Pasión перевод на испанский
5,176 параллельный перевод
Aralarındaki tutku hep sürsün istedi fakat gerçek aşk umutları evliliğinin, babasının iş anlaşmalarından biri olduğunu öğrendiği an tuzla buz oldu.
Ella quiere que su pasión dure, pero sus esperanzas de amor verdadero son aplastadas cuando se da cuenta... de que su matrimonio es solo otro de los acuerdos de negocios de su padre.
Benim için bir tutkudur.
Son mi pasión.
Dedektif Polis Memuru Flight. Yeterli olanı yaparak, kendi parasıyla, kendi bileğinin hakkıyla... hem seninkini hem benimkini köşeye iterek bu üniformayla fazla mesai yaparak çalıştı.
El agente Flight a trabajado muy duro solo por pasión, sus números en capturas son tan buenos como para enviar a los tuyos y míos a una esquina.
Ama ben kendimi tutkunun, genç ve seks düşkünü kadınlar için olduğunu söyleyerek avuttum.
Y yo lo excusé diciendo que la pasión era para adolescentes y... ninfómanas.
Evliliği güzel yapan şeyin tutku olmadığını karşımda, boyuma ve fiziğime aldırış etmeden beni seven harika bir adam olduğunu söyledim.
La pasión no es lo que hace un buen matrimonio. Este es un hombre perfecto y hermoso que me ama, y que no le importa que sea alta y atlética, quien no... quiere que me comporte más estúpida de lo que soy.
Ama bir gün, onunla bir tutkuyu paylaşan birisi ona karısından daha fazlasını vadedebilir.
Pero quizá un día alguien con quien comparta una pasión tendrá más que ofrecerle que su esposa.
Yalnızca onun öfkesini ve bu tweetin neden tekrarlanmayacağını ona söylemek istiyoruz.
Sólo queremos relacionar su pasión y que esos tweets no se repetirán.
Tutkum olduğu için öğretmen olmadım.
No me hice profesora porque fuera mi pasión.
Tutkunun kolay olması gerekmiyor zaten.
Se supone que la pasión no es fácil.
Burada oturmuş kızımla tutku hakkında tartışmayacağım.
No voy a sentarme aquí a discutir sobre pasión con mi hija.
İşte böyle bir tutkunun bende olmadığını düşünüyordum.
Ves, esa es la clase de pasión que no pensé que tuviera.
# Aşk hastalığı, aşıkların hastalığı
Si de acuerdo es mala pasión Ill Juventud
Senin gibi tutkulu insanlara ihtiyacımız var.
Nos vendría bien más gente con tu pasión por aquí.
Homer meraklı olman hoşuma gitti.
Homer, me encanta tu pasión.
- Eğitimin senin tutkun olduğunu biliyorum.
- es tu pasión. - Lo es.
Huntington hastalığına tutku duyuyordu.
Su pasión era la enfermedad de Huntington.
Bir kadını tutku sebebiyle öldürürsün.
Matas a una mujer por pasión, no por negocios.
İstikrara karşı tutku, aileye karşı havai fişekler.
Pasión sobre estabilidad, fuegos artificiales sobre familia.
İnsanlar şimdiye kadar bunların hep tutku göstergesi olduğunu sandılar ama bence bunlar tamamen istemsiz gerçekleşen düzenli birer tepki.
la gente siempre ha asumido que estos son signos de pasión, pero yo creo que son patrones de respuestas completamente involuntarias.
Aşk romanlarında bu gibi durumlar tutku ve cinsel yakınlıkla açıklansa da Bill ve ben, bunun kontrol dışı gelişen bir durum olduğunu düşünüyoruz.
Y las novelas de romance te dirán que esa una expresión de pasión o intimidad, pero lo que Bill y yo estamos descubriendo es que en realidad es algo que no puedes controlar.
Hayalime odaklanmak için ayrılmayı tercih ettim.
Elegí, para poder poner el foco en mi pasión :
Bunu söylediğinde, istek kalmıyor karşı tarafta.
Te diré una cosa, es una pasión más propia de un asesino.
Armin bunu anlatmak için hayatını riske atacaktı ama Garnizon korkudan mantığını yitirdiğinde Eren'in idamına karar verecekti.
Intenta convencerlos que Eren no es el monstruo que parece ser. Pero sin importar su elocuencia o pasión... el razonamiento no encuentra lugar en mentes aterradas.
Ne olduğu önemli değil, motosiklet sürmek içinizden gelen bir tutku gibi.
Es la pasión innata de manejar una moto, no importa cuál sea...
Dünyanın anlamı olan tutkumu onunla paylaşarak hayatımın geri kalanını onunla geçireceğim.
Compartir mi pasión con la persona que voy a pasar el resto de mi vida... significa todo para mí.
Hepimiz aynı tutkuyu, aynı arzuyu paylaşıyoruz Eski motosikletleri hayata geri döndürüyoruz ve çizgilerine ve o basit yapılarına hayranlık duyuyoruz.
Gente con distintos caminos en la vida todos compartimos la misma pasión el mismo deseo de traer estas viejas motos de vuelta a la vida y de realmente admirar la simplicidad de sus líneas.
İnsanları biraraya getirebilen bir aşk ve tutku var, inanılmaz tecrübeler, inanılmaz sürüşler ve inanılmaz maceralar yaşatabiliyor, ama her zaman tek bir bağ var. Bir yolda sürüyorsunuz ve başka bir motorcuyla karşılaşıyorsunuz, ve aniden hepiniz birden bundan sonraki 350 mili, birlikte sürmeye karar veriyorsunuz. Hayatınız boyunca sürecek bir dostluk kurabilirsiniz..
Hay un amor una pasión que puede juntar a las personas pueden tener paseos, experiencias y aventuras increíbles pero siempre esta ese lazo común vas por la ruta, encuentras este otro motociclista y de pronto deciden que harán el siguiente tramo juntos quizás hayas encontrado un amigo para toda la vida.
İki tekerlilerin ortak paydası her hangi birimizin tahmin ettiğinden çok daha derin. Biz hepimiz, gerçekten aynı tutkuyu paylaşıyoruz.
... y descubres que el común denominador de las dos ruedas es mucho más profundo de lo que podrías imaginar todos compartimos la misma pasión.
Bu tutku, tutku motosikletle ilgili her şeyi ateşliyor, ve yoldaşlık her şeyi birarada tutan tutkal.
Es pasión, la pasión alimenta a los motociclistas..... y la camaradería es el pegamento que lo une todo.
Bu protez cihazları üretmek için duyduğu ilgi, amputeleri tekrar motosiklet üzerine oturtmak için bir yol buluyor ve tekrar dışarı çıkıp rüzgarı yüzlerinde hissetmelerini sağlıyor ve bu bilirsiniz, tutku değilse başka nedir bilmiyorum.
La atención puesta en estas prótesis la manera de ayudar a los amputados a volver a la motocicleta para que salgan y sientan de nuevo el viento en sus caras... es ya sabes... si eso no es pasión, no sé lo que es.
Çocuğumun bayrağı devralmasını umuyorum. Tutkuyu birlikte paylaşıyoruz ve buna benzer bir şey yok.
Con suerte mi hijo tomará la posta tenemos una pasión, y la compartimos, y no hay nada como eso.
Sürüyorum çünkü dünya üzerinde bunun gibi bir şey yok. Bu bir tutku, bu mutlaka yapmam gereken bir şey, ve bunu yapmadığımı hayal bile edemiyorum.
Monto en moto porque no hay nada como ello en el mundo es mi pasión y es algo que debo hacer no puedo nunca imaginarme sin hacerlo.
Evli bir kadın olunca geçmişe sünger çekebileceğimi sanmıştım. - Diğerleri gibi olacağımı...
Creía que el status de esposa borraría la pasión, me volvería igual a las demás.
Tutku için hayatlarını feda etseler bile.
"Incluso el comercio de la vida llega a la pasión".
Tutkuna hayranım, gerçekten ama bütün devrimler büyük kaynaklara sahiptirler.
Admiro tu pasión, realmente lo hago, pero toda buena revolución necesita recursos.
Ve Canvas'ın bu geçen üç aylık sürede onun hayatına hiç olmadığı kadar tutku ve neşe getirdiğini söyleyebilirim.
Y puedo decir que Canvas le trajo más pasión y alegría a su vida en los tres meses que lo conocía de lo que la mayoría de la gente experimenta en su vida.
Öyle mi? - Coğrafyaya tutkulu musunuzdur?
Así que usted... tiene una gran pasión por los viejos atlas, ¿ no?
"Kısacık bir an için de olsa, tutkun bu güçlü dalgayı kırar geçer."
Su pasión aplasta a esta poderosa ola...
Tutkuna saygı duydum.
Respeto tu pasión.
Hey, Morgan, Morgan. Bu konuşmaya devam etme isteğimi gerçekten arıyorum ama üzgünüm. O yüzden gidip bir şeyler atıştıracağım.
Oye, Morgan, Morgan, de verdad, estoy buscando la pasión para seguir teniendo interés por esta conversación, pero estoy muy triste, así que me voy a comer mi chocolatina.
Şimdi ise boş bir evin bekçisi konuöundayım. kocam çalışamaz durumda, Eski tutkumu yeniden alevlendirebilmeyi arzu ediyorum.
Y ahora que tengo el nido vacío... y mi esposo es incapaz de trabajar, esperaba retomar mi pasión.
Acı olmadan ortada bir tutku olmaz.
No hay... pasión sin dolor
"Tutku" kelimesini duyduğunda ne düşünüyorsun?
¿ Qué piensas al escuchar la palabra "pasión"?
Nelere tutkun olduğu önemlidir. Senin kim olduğunu gösterir.
Tu pasión, lo que es importante para ti, eso te describe.
Bu onun tutkusuydu.
Era su pasión.
Bak, acını ve sıkıntını görebiliyorum ama orada tutkuyu da görüyorum.
Puedo ver tu dolor, tu lucha, pero allí hay pasión.
Tutkunuz, enerjiniz ve özverinize hayranım.
Admiro vuestra pasión, vuestra energía y vuestra devoción.
Ben sadece basit şeylere basit bir hırs besleyen basit bir çocuğum.
Soy solo un simple chico con una simple pasión para simples cosas
Evliliğimizde tutku yaratmak için öğretici cinayet pornosuna ihtiyacımız yok.
No necesitamos porno asesinato para encontrar pasión en nuestro matrimonio.
Tutkusunu paylaşıyorum.
Estoy compartiendo su pasión.
# Aşk hastalığı, aşık olanların hastalığı
Quédate cerca de mí es mala pasión es el mal de amor