Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ P ] / Pacer

Pacer перевод на испанский

61 параллельный перевод
Bir koyunun ömrünün birkaç ay orada burada dolanıp sonra yenmekten oluştuğunu fark etti.
Se ha dado cuenta de que la vida de una oveja... consiste en pacer unos meses y luego ser comida.
O şeref bana ait.
El pacer es mio.
Şanslı yedili ve papaz kaçtı.
Lucky es séptimo y Pacer en último lugar.
Nasol oldu da güzelim yaylayı bırakıp... Bu çorak fundalıkta beslenmeyi seçtin?
¿ Es posible que abandonaras aquella colina hermosa... para pacer en este valle cenagoso?
Karısı hamile... Pacer işe yaramıyor.
El marcapasos no capta.
Evet. Bir Gremlim ve bir Pacer'ım var ayrıca frenleri ve emniyet kemeri olmayan eski sarı okul otobüsüm var.
Sí, tengo un Gremlin, un Pacer un viejo autobús escolar amarillo sin frenos ni cinturones de seguridad.
Tembel tembel dolaşıp durdum. Otları yiyip, doydum.
Me contento con vaguear y pacer en el jardín.
- Pacer pedleri?
- ¿ Almohadillas?
Pacer'ı getir...
Pongámosle las almohadillas...
Pacer tamam.
El marcapasos va bien.
O zevk bana ait.
El pacer es mío.
Ben ve AMC Pacer'ım.
Mi AMC Pacer y yo. ! Ah!
- Pacer! Tanrım!
El Pacer!
Tanıştığımızda AMC Pacer kullanıyordun sen.
Manejabas un auto viejo cuando nos conocimos.
Hâlâ nabız yok. TENS işe yaramıyor.
El PACER no está capturando nada.
Bu erkek olabildiğince hızlı otlanmalı. Bu dondurucu sularda vücut sıcaklığı çok hızlı düşer.
Este macho debe pacer tan rápido como pueda, porque en estas aguas gélidas su temperatura corporal desciende rápidamente.
Pacer caddesindeki rag-tag boku.
De los rejuntados en Pacer.
Monroe'dan Pacer'a kadar... tüm bölgede de ben varım. Yani ordan kimse gelemez. Ama diğer taraftan da sağlamda olmak istiyorsan,
Yo tengo la cuadra de Monroe hasta llegar a Pacer as � que te tengo cubierto de ese lado pero tienes que poner campanas en Franklintown para pescar a quien venga del otro lado.
Kalp masajına başlayın. Pacer takılması gerekiyor.
- Necesita compresiones y el marcapasos.
Sizinle tanışmak bir zevk Tyrel Tyrel
Es una pacer conocerla Tyrel Tyrel
Bir Gremlin ve bir Pacer!
¡ Un Gremlin y un Pacer!
Tıpkı hava alanında kapıştığımız Gremlin'ler ve Pacer'lar gibi.
Como los Gremlins y Pacers de la fiesta y la carrera y el aeropuerto.
Gremlin, Pacer, Hugo ve Trunkov asla bir araya gelmezler ama iki gündür gizliden gizliye bir araya geliyorlar.
Gremlin, Pacer, Hugo y Trunkov nunca se juntan pero van a tener una reunión secreta en dos días.
Çok hızlı arabalar tarafından takip edilmek güzel ve şıktır, ama eskimiş bir Pacer ile bir sürü polise karşı depar atmak istemiyorum.
Es excelente si quieres una de esas persecuciones a alta velocidad, pero yo no estoy a favor de tratar de superar a un ejército de patrullas en tu viejo Pacer.
Ona "The Pacer" adını koyduk.
Le dimos la Apodado "The Runner".
Sarı bir Pacer'la gelmişti.
Manejaba un Pacer amarillo.
Bunun, benim gibi Pacer sevenlerle tanışmak için iyi bir yol olabileceğini düşündüm.
Simplemente pensé que sería una buena manera de conocer a unos cuantos fans de los Pacer.
Burada olduğunuza göre biraz pizza alıp, benim Pacer'ımın ne kadar muhteşem olduğunu konuşmak ister misiniz?
Ahora que estáis aquí, ¿ os gustaría ir a por pizza y hablar de lo alucinante que es mi Pacer?
Pacer'ım parçalandı.
Mi marcapasos está siniestro total.
Neden onları yaz boyunca otlatıp semirttikten sonra satmadın?
¿ Por qué no dejarlo pacer y engordar durante todo el verano y luego venderlo?
Ve tüm o bisiklet yarışlarında, öncü motosikletler kullandılar, motor takılmış, büyük ve hantal bisikletleri takip ediyorlardı.
Y en las carreras de bicicletas usaban un "pacer".. que seguían de atrás... que era una torpe bicicleta motorizada...
Bisikletçiler, motorluların arkasında yerlerini alıyor, ve belli bir hıza çıkınca motorlular ayrılıyor, sonra bisikletçiler yarışa başlıyordu.
El "pacer" llegaría a cierta velocidad, se apartaría y comenzaría la carrera...
Anlaşılmaz bir sistemle karşı karşıya kaldım.
Lo que descubrí fue un sistema muy raro llamado PACER
Erişim olan PACER diye bir sistemdi. Google'da arama yaparken Carl Malamud'a denk geldim.
Comencé a buscarlo en Google, y ahí fue cuando me crucé con Carl Malamud.
PACER, inanılmaz menfur bir devlet hizmeti. Sayfa başı 10 sent, görüp görebileceğiniz en ölü kod.
PACER es una increíble abominación de los servicios gubernamentales.
Öğrenciler, gazeteciler, vatandaşlar, avukatlar ; hepsi PACER sistemine erişmek durumundadır, ve sistem her adımda onlarla kavga eder.
Periodistas, estudiantes, ciudadanos y abogados Todos necesitan acceso a PACER, y ésta los combate en cada paso.
Yılda yaklaşık 120 milyon dolar kazanıyorlar. Ve kendi kayıtlarına göre maliyeti buna yakın bile değil.
Ganan alrededor de 120 millones de dólares por año a través del sistema PACER y no cuesta nada cercano a eso de acuerdo a sus propios registros.
Hatta, yasadışı. 2002 yılının e-devlet kanununa göre, mahkemeler maliyeti karşılamak üzre yalnızca gerektiği miktarda ücret alabilirler.
De hecho es ilegal. El acta del gobierno de 2002 establece que las cortes deben cobrar solo en caso de ser estrictamente necesario. con el objetivo de pagar el costo de mantener en línea a PACER.
Public.Resource.Org'un kurucusu Malamud, PACER ücretlerine protesto etmek istedi.
Como fundador de Public.Resource.org, Malamud quería protestar por los cargos de PACER.
Böylece insanlar, ücretini verip indirdikleri dökümanları bu ücretsiz veritabanında paylaşabileceklerdi.
donde la gente podía enviar documentos de PACER por los que ya había pagado a una base de datos gratuita para que otros pudieran usarlos.
Meclis, PACER işletmecilerini kamu erişimi üzerinden topa tutuyordu. Bunun üzerine ülke çapında 17 kütüphanede, PACER'a ücretsiz erişim sağlayan bir sistem kurdular.
La gente de PACER estaba recibiendo una lluvia de críticas desde el Congreso y otros sobre el acceso público entonces pusieron este sistema en 17 librerías de todo el país y hubo acceso gratuito a PACER.
Kütüphanelerdeki veritabanını indirin ve PACER Geri Dönüşüm Projesi'ne yükleyin. " İnsanlar kütüphanelere gidip dökümanları belleklere yüklediler ve bana yolladılar.
y que descargaran documentos de las librerías de acceso público y los subieran al sitio de reciclaje de PACER. La gente llevaba su USB a una de estas librerías, descargaban mucha documentación y me la enviaban a mi. Quiero decir, era un chiste.
Ben de ona yaklaştım ve PACER sorununa müdahale etmemiz gerek dedim.
Entonces me le acerqué y le dije "Estoy pensando en una intervención en el problema PACER."
Schultze, kütüphanelerdeki sistemden otomatik olarak veri çekebilen bir program geliştirmişti bile.
Schultz ya había desarrollado un programa que permitía bajar automáticamente documentos de PACER de las librerías de la justicia.
Pacer ver.
- Dame un marcapasos.
Pacer işe yarıyor.
Está capturando.
Pacer ver.
- Dame un marcapaso.
Pacer nerede?
- ¿ Marcapaso?
- Sağ ol Ferguson. - Benim için zevkti efendim.
- Es un pacer, señor.
Dün geceki partideki Pacer.
El Pacer de la fiesta de anoche.
PACER Geri Dönüşüm Projesini başlattı.
Comenzó un programa llamado "Proyecto de Reciclaje de PACER"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]