Pus перевод на испанский
384 параллельный перевод
Tabii ki, şapşal şey ; yoksa ilerleyemezlerdi.
Pus claro, tonto, o de lo contrario no andarían
Kuşlar bile sus pus oldular.
Incluso los pájaros te oyen.
Kalbimi sana açmamdan sonra seni orada sus pus görmek beni biraz mahcup ediyor.
Bueno, después de haber abierto mi corazón, me siento un poco tonta viéndote ahí de pie, sin decir nada.
Önce ağustos böceği gibi car car susmadın, sonra da sus pus somurtup durdun.
Primero hablas como una urraca y ahora estás resentida como una colegiala.
Pus, deniz sisi ve gizemli hikayelerin toplandığı bir yerdir burası.
La neblina se forma aquí, la niebla marina y misteriosas historias.
Orada öyle sus pus durma.
No te quedes ahí callada.
Marullus'la Flavius, Sezar'ın heykellerinden çelenkleri kaldırdıkları için sus pus edildiler.
Mandaron callar a Marulo y a Flavio por descubrir las imágenes de César.
O zaman, bu yediğim de o, Öyle değil mi?
Pus entonces comerse éste, es como comulgar, ¿ no?
Dilerim boğazın irinle tıkanır ve uzun ve acı bir ölüm tadarsın.
Te ahogue la garganta el pus. Y te mueras despacio, pero sufriendo.
A... la... ca... ka... ran...
Cre... pus... cu...
Aslında seni görünce bir ısırık bile almaya vakit bulamayacağımı düşündüm.
Pus la verdá,.. ... al mirarte pensé que ya no me quedaba tiempo ni de probar un bocado, cuando tú te apareces ya no das tiempo de nada.
Dağlarda gezerken insan çok şey öğrenir.
Pus señor, andando en el monte se aprende, lo que menos se espera uno.
Ne öğreneceğiz size bağlıdır efendim, bana değil.
Pus dependería de sus mercedes y no de mí lo que aprendieran, señor.
Böyle sus pus duracak mısın?
¿ No vas a decir nada?
İrin dolmuş.
Está lleno de pus.
Yaralar asla iyileşmiyor. İltihap sürekli akıyor. Enfeksiyon kronik.
Las heridas nunca sanan, el pus rezuma debido a la infección crónica...
Sen bütün iltihaplı sivilcelerini odanın her yerine akıtırken nasıl olacak bu?
¿ Cómo podremos hacerlo? Si dejas pus por todos lados.
Sürekli olarak birbirlerine sus pus işareti yapıyorlardı.
Siempre estaban "¡ shhhh!" el uno al otro.
Dışarıyı irinle boyattık.
No tiene pérdida. Hemos pintado la casa con pus.
Son olarak, bu akşam Wembley'deki uluslararası iğrenç nesnelerde İngiltere, İspanya'yı çürük balıkçıla karşı bir tabak haşlanmış irinle yendi.
El concurso de cosas repugnantes celebrado hoy en Wembley... Inglaterra ha derrotado a España con un plato de pus estofada.
- Parmağıma taktığını istiyorum.
- Qu ¡ ero el que tú pus ¡ ste en m ¡ dedo.
Bana göre koca bir çakıl gibi, ya da bir çanak dolusu iltihap gibi.
Para mí es como un peñasco una enorme ampolla de pus.
Sanırım budalalar pus yüzünden zorluk çekiyorlar.
Hay una niebla allí que creo que les está causando algún problema a los idiotas.
Çiçekle bezenmiş elma ve armut ağaçları, Pus daha kalkmamış nehirden.
Manzanos y perales florecían, sobre el río la niebla flotaba.
Pus çüküyor. Daha fazla konuşamayız, ama gelin!
( Hombre ) El smog está moviendose Podemos hablar de nada más, pero vengan! "
- Adam "pus" dedi.
- El hombre dijo : "smog".
Pus cihazlarımızı etkiledi mi?
¿ Ha afectado el smog nuestros instrumentos?
- Pus hala çok yoğun.
- Todavía el smog denso.
Evet, şafaktan beri uğraşıyorum, Pus çok yoğun.
Sí, he estado tratando desde el amanecer. El smog es demasiado grueso.
Belki de pus daha sonra kalkacaktır.
Tal vez la niebla desaparezca
Yarası şu an kangren olmak üzere.
Estoy infectando la herida con pus gangrenado.
Evet, ama zehir olabilecek bir pus da var.
- Sí, pero hay una especie de niebla que podría ser veneno.
Pus çok iç karartıcıydı.
La niebla era muy turbia.
Azıcık irin.
Loable pus.
Sadece azıcık irin.
Simplemente loable pus.
Azïcïk irin.
Loable pus.
Sadece azïcïk irin.
Simplemente loable pus.
Tüm yapmamız gereken biraz kuduz fare irini alıp, ondan serum yapmak. Güzel!
Todo lo que necesitamos es un poco de pus de murciélago con rabia para hacer un suero
Kuduz fare irinini... biraz da fare sidiğiyle karıştıralım, daha iyi olsun diye.
Pus de murciélago rabioso y añadiremos un poco de pis de rata para darle sustancia
Bu savaşçı ölürse sadece görevimin başarısız olduğunu söyleyebilirim. Milenyumumuzun büyük lideri siz Baltar'ı başarısızlığa uğratmış olacağım.
A pesar de haber asegurado este planeta para el imperio en tiempo récord, si este guerrero muere, sólo puedo ver a mi misión aquí como un fracaso, pus habré fallado a uno de los grandes líderes de nuestro milenio...
Kimi zaman kara bir pus, gece sisi gibi beynime sızar. Böyle anlarda huzurum kalmaz.
A veces la bruma negra entra en mi cerebro como una niebla nocturna, y entonces no encuentro la paz.
Harrogate'te gökten balgam yağmış.
En Harrogate, llovió pus.
Bu yürüyen irin torbasını selamlamamı mı istiyorsun?
¿ Quiere que yo salude a esta bolsa de pus ambulante?
Brian, kardeşim Böcekle tanışmanı isterim.
Brian, te presento a mi hermano Pus.
Kanlı damarlar, irin falan mı var?
¿ Llenos de venas sangrientas y pus?
Sen pisliğin içinde yüzen iğrenç bir mahluksun.
¡ Eres una porquería en un mar de pus!
Hayır, irin bombası, kalamazsın.
No, bomba de pus, no puedes.
Burası iş yeri, sorumsuz cerahat beyinliler için ev değil!
Esto es un negocio, no un hogar para irresponsables cerebros de pus.
Birdenbire sus pus oldun.
De repente te has vuelto callado, hijo.
O kadar kötü değil.
Un gran cuenco de pus.
Kurbağa iksiri?
Pús de sapo?