Postal перевод на испанский
2,141 параллельный перевод
- Postaneye gidiyorum.
- Voy a la oficina postal.
Şef, postaneyi kimin soyduğunu tahmin edin!
adivine quien está robando la oficina postal?
Van Damme'ın Schaerbeek merkezindeki postanede insanları rehin almasının üzerinden 1,5 saatten fazla zaman geçti.
Ha pasado mas de hora y media desde que el actor Jean Claude Van Damme se... atrincheró en la oficina postal del centro de Schaerbeek.
Köklerimin dayandığı, memleketim Belçika'da yeni bir hayata başlamayı umut ederken bu postanede ölebilirim.
Y tal vez muera en esta oficina postal... aquí en Bélgica... donde están mis raíces.
Bu yüzden, bu postanede kimsenin tetiği çekmesini istemiyorum...
Por eso espero... que nadie vaya a halar un gatillo dentro de esta oficina postal...
Bir gün üzerinde "D - Dünya Ticaret Merkezi" simgesi taşıyan bir kartpostal aldım.
Un día recibí una postal con el World Trade Center.
Postaneye uğrayıp bunu göndermem gerek.
Tengo que ir a la oficina postal y enviar esto.
Kirli bir inek bana küçük miktarda bir kredi sağlar mı? Kapa çeneni!
A propósito, recibí una postal la semana pasada.
Posta kutusu adresinden bir şey çıkmadı.
La carta que encontramos en la celda de Seth riggin. El apartado postal no nos dio nada.
- Kartı okumamı ister misin?
- Quieres que te lea la postal?
Hayır, gidebilirsin. Bana bir posta kartı gönder.
No, puedes irte, mándame una postal.
Sen de, ha? İlginç şeyler olurken neden bizi evden postalıyorlar?
¿ Por qué nos echaron cuando todo se ponía bueno?
Annemden bir kartpostal vardı.
Había una postal de ella ahí.
Ve farklı bölge kodu olan yerde yaşıyorsa aldatma değildir.
Y no son cuernos si ella tiene un código postal distinto.
Başka bir bölge kodunda olduğunu nerden biliyorsun?
¿ Cómo sabes que tiene un código postal distinto?
Bunun içinde yolculuk ederler.
Han hecho un bonito viaje a través de una. Es como mirar una postal.
Her şeyin mükemmel olduğundan emin olmak zorundayım. Bakmama izin ver. Selam.
Estamos celebrando 90210, el mejor código postal desde * * *...
Mesajımı aldın mı?
¿ Es eso un código postal?
Evet.
¡ Nunca me dí cuenta de que fuera un código postal!
Liam! Sonra sana yetişirim, tamam mı?
Sabes que, cuando pienso en Beverly Hills y creo que es un código postal,
Postaneye gittim. İçeri girmeden, Ginny Teyze aradı.
Fui a la oficina postal, pero antes de poder entrar, tía Ginny llamó.
! Öpüyorum seni, Disneyland'den sana kart atarım.
Sí, pues te mandaré una postal de la montaña rusa.
Ona kartpostal göndermek istiyorum ama ona yeni bir isim verdiğinden beri adres yok.
Quiero enviarle una postal, pero como le diste un nuevo nombre, no sé a dónde mandarla.
Veri bilardo masasındaki bir pul gibi.
Los datos deberían estar como un sello postal sobre una mesa de billar.
-... memuru konuşmak istiyorum.
... que atiende este código postal. Eso jamás pasará.
Posta servisinin CEO'sunu tanımıyorsun, değil mi?
Oye, tú no conoces al director del servicio postal, ¿ verdad?
Resim yok, sadece Clarksburg'te posta kutusu.
sólo una dirección de correo postal en Clarksburg.
Broşür alın! 100 tane broşür dağıttık hatta posta kutusu bile kiraladık böylece adres daha resmi görünüyordu.
Entregamos unos 100 panfletos e incluso fuimos a conseguir un apartado postal así la dirección parecería más oficial.
Randy davetiye yolladı Amigo kampında eğlence varmış.
Randy nos envió una postal que decía que estaban divirtiéndose mucho en el campamento de animadoras.
30 yıl sonra, bir kart alıyorum.
30 años después, Puedo obtener una tarjeta postal.
- Evet. Bize gönderdiği kartı getirdim.
Oh, sí - traje esta tarjeta postal que nos envió.
Bir tanesi bir aydan az bir süre önce gemiyle Malibu'ya yollanmış.
Uno fue enviado a un apartado postal en Malibu hace menos de un mes.
Bu civardaki bütün erkeklerle oldu ama.
No, era sólo otro chico en el código postal.
Bana kart yolla.
Envíame una postal.
Kartpostal yollayın.
Hagan lo que sientan. Envíenme una postal.
Posta kodunu ve ürünü giriyorsunuz ve sonra voiala!
¿ Solo colocas tu código postal, el producto que quieres y voila?
Bana bir kartpostal verdi. Üzerindeki resimde, vahşi bir kadın adamı yutuyordu.
Él me dio una tarjeta postal con una mujer de aspecto salvaje, devorando a un hombre.
Sana bir kart yollayıp teşekkür etmeliydim.
Quise enviarte una postal para agradecerte.
Sana kartpostal atarım tamam mı?
Te enviaré una postal, ¿ sí?
Posta kodunu ve kendi ailemi bile tanımıyorum.
No conozco ni mi propio código postal, ni quiénes son mis padres.
Sarah Jane'in bir arkadaşı ona bu holografik kartpostalı vermiş, adı her neyse, bu yüzden... Selam Maria!
Este amigo de Sarah Jane le dio esta postal holografica...
Orta derecede önemli postaları gönderilen adreslere geri postalıyorum, böylece birkaç gün zaman kazanıyorum.
Las medianamente importantes, las pongo de nuevo en el correo dirigidas a mí, eso me da unos cuantos días más.
Kart gönderse daha iyi olacakmış.
Debería haber mandado una postal.
Posta kodunu ister misin?
¿ Quieres el código postal?
Kaset elime yeni geçti. Ben de hemen Posta Müfettisligi'ne haber verdim.
- Acabo de recibir el video y avise al Inspector del Servicio Postal inmediatamente.
Hafta sonundan önce, Posta Müfettisligi'nin burada olacagini söylediler.
Me dijeron que el Inspector del Servicio Postal debería estar aquí antes de que termine la semana.
Posta müfettisi, parayi bana vermek için baskentten buraya geliyor.
Un Inspector del Servicio Postal viene de la capital de la nación, para dármelo.
Posta müfettisi yakinda buraya gelecek.
El Inspector del Servicio Postal debe de estar aquí cualquier día.
Baskentten gelen posta müfettisi içeride sizi bekliyor.
Hay un Inspector del Servicio Postal de la capital aquí, quiere verte.
Birlesik Devletler Posta Müfettisi Joe Barret, memnun oldum.
Inspector del Servicio Postal de los EE.UU. Joe Barrett, es un placer.
Böylece...
Así que... esta es la oficina postal que atraqué...