Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ N ] / Nonato

Nonato перевод на испанский

184 параллельный перевод
Doğmamış çocuğu öldükten sonra onu seviyor muydunuz?
¿ Le amaba después de la muerte de su hijo nonato?
mezara girerken bile masum kardeşinin hayatını mahvetmek isteyen bir kadın.
Mató a nuestro hijo nonato y que trata de destruir desde la tumba a su inocente hermana.
Doğmamış çocuğu belki de onu hiç görmeyecekti.
Su hijo nonato nunca le conocera,
Doğmamış.
- Es un nonato.
Bir doğmamışın hayatı talebimdir...
Ar exige la vida de un nonato.
Doğmamış çocuk senindir...
El niño nonato es el tuyo.
Evet, bu O. kehanette adı geçen..
Sí, es él. El hijo nonato del que habló el Oráculo.
Doğmamış çocuk burada..
El hijo nonato de Zed.
Zed, doğmamış oğlun kehanetin gerçeğe dönüşmesi için geri döndü..
Zed, ha vuelto tu hijo nonato para que se cumpla la profecía.
Bugün benim doğmamış çocuğumun babasının belli olacağı gün.
Hoy es el día en que mi hijo nonato tendrá un papá.
Doğmamış. Sistem tarafından emilmiş.
- Nonato, absorbido por el organismo.
Sanki doğmamış çocuk, gittikçe gençleşmeye başladı DNA bozulmaya başlayana kadar.
Es como si el niño nonato empezara a rejuvenecer - hasta que falló el ADN.
6 yıl önce, Richmond'da Pocum'un dükkanında 23 yaşındaki Amy Wilson ve doğmamış çocuğunu öldürmekten suçlu bulunmuştu.
Se le condenó hace 6 años por el brutal asesinato de una joven estudiante de 20 años y su hijo nonato en la tienda Pocum de Richmond.
İtirafın bir pişmanlık belirtisi olarak pedere yapıldığı söyleniyor. 6 yıl önce Amy Wilson'ın ve doğmamış çocuğunun öldürülmesinden dolayı.
La confesión fue hecha al capellán en señal de arrepentimiento por la muerte de Amy Wilson y de su hijo nonato hace seis años.
Van Garrett gizlice Widow'la evlenmiş. Her şeyini doğmamış çocuğuna bırakmış.
El viejo Van Garrett se casó en secreto con la viuda, legándoles todo a ella y a su hijo nonato.
Mesanem, karnımdaki çocuğunu sıkıştırıyor.
Mi vejiga está presionada contra tu hijo nonato.
Depoladığı sınırlı kiloları da gitmiş, yakında vücudu kendini korumak için dölünü vücudundan atacak.
Con sus limitadas reservas de grasa todo puede estar perdido, su cuerpo pronto abortará al nonato como una manera de preservar la vida de la madre.
Doğmamış oğlunu dinle.
Escucha a tu hijo nonato.
Doğmamış bir çocuk nasıl yeraltına sahip çıkabilir?
¿ Cómo puede dirigirnos un niño nonato?
- Doğmamış oğlum, efendim.
Es mi hijo nonato, señor.
Daha da önemlisi, Bayan Marcus, yaptığı davranışlarla doğmamış çocuğunun hayatını tehlikeye atmıştır.
Más aún, la señora Marcus, en más de una ocasión, puso en peligro la vida de su hijo nonato.
Doğmamış çocuğu ve sonra da karını öldürecek.
Matará a su hijo nonato y después matará a su esposa.
"Ertesi Gün Hapı" adlı doğum kontrol yöntemi, doğmamışın yaşam hakkını elinden aldığı için günah.
La anticoncepción en nombre de la píldora del día después es pecado porque ataca la vida, al nonato.
Koşup beni çözmesini neden bekledim bilmem. Doğmamış çocuğunun anasıydım ya da öyle sanıyor olmalıydı.
No sé por qué esperaba que iba a venir corriendo a desencadenarme sólo era la madre de su hijo nonato o se suponía que eso creía él.
O benim karım, doğmamış çocuğumun anası.
Es mi esposa. - La madre de mi hijo nonato.
Raimundo Nonato bir azizdi.
Primero, Raimundo Nonato fue un santo :
"Aziz Raymond Nonnatus".
San Raimundo Nonato.
Raimundo Nonato.
Raimundo Nonato.
Raimundo Nonato emrinize amade.
Raimundo Nonato, a sus órdenes.
Raimundo Nonato geçmişte kaldı.
Raimundo Nonato era antes.
Raimundo Nonato buraya hiç girmemiş olacak.
Raimundo Nonato no va a andar bien.
Nonato...
Nonato...
Çakı Nonato.
Nonato Cortaplumas.
Çakı Nonato!
¿ Nonato Cortaplumas!
Peki Nonato, kızartmaya başla, servise hazır olmalı.
Eh, Nonato... Anda fritando más tortas, que yo voy a atender a los clientes.
Nonato, çıtır tavuk parçaları hazır mı?
Nonato, ¿ y los bocadillos?
Nonato, ağzın laf yapmasın.
Nonato, basta de charla.
Sen misin, Nonato?
Nonato, ¡ ¿ eres tú, Nonato? !
- Nonato, sen misin?
- Nonato, ¿ eres tú?
Ayarla Nonato'ya biberiye de, yarın bir ziyafet çekeyim. Sen de kalk oradan, Uykusuz!
Tráele a Nonato ese alecrín, que mañana yo quiero comer bien.
Nonato. İşte mutfak budur!
Nonato... ¡ Esto es una cocina!
Nonato ile ilgilenmeliyim şimdi.
Después vemos eso, Francesco.
Kendisi yeni yardımcımız olur.
Ahora estoy orientando a Nonato.
Benim gibi bir şarap uzmanıyla çalıştığın için şanslısın.
Nonato. Tú has tenido suerte, ¿ sabes? Tú has venido a trabajar con quien entiende de vino.
Hayır, mantarı kuru tutmayı sağlıyor.
No, Nonato... Es para que no se seque el corcho.
Git kendini köprüden aşağı at, Nonato!
Pero, ¡ vete al carajo, Nonato!
O zaman gel buraya, Nonato.
Entonces manos a la obra, Nonato.
Basit tarifler Picasso'nun resimlerine benzer.
Cocina simple, Nonato, es como... Es como un cuadro de Picasso.
Peki hayat nasıl başlayacak? Ya da tam tersi ; hayatın sonu, ölme hakkı.
proteger al nonato, enmiendas constitucionales, cuándo empieza la vida, o acaba, el derecho a morir.
Tetik, Üç Parmak, Tanrı'nın Eli Nonato, Aşçı. Bana suçlu isimleri lazım.
Nombre de bandido sería
Aşçılık bir sanattır, Nonato.
Cocinar es un arte, Nonato, y aquí está nuestro atelier :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]