Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ O ] / Ortaya çıkın

Ortaya çıkın перевод на испанский

2,198 параллельный перевод
Dyson, kendisi başkalarını görebileceğimizi söyledi. Ama Lauren ortaya çıkınca bir anda sahipleniyor.
Dyson el es que me dio vía libre para ver a otras personas, y luego aparece Lauren y él se pone tan irritable.
Ortaya çıkın!
¡ Rompan filas!
Çıkın ortaya!
¡ Fuera de aquí!
Her gün tanımadığın insanlar için kıçını ortaya koyuyordun.
Estuviste poniendo tu culo en la línea cada día. por gente a la que ni siquiera conocías.
Böcek durumunu dikkate alınca küçük parçacıkların kuyruksuz yarasa işi olduğu ortaya çıkıyor.
Y en base a la materia de insectos, los bocados fueron obra de los murciélagos sin cola.
Ortaya çıkıyor ki, bu doktorun gelirinin yüzde 80'i bu ilâcın imalatından geliyor.
Resulta que el doctor recibe el 80 por ciento de sus ingresos del fabricante de esta droga.
Bu ışık, enerji ve hayat dünyası, adaları oluşturan volkanların sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Este mundo de luz, energía y vida solo es posible como resultado de los volcanes que formaron estas islas.
Ne zaman modern bir roketin havalandığını görsek, ortaya böyle bir duman çıkar, ve bazen duman sarı renktedir ve bazen kırmızıdır.
Cuando vemos un cohete moderno despegar, hay humo, y a veces este es amarillo y a veces rojo.
Bunun için ışık hızına çok yaklaşmak zorundasınız, fakat bu başarılabilir, ve bunun bir teoriden ibaret olmadığını biliyoruz, bu... bu gerçek fizik, bu zaman bükülme etkilerini ortaya çıkarabiliriz.
Tengo que llegar casi a la velocidad de la luz para eso, pero es factible, y sabemos que no es una teoría, es física real... demostraríamos estos efectos de la curvatura temporal.
Bababm Gary Cooper'ın birden bire ortaya çıkıp onları serbest bırakacağını düşünüyor.
Mi padre cree que Gary Cooper aparecerá y los liberará.
Sonrasında kızın Kuzey Kore casusu olduğu ortaya çıktı.
Pues resulta que era una espía de Corea del Norte.
Bakın, önemli olan, bu artık ortaya çıktı.
Mira, lo importante es que ahora está a la intemperie.
Eğitimli bir kanun adamı olarak ortaya çıkıp günü kurtarmanın zamanı geldi.
Es el momento de que un oficial de la ley entrenado se levante y salve el día.
Zaten tanıdığınız genç bir adam ortaya çıkıp tacını iste, Randy.
Un joven que no necesita introducción, sube aquí y reclama tu corona, Randy
Deniz aslanı ve dinozor olayında olduğu gibi yani. Abim yaptığının, saçma bir şeyle ortaya çıkıp en iyisini umduğun tıbbi bir gariplik olduğunu söylüyor.
Así, como, con el león marino y el dinosaurio, mi hermano dice que es tu modus operandi elaborar algo ridículo y esperar que todo salga bien.
Kızgın ama... Artık gerçek ortaya çıktı bu iyi şeylerin habercisi.
Enojada pero la verdad se sabe, ahora así que eso sólo significa algo bueno.
Ülkedeki en büyük uyuşturucu ağını.. ... ortaya çıkaracaktık. 6 aydır bunun üzerinde çalışıyorduk.
Esto iba a desenmantelar... al ducto de droga mas grande del país, y por seis meses mi destacamento ha estado sobre esto.
Fransızlar'ın ortaya çıkıp da, eskiden olduğu gibi bizimle savaşmayacak olması ne kötü.
Es una pena que los franceses no salgan a romper lanzas con nosotros como solían hacer.
Sonunda, bu çok zayıf hava akımını hissettiler ve taşları temizlediklerinde, kayalık yüzeydeki daracık hava bacasını ortaya çıkardılar.
Al final percibieron una sutil corriente y empezaron a despejar el camino de rocas descubriendo un estrecho pasaje en el risco
Kısmen Matthew Boulton gibi onun icatlarını ortaya çıkarıp paranın içinde yüzmesini sağlayacak birine sahip olmamasındandı.
Bien, en parte porque él no tenía su propio Matthew Boulton para colocar sus inventos y para asegurarse de que se recaudara el dinero.
Bu hoş varsayımın doğru olmadığı artık ortaya çıkmıştır.
Al final resultó que, esta cómoda suposición estaba un poco lejos de la realidad.
Artık tüm bu yaşamın oldukça zengin bir geçmişe sahip olduğu ortaya çıkmıştı.
Resultó que toda esta vida también tenía una historia, y una bastante rica.
Kesin olan şey şudur ki 4,5 milyar yıllık geçmişimizde dünyanın dengesi yeni yaşamın ortaya çıkmasında temel öneme sahip olmuştur.
Ahora está claro que a lo largo de nuestros 4.500 millones de años de historia, el equilibrio de nuestro planeta ha sido importantísimo para la creación de nueva vida.
Uzay zamanda böyle mekansız korelasyonun nasıl olacağını anlatabilen bir hikayemiz yok. uzay zamanın dışında ortaya çıkıyorlar.
No hay una historia en el espacio-tiempo que nos pueda decir cómo suceden esas relaciones no locales, y por eso podemos concluir que pareciera que emergen de alguna manera desde fuera del espacio-tiempo.
Ansızın ortaya çıkıyorsun.
aparecer de la nada?
Walter'ın deşifre ettiği kısa dalga yayınları kaynağının Belfast'ta olduğu ortaya çıktı. Sonuç olarak İngiliz masasıyla iş birliği içindeyiz.
Las transmisiones de onda corta que Walter descifró... fueron emitidas desde Belfast... como resultado, acudimos a nuestra oficina de Reino Unido.
Turing'in çalışmalarındaki hayranlık uyandırıcı şeylerden biri çok basit bir denklem tarafından yönetilen süreçle başlayıp bir araya getirildiğinde, karmaşıklığının birdenbire ortaya çıkmasıydı.
Una de las cosas sorprendentes del trabajo de Turing fue que comenzando con la descripción de procesos muy simples, regidos por ecuaciones muy simples, al unirlos, de repente surgía la complejidad.
Ama tüm bu alandaki matematik çok basit kuralların çok karmaşık nesneleri doğal biçimde ortaya çıkardığını söylüyor.
Pero lo que las matemática en este campo nos están diciendo es que reglas muy simples originan naturalmente objetos muy complejos.
Hep beni yalnız başıma bıraktın. Ve arada bir ortaya çıkıp bana nutuk mu çekiyorsun?
¿ Así que desapareces durante todo este tiempo reapareces sólo para sermonearme?
Adam 2004 yılında birden ortaya çıktı ve aniden her yerde adını duymaya başladık.
El tío apareció de la nada en 2004, y súbitamente escuchamos su nombre por todos lados.
Dante'nin mektubunun kalanını okudum ; Gençlik Pınarının sırrı ortaya çıkarsa diğerlerini çok kışkırtacak diyor. Kötüye kullanmak isteyecekler.
He leido el resto de la carta de Dante ; el dijo que si el secreto de la Fuente de la Juventud fuera revelado la tentación sería muy grande para otros y ellos querrían intentar abusar de ella.
Bütün duygularını döküyorsun ve daha sonra incinmemiş halde ortaya çıkıyorsun.
Sacas todos los sentimientos y sales intacto.
Diğer bir deyişle, suyun bir kısmı dünyayı bu evrenin sonunda ortaya çıkaran kayaların ağır bombardımanıyla birlikte gelmiş olabilir.
Es decir, parte del agua pueden provenir de rocas que construyeron la Tierra al final del intenso bombardeo.
Ve yaşam muhtemelen su ortamında ortaya çıktı, okyanusların dibinde olsun, volkanik bacalarda olsun ya da sığ balçık birikintilerinde, gerçekten bilmiyoruz nerede ve hangi doğrulukla yaşamın başladığını.
Si fue en el fondo del océano o en los charcos de poca profundidad.
Bir karışıklık olmasını bekledim,... ve merdivenlerden aşağı indim,... sonra hançerin ortaya çıkmasını bekledim ve harekete geçtim,
Yo espero hasta que haya una distracción. Luego subo al piso de arriba. Luego espero a que la daga esté expuesta y hago mi movida.
Onun yeniden ortaya çıkışını takip ederken Nikita ile bir etkileşimin olmuştu.
Bueno, tuviste una prolongada interacción con Nikita inmediatamente después de su reaparición.
Haftalardır kitap tekrar tekrar ortaya çıkıyor ve yaşamlarınıza garipliklerle zarar veriyor.
Y sin embargo, semana tras semana el Libro vuelve a aparecer y a causar caos en sus vidas.
- Dur biraz. Maskeli adamın teki birden ortaya çıkıp seni kurtarıyor.
Espera, ¿ un enmascarado misterioso aparece de la nada y te salva?
Bilgisayarın ve telefonun var. Kişisel hiçbir eşyan yok. Derken bu şey ortaya çıkıyor.
Tienes un ordenador y un teléfono, ni un simple objeto personal, entonces aparece esa... cosa.
Gundam'ların ortaya çıkışı onlar için sadece tehlike kaynağı olarak anlaşıIır.
Los Gundams sólo causarían problemas.
Innovator'lerin ortaya çıkışının da Aeolia'nın planının bir parçası olduğunu düşünüyor musunuz?
¿ Usted cree que la aparición de los Innovators era parte del plan de Aeolia?
Zhao yetimini aranızdan her kim aldıysa umarım sabahın 3'üne kadar ortaya çıkıp itiraf eder.
Como vosotros, espero... que quien tenga al niño Zhao... aparezca aquí a las tres.
Yargıç Fitzwilliam kızının katilini ortaya çıkardığımda yumuşayacaktır, değil mi?
Sus carreras están a salvo. La jueza Fitzwilliam cambiará su humor una vez que le revele el asesino de su hija, ¿ cierto?
Şeytanın bize oyun oynadığı da söyleniyor, sonuç olarak geceleri kaybolursanız, kız ortaya çıkar ve size yolu gösterir.
También dicen que es el diablo tratando de engañarnos, no me preguntes a mi... Si tú te pierdes a solas en el bosque, ella aparece y te muestra la salida.
Sık sık ölümlülerin dünyasına döneceğim, çünkü onların dünyasında insanoğlunun hiç görmediği tehlikeler ortaya çıkıyor.
Siempre vuelvo a Midgard porque su mundo está engendrando peligros que la humanidad nunca ha visto.
Bunların hepsi buzul çağda ortaya çıkmış. Yaklaşık 10,000 yıl önce.
Todo esto se formó en la última Era del Hielo hace unos 10,000 años.
Karmaşık yaşam biçimleri ortaya çıkmadan önce dünya tarihinin en büyük buz çağının etkisindeydi.
Justo antes de que apareciera la vida compleja, el mundo estaba sometido a la mayor era de hielo de toda su historia.
Küresel bir buz çağı ilk hayvanların ortaya çıkışını tetikleyene kadar tek hücreli canlıların dünyaya nasıl hükmettiğine dair kanıtlar gördüm.
He visto evidencia de cómo la vida unicelular dominó el planeta durante miles de millones de años, hasta que una era de hielo global desencadenó el surgimiento de los primeros animales.
Ama her on yılda bir ya da iki kere, yumuşak hava koşulları ve avcıların azlığı bir araya gelince, ortaya harika bir mucize çıkıyor.
Pero una o dos veces cada década, una confluencia de clima moderado y depredadores escasos da a luz a un milagro móvil.
Enerji ve kütlenin, kütle çarpı ışık hızının karesi oranında birbiriyle ilgili oldukları ortaya çıkar, ışık hızı ise çok büyük bir rakamdır.
Sucede que la cantidad de energía en la masa está relacionada a la masa por la velocidad de la luz al cuadrado.
Sen, onların yüzünden fark etmemiş olabilirsin ama az önce bunlara benzer bir varlık ortaya çıktı.
Probablemente no te diste cuenta... porque estabas peleando con estos sujetos. Pero una presencia similar apareció hace un minuto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]