Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ O ] / Oreja

Oreja перевод на испанский

3,154 параллельный перевод
Sen o kulağı koymadan önce, Avery şöyle biraz çekilsen de sana deri altı cebi nasıl oluşturulur göstersem?
Sabes, antes que insertes esa oreja, Avery, ¿ por qué no te apartas y me dejas enseñarte ese truco para crear un bolsillo subcutáneo?
Kulağı hazırladın mı?
¿ Ya has preparado esa oreja?
Adamın kulağını kendin dik.
Cose tú la oreja de ese tío.
Bir sinyal göndermek istediğimizde kulağımıza dokunacağız.
Cuando necesitemos mandarnos una señal entre nosotros, podemos tocarnos la oreja así.
Ben olsam sağ kulağının iyi duymasını isterdim.
Yo pediria una ayuda auditiva para tu oreja derecha.
"Bir Endülüs Köpeği" daha sonra pek çok filmi etkiledi : David Lynch'in "Mavi Kadife" si dahil. Özellikle bu erotik, karınca kaplı kulak sahnesi.
Un perro andaluz influyó en muchas películas posteriores, como Terciopelo azul, de David Lynch, sobre todo en el extraño descubrimiento erótico de la oreja cubierta de hormigas.
Hayır ama kulağını çekiştiriyordu.
Pero se ha estado hurgando la oreja.
Sonra sol kulağımı temizlerim, sağa dokunmam.
Luego me limpio la oreja izquierda, nunca la derecha.
Tavsan kulagin yoksa, her yeri dinlemekten vaz geçmelisin.
No puedes poner la oreja en ese lugar, a menos que sean orejas de conejita.
Yalvarırım, kızımın kulak ağrısı var.
Por favor, a mi hija le duele una oreja.
Yani ona bir şeyler satın alıp kulağından para çıkarmaktan söz etmiyoruz.
Quiero decir, no estoy hablando de comprarle cosas o sacar una moneda de su oreja.
"her bir masada bir bilgisayar olduğunu", "her bir kulakta bir kulaklık olduğunu" ve farklı işler yapan bir aleti yepyeni bir boyuta taşımayı hayal eden kişiydi.
que tuvo la vision de tener computadoras en cada escritorio un auricular en cada oreja y un dispositivo que llevara la multitarea a un nuevo nivel
Kulağına kan bulaşmış.
Tienes sangre en tu oreja.
Yani kulağı delik birilerini arıyorduysan korkarım yanlış yere geldin.
Así que si estás buscando a alguien con su oreja en la tierra, me temo que viniste al sitio equivocado.
Bu sırıtmaktır.
Esta es una sonrisa de oreja a oreja!
Kulağımın kıkırdağıyla 31 çekebilirsin. Gönlünden ne geçiyorsa onu yapabilirsin.
Masturbarte con el cartílago de mi oreja... lo que tu corazón desee.
Kulağında tuhaf tahtadan küpesi olan çocuk bile şaşırdı yaptığıma.
E incluso el chico con el agujero de madera en la oreja... la ausencia de carne en su oreja, con madera. No sé lo que es eso.
bu yaşlı boynuzsuz yine mi kafanı şişiriyor?
- Viejo no-el cuerno que habla vuestra oreja fuera otra vez?
Lemoine sorununu bir an önce halletmezsen, kan dökülecek.
Van a haber cortes de una oreja a la otra si no arreglas el problema Serge Lemoine.
Kulağımı çekme!
¡ No me agarres la oreja!
Az önce kulağına fısıldayan adam benim adamım. Anlaşıldı mı?
Ese hombre que acaba de respirar en tu oreja... es mi hombre. ¿ Entendido?
Bırak kulağımı
Suelta mi oreja.
Diğer kulağındaydı.
Era tu otra oreja.
Kulağıma gelen bu konuları daha fazla araştırmak istiyorum
- Quiero hacer mi investigación mayor oreja -
Plan şu. Bunu al, kulağına tak.
El plan : te pones esto en la oreja.
- Kulağındakinide nerden buldun?
- ¿ Qué diablos tienes en la oreja?
Kulağına dokunma.
No te toques la oreja.
Boğazın boydan boya kesilmiş halde seni hastaneye mi götüreceğim?
¿ Llevarte al hospital, con el cuello cortado de oreja a oreja?
Belki Van Gogh kulağını kesmek için hazır değildi ve eğer bekleseydi -
Quizá Van Gogh no estaba listo para cortarse la oreja. y si hubiese esperado...
Evet ama kulağım delik değil, Donny.
Sí, pero no tengo una oreja perforada.
Dilini kulağıma soktu.
Me metió la lengua a la oreja.
Kulağını buza koy.
Pon tu oreja junto al hielo.
O da kulak kirim.
Y esa es cera de mi oreja.
Piyango tutturmuş gibi sırıtıyordunuz.
Sonreíais de oreja a oreja, como si os hubiera tocado la lotería.
Sabah gülümsüyor mu olacaksın?
¿ Y por la mañana sonreirás de oreja a oreja?
Sanırım nihayet kulağımdaki çamurun hepsini çıkardım.
Creo al fin me salió todo ese lodo de la oreja.
Burnumu ovuşturacağım ve kulağımı kaşıyacağım.
Me frotaré la nariz y me rascaré la oreja.
Ajay bahçenin bir kenarina geç, rehineyi biz aliyoruz.
Oiga, jefe, le rodeó el ojo y salió por la oreja.
"Neden kasırganın gözü var ama kulağı yoktur?" gibi.
Y "¿ por qué un huracán tiene un ojo pero no tiene oreja?"
Eğer kulağından kanal ayarı yapılabilseydi eminim annesi kulağını koparmaktan zevk alırdı.
Si eso le ayudara a sintonizar, su madre le cortaría la oreja.
Mesela kulak yemeği...
Igual que tu oreja.
Kulak çekmek yok, Jojo.
No tires de la oreja, Jojo...
Ve o zamandan beri Bilal Basheer'in kulağının biri'Behra'( sağır ) oldu.
Y desde entonces se convirtió en Basheer Bilal Behra ( sordo ) con su única oreja.
Eve, kulağını falan çek ya da şöyle bir şey yap.
Sí, como tirarle de la oreja o de uno de estos.
Sen daha doğmada önce benim kulağımda piercing vardı. Anaokulun nerde senin?
Tenía un alfiler de gancho en la oreja antes de que tu nacieras.
Kulağına bir şey oluyor.
Oye, tienes algo sobre la oreja.
Görev devam edebilir ama ikimiz de ölene dek bu konunun bir daha bahsini açmayacağız.
De acuerdo, aún podemos hacer esto, pero debes prometerme que nunca, nunca, volveremos a hablar sobre mi oreja sea cuanto sea que ambos logremos vivir.
Hmm...
Mi oreja.
O doktorun bir boktan anlamadığını söylemiştim.
Me quiero arrancar la oreja, me duele mucho. Te dije que ese pediatra no sabía de lo que hablaba.
Kulaktan kulağa.
De oreja a oreja.
- Kulağım.
- Mi oreja movediza, es falsa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]