Preciosa перевод на испанский
10,128 параллельный перевод
Gerçekten çok güzel görünüyorsun. - Partiye gitmeye hazır mısın?
En realidad, preciosa. ¿ Lista para ir a la fiesta?
- Sana da Lemon.
Es una noche preciosa, ¿ verdad?
En azından Lima Akıl Sağlığı Kliniği'ndeki hoş kadın öyle söyledi.
O al menos eso es lo que dice la preciosa mujer de la clínica mental de Lima.
Kıymetli bir delikanlı belleği.
Una preciosa memoria adolescente
Kıyamet saatime göre gece yarısına bir dakika kaldı.
Bueno, de acuerdo con mi reloj del fin del mundo, Falta un minuto para una preciosa medianoche
Brittany, çok güzel görünüyorsun.
Vaya. Vaya, Brittany, estás preciosa.
O gelinlik içinde harika görünüyorsun.
Estás absolutamente preciosa con ese vestido.
Karşındaki bir kadın. Güçlü, güzel ve hayat dolu bir kadın.
Esa es una mujer, una mujer fuerte, preciosa y vibrante.
Sevgili Freya'n, baldızının ölümünü hızlandıracak malzemeleri alman için seni gönderdiğini söyledi.
Tu preciosa Freya me dijo que te envió a conseguir ciertos artículos que llevarán a la muerte de tu cuñada.
Bu ganimet, onun güzel mi güzel ufak prensesiymiş.
Su preciosa princesita.
Değerli şehrinizi kurtarmak için evet.
Para salvar tu preciosa ciudad, sí.
Bana bir keresinde hayatın değerli olduğunu ve sana sunabileceğimden çok daha fazlasını istediğini söylemiştin.
Me dijiste una vez que... la vida es preciosa. Y que querías más de ella de lo que yo podía ofrecerte.
- Peki ya sen tatlım?
¿ Y qué hay de ti, preciosa?
Duyduğuma göre yılın bu zamanlarında Kaznia çok güzelmiş.
He oído que Kaznia es preciosa en esta época del año.
Çok harikasın.
Eres preciosa.
- Tabii ki tatlım, ne istiyorsun?
Claro, preciosa. ¿ Qué necesitas?
Karının harika bir sesi var.
Tu mujer tiene una voz preciosa.
- Çok güzel.
- ¡ Preciosa!
Çok lezzetli.
Es preciosa.
Kızımızı... bizim değerli ufak kızımızı.
A nuestra hija. Nuestra preciosa niñita.
Çok güzel görünüyorsunuz.
Estás preciosa.
Bu sabah çok güzelsiniz.
Se ve preciosa esta mañana.
Yine beni bırakıyor musun, güzellik?
¿ Ya me dejas, preciosa?
Çok güzelsin.
Estás preciosa.
O anne-babasıyla güzel bir evde yaşıyor ve...
Vive con sus padres en una casa preciosa y...
Özellikle de benim minnoşuma!
¡ Especialmente de ti, preciosa mía!
Selam güzellik!
¡ Hola, preciosa ¡
Çünkü senin değerli makinen bozuldu!
¡ Porque tu preciosa máquina se averió!
Gün geçtikçe güzelleşiyorsun.
Sabes, te estás convirtiendo en una mujer preciosa.
Selam güzellik.
Hola, preciosa.
Yani, harikulade ama o benim alışkın olduğum Brandy değil. Ona benzemiyorsun.
Es decir, es preciosa, pero no es la Brandy a la que estoy acostumbrado.
Bitirince çok güzel olacak.
Va a quedar preciosa cuando termine.
Ah, benim güzel torunum.
Mi preciosa nieta.
Güzel torunum için Tanrı'ya şükretmiş olmam?
¿ Que le agradezca al Señor por mi preciosa nieta?
Çok güzel görünüyorsun.
Estás preciosa.
Güzel bir hanımefendisiniz.
Es una mujer preciosa.
- Merhaba tatlım.
Hola, preciosa.
Ne kadar güzelsin öyle.
¿ Verdad que eres preciosa?
Ne kadar da güzel.
Es preciosa.
Ayrıca evet, komik, zeki ve güzel olduğu doğru ve ihtiyacın olduğunda hep yanındaydı.
Y sí, también es cierto que ella era divertida... y preciosa, y... siempre estaba ahí cuando la necesitabas.
Ama günün birinde bu güzel kızı görürüm.
Pero entonces un día veo esta... mujer preciosa. Ella es lo único a color. Raro, porque es pálida.
Karım orada duruyordu, onu tanıdığım günkü kadar güzeldi, beni karşılıyordu ve beni güvende ve sevilmiş hissettiriyordu, her zaman yaptığı gibi.
Mi esposa estaba allí, tan preciosa como el día que la conocí, recibiéndome en casa y haciéndome sentir seguro y amado, justo como siempre lo ha hecho.
Arzu Tramvayı'nda oynamak çok tatmin ediciydi. Çünkü bence harika bir oyundu.
Fue muy satisfactorio estar en Un tranvía llamado desea porque pensaba que era una obra preciosa.
Hoş, doğulu bir teni vardı.
Una piel oriental preciosa.
Güzel!
Preciosa.
Ne hoş olmamış mısın?
Estás preciosa.
2013'de, New Hampshire'daki ufak bir üniversitede sosyal bilimler öğretiyormuş. Ta ki 18 yaşındaki bu güzel kızla ilişki yaşayana dek.
En 2013, él enseñaba en una pequeña liberal universidad en New Hampshire, cuando tuvo una pequeña aventura con esta preciosa chica de 18 años.
- Bayan D, her zamanki gibi güzelsiniz.
Señora D, se ve preciosa, como siempre.
Tetra, benim güzel Graciemi çok çalıştırmıyor musun?
Tetra, no dejes que mi preciosa hija Gracie trabaje demasiado duro.
Huysuz seni.
¡ Pero si te ves preciosa!
- Çok güzel görünüyorsun.
- Estás preciosa.