirdin.
Tuviste una convulsión.
Çok ciddi bir nöbet.
Es realmente serio.
Adamlarının koğuşun dışında dosyalamaya ve ayakta nöbet tutmaya başladığını duydum.
Escuche que sus hombres estan presentes, vigilando afuera de la guardia.
Yoksa aradan sıvışıp işi doğal yoldan bitirmeyelim diye nöbet mi tutuyorsun?
¿ O es que estás haciendo guardia, asegurándote de que no cometemos un error y dejamos que la naturaleza siga su curso?
Bir nöbet mıntıkamız var ve sen Facebook'a mı giriyorsun?
Tenemos que patrullar y estás en Facebook.
Kurbanın nöbet cetvelinde değil.
Ella no está en la lista de víctimas.
Belki de bir nöbet geçirdi ve bu da bayılmasına neden oldu.
Tal vez sufrió una convulsión y eso provocó que colapsara.
Belki de bir nöbet geçirdi ve bu da bayılmasına neden oldu.
Tal vez tuvo una convulsión y eso causó que colapsara.
- Fokal bir nöbet geçiriyorsunuz.
Estás teniendo un ataque focal.
Nöbet geçiremeyen yürüme bozukluğu olan bir hastamız var.
Tenemos un paciente con un trastorno al andar que no puede convulsionar.
Bence nöbet tutmak senin hoşuna gidiyor.
Creo que eres como un reloj.
Nöbet geçirmeye başladı.
Está empezando a tener convulsiones.
Bu nöbet değil.
No es una convulsión.
İlginç ve kadın nöbet geçirseydi uygun da olurdu.
- Interesante. Sería relevante si la mujer hubiera sufrido convulsiones.
Patlamayacaksın, sadece nöbet geçireceksin bu da böbreklerinin çalışmadığını kanıtlayacak.
- No vas a explotar. Sólo sufrirás una convulsión lo cual probará que tus riñones no están funcionando lo cual probará que no estaban trabajando el sábado a la noche.
Vos, nöbet sırası sende.
Vos, estas de ronda.
Evet, babamı bahçede kasap bıçağı ile nöbet tutarken buldum.
- Sí, encontré a papá patrullando el jardín con un cuchillo.
- Nöbet sende. - Peki, efendim.
Estás de guardia. ¿ Puedes con esto?
- Epileptik nöbet mi yoksa? - Hayır.
- ¿ Ataques epilépticos?
Bu adam dışarıda durup nöbet tutuyor.
El chico está cuidando de ella.
Bütün gardiyanların nöbet zamanlarını hesapladın mı?
¿ Tomaste el tiempo a las rotaciones de todos los guardias?
Ama gerçi bu nöbet geçirmesini açıklamaya yetmiyor.
Aunque eso no explica las convulsiones.
Semptomları ; titreme, doğru, ateş, doğru nöbet geçirme, çok doğru ve lenf bezlerinde şişme mi?
"Los síntomas incluyen escalofríos..." comprobado, "fiebre..." comprobado, "convulsiones..." comprobado también y "ganglios linfáticos inflamados"...
Bir uğrayayım nöbet nasıl gidiyor göreyim dedim.
Pensé en darme una vuelta. - Y ver cómo va la vigilancia.
( RADYO )'Bebek ateşli nöbet geçiriyor.Acil müdahale..'
Bebé con convulsiones febriles.
Ve içeride bir yerde, Fargo nöbet geçiriyor.
Y en algún lugar, Fargo está teniendo un ataque.
Adamlarının evimin önünde nöbet tuttuğundan eminim.
Estoy seguro de que sus hombres estaban vigilando afuera de mi casa.
Cephane deposunda nöbet sırası sende.
Te toca guardia en el depósito de municiones.
Nöbet tutmuyorlardı istedikleri silahı kullanabilirlerdi.
No tenían destinos establecidos, podían usar cualquier arma que quisieran.
Ailen nöbet günlerini mi biliyor?
¿ Tus padres conocen tu calendario de guardias?
Onları kör insanlar, nöbet geçirenler ve bunun gibi insanlar için kullanıyorlar.
Los utiliza la gente ciega, los enfermos, todo tipo de gente.
Nöbet çizelgeleriniz elimde ancak onları dağıtmak için...
Ahora tengo los horarios de vuestras guardias, pero puedo distrib...
Nöbet çizelgemi alabilir miyim lütfen? - Pardon?
¿ Podría darme mi horario, por favor?
- Nöbet çizelgemi diyorum.
- ¿ Perdón?
Ki onu normalde personel toplantısında alırım ama almadım çünkü onları kendiniz dağıtacağınızı söylemiştiniz ama dağıtmadınız o yüzden ben de sizi bulmak zorunda kaldım ve tıpkı nöbet çizelgem gibi sizi de bulmak kolay değil.
- Mi horario laboral, el que normalmente consigo en la reunión de personal, pero hoy no, porque dijiste que los repartirías, pero no lo has hecho, así que he tenido que venir a buscarte, y no eres fácil de encontrar, tanto como mi horario.
Nöbet çizelgemi alabilir miyim lütfen?
Así que, ¿ puedes darme mi horario, por favor?
Doktor Bailey, nöbet çizelgeniz.
Dra. Bailey, su horario.
Okulun haftalık huzursuzluk günleri genelde fanfarsız geçerdi... *... ve daha bağırsaklarımda o budaklı hissi tatmamıştım aynen içime doğduğu gibi kendimi Amanda Tankersly'nin yine nöbet geçirdiğine inandırmaya çalıştım.
El miércoles en el instituto era normalmente un día sin mucha actividad, y aun así no podía quitarme el retorcido presentimiento, y la intuición, de que Amanda Tankersly estaba teniendo otro ataque.
Winkie muhafızları sürekli nöbet tutar ve hafta sonunda rapor sunarlar. "
Regla numero uno : Los centinelas deben tener el registro de sus horas, y entregar una tarjeta de fichar al final de la semana.
O yüzden en iyisi gece evde nöbet tutayım.
Así que probablemente sea mejor que vigile la casa por la noche.
- Tabii. İyi bir nöbet olacak.
Sí, va a ser de las buenas.
Ona ne koyar ki? Nöbet listesi mi, öğle yemeği siparişi mi?
¿ Qué crees que es lo suyo, el registro de llamadas, el horario de comidas?
Nöbet geçiriyor.
Está sufriendo una convulsión.
Nöbet geçirdiği esnada EKG'sinde herhangi bir anormal aktivite yoktu.
No hubo ninguna actividad eléctrica anormal en su electrocardiograma cuando ocurrió el ataque.
- Nöbet aktivitesi mi?
- ¿ Actividad convulsiva? - No.
Nöbet geçiriyor.
Está teniendo un ataque.
Bak Dr. Quinn, adam çok ciddi bir nöbet geçirdi az önce.
Oiga, mire, Dra. Quinn, el hombre acaba de tener un ataque.
Bak Kate, rehinelerden biri epileptik nöbet geçirdi ve bayıldı ve normalde hiç sallamam ama diğerlerinin morali bozuluyor ve ben de kimsenin kahramanlık yapmasını istemiyorum.
Kate, uno de los rehenes acaba de tener un ataque epiléptico y está inconsciente, y normalmente, no me importaría, pero está empezando a disgustar a los otros rehenes, y no quiero a nadie intentando hacerse el héroe. Así que éste es el trato.
Nöbet geçirdiği için onu...
Estaba sufriendo un ataque y...
Çünkü döndükten hemen sonra nöbet numarası yaptı ve çıktı.
Porque justo después de eso, fingió el ataque y le sacaron.
Nöbet geçirdi.
Tuvo una convulsión.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]