Parada перевод на испанский
6,737 параллельный перевод
Sen hep dört ayağın üzerine düşüyorsun.
Tú siempre sales bien parada.
Kalbi duruyor!
¡ Está en parada!
- İstasyonuna geldik.
Su parada.
- Burası istasyon filan değil.
¡ Esto no es una parada!
Bir sonraki durağım Barbourville, Kentucky.
La siguiente parada fue en Barbourville, Kentucky.
Otobüs durağında ki gibi...
En la parada del bus, ¡ el perro guía!
Bir sonraki durak Chow Foo Banyo ve Masaj.
Oye, próxima parada, Spa y Masajes Chow Foo.
- Neden trafiğin ortasında olduğunu bulmak da.
También lo es averiguar por qué estabas parada en el tráfico.
Burası ilk durağımız.
Esta ha sido nuestra primera parada.
Burası ilk durağımız.
Esta era nuestra parada.
Hapishane mi, trene bindirirken mi yoksa ilk su molasında mı?
En la cárcel, al subirlos al tren o en la primera parada para repostar agua.
İlk su molasında mı?
¿ En la primera parada para repostar agua?
Verebilecekleri bütün şerifleri yollamaları için Julesburg'a telgraf çekmenizi istiyorum.
Necesito que telegrafíe a Julesburg para pedir todos los ayudantes que puedan. Que se reunan conmigo en la parada del agua en Kenmore.
Uğramam gereken bir yer var.
Debo hacer una parada primero.
Uğranılacak yer neresi?
¿ Dónde es esta parada?
Yolda hiç mola verdiniz mi?
¿ Hicieron alguna parada durante el camino?
Sokaktaki otobüs durağındaki banktan tanıyor olabilirsin.
Quizá lo reconozcas de la parada de autobús de esta cuadra.
Geceleri bankta mı uyuyor?
¿ Duerme en una parada?
Bankta adamın resmini gördüm.
Vi su foto en la parada.
Son durak.
Última parada.
Bir sonraki istasyon Fulton Street.
La próxima parada será Fulton Street.
Orada öyle durup beni sorgulayacak mısınız?
Así que, ¿ te quedarás ahí parada interrogándome?
Bilmek istediklerimi söylersen sadece bir mola, söylemezsen son istasyonun.
- Depende. Si me dices lo que quiero saber, es solo una parada. Si no, será tu lugar de descanso.
Buranın bir durak olması gerekiyordu, bir depo.
Se supone que esto es una parada, una terminal.
Sizin aklınız hep mi parada?
¿ En lo único que puedes pensar es en el dinero?
Son durak!
¡ Última parada!
Bunu söylemek istemezdim ama bir yerde daha durmamız lazım.
Odio decirte esto pero aún tenemos que hacer otra parada más.
Bir saniyeden fazla hareketsiz kalabilen her şey başarabilir.
A cualquier cosa que se mantenga parada más de un segundo le va bien.
Ayakta zor duruyorsun.
Casi no puedes estar parada.
Yolda bir aksilik olursa bileğini falan burkarsan orada mola vermelerini söylerim.
Ahora, diría que podrían permitirte una parada allí, si algo terrible sucede, como que se tuerza tu tobillo en el camino.
İşte son durağımız.
Esta es la última parada.
Yeni gitti!
¡ Ha entrado en parada!
- Genç bayan, tam orada bir taksi durağı var.
- Jovencita, ahí mismo hay una parada de taxis.
Güvenlik Kontrolü Reaktör Balta Görevlisi.
parada de emergencia
- Bu hangar bizim toplanma alanımız olacak, açık bir görüş alanımız olacak.
- Este hangar será nuestro punto de parada... estaremos afuera, a la vista.
- Ne kadar oldu?
- ¿ Cuánto lleva en parada?
Mavi kod hastasına yapılması gerekenleri kasten yapmadı.
Deliberadamente le retiró los cuidados a una paciente en parada.
Teşekkürler.
- ¡ Gracias! - ¡ Quieta parada!
Tramvay durağına kadar süren var, konuşmaya başla.
Tienes desde aquí hasta la parada del tranvía, empieza a hablar.
Ama önce bir yerde durmamız gerekecek.. çıtır pizza için..
Pero primero tenemos que hacer una parada rápida... por unos pizza Poppers.
Keşke o Kamyonun arkasındaki numarayı aramasaydım. Tanrım, heyecan yaptım. Tanrım, heyecan yaptım.
"Desearía no haber llamado a ese número de parada de camiones."
Jordan'ı görmeye hastaneye gidiyordum ama önce sana teşekkür etmek istedim.
Solo iba de camino al hospital para ver a Jordan, pero primero quería hacer una parada y darte las gracias.
Sonraki durak, Biscayne Boulevard. RAFAEL-TEHLİKE-JANE
Próxima parada, Boulevard Biscayne.
O boyarken saatlerce ayakta dikilmek zorunda kaldım!
¡ Tuve que estar ahí parada mientras lo hacía!
Ben onu bir kez otobüs durağına bıraktım.
En cierta ocasión la acompañé a la parada del autobús.
Otobüs durağına yaklaşık 5km mesafede.
Solo hay una cueva en la zona. Está a unos 5 km de una parada.
Bir yere uğramamız lazım.
Tenemos que hacer una parada.
Sizi otobüs durağında gördüm bayım ve evinize kadar takip ettim.
Le vi en la parada del autobús, señor, y le seguí hasta casa.
Bize kalp krizi geçirir halde geldi. - Onu kurtaramadık.
Sufrió convulsiones y luego entró en parada cardíaca.
Yeni Zelanda da eskiden, Bir defasında otobüs durağında şehvetli bir karşılaşmam olmuştu.
En Nueva Zelanda, tuve un encuentro sensual en una parada de autobús una vez.
- Ne zamandır oradasın?
¿ Cuánto tiempo has estado ahí parada? Lo suficiente.