Pürüzsüz перевод на испанский
724 параллельный перевод
tam dolgun pürüzsüz karışım tonları, çok maharetli fırça darbeleri sol elle yapılmış.
Es, eh, sfumatura, los tonos suavemente gradados, de manera muy sutil, y su manejo de pincel es el de un zurdo.
- Tenin, bebek poposu gibi pürüzsüz.
Tu piel es suave como la de un bebé.
Pürüzsüz bir deri ve güzel narin, renkler ve yani ben...
Una especie de piel suave de color dulce y delicado. Y bueno, yo-- -
"Ama kanını akıtmayacağım yine de ;..." "... yara izi bırakmayacağım, onun o kardan beyaz cildinde... " "... o ak mermerden yapılmış heykeller kadar pürüzsüz teninde. "
" Sin embargo no quiero derramar su sangre, ni llenar de cicatrices esa piel blanca como la nieve y lisa como el mármol de las tumbas.
- Kaya kadar pürüzsüz.
- ¿ Qué tal el viaje?
Teninin beyazlığına bak. Genç bir güvercin gibi, pürüzsüz.
Fíjate en la blancura de su piel, suave como la de una paloma joven.
Dostum, dünya ve içindeki her şey siz erkeklerin. Kadınlarsa bacakları ve dişleri sağlıklı, ciltleri pürüzsüz değilse at, köpek kadar değeri olan maldır, büyük ödüldür ancak. Bir mal olmam gerekiyorsa, şartları ben koyarım, ücreti de ederime denk olmalıdır.
ustedes los hombres son dueños del Mundo y todo lo que está en él. la solidez de los dientes y las extremidades. y el precio de acuerdo a mis propios valores.
Yepyeni ve pürüzsüz bir deste.
¿ Por qué no? Son nuevas, y son tan suaves al tacto.
Omuzlarının o pürüzsüz cildine.
La piel tersa de sus hombros.
Peki, oradaki gibi pürüzsüz ve düz ise ne demek?
Y cuando está planchada y lisa, como allí,
Günler sanki altın bir zincire geçirilmiş inci gibi, pürüzsüz ve parlaktı.
Días como perlas, brillantes, unidas por un hilo de oro.
Tamamen pürüzsüz görünüyor.
Es plano. Ni puertas ni ventanas.
Dev çadırbezi onlarca işçi tarafından Pürüzsüz gergin bir deriye benzeyene kadar gerilir Ve devasa bir alanı kaplar.
Estiran la piel de gigante... hasta estar lisa y con forma, como el estadio de un gran coliseo.
.. dimdik göğüsler.. .. pürüzsüz bir ten ve incecik bir bel.
Y ese pecho, un pecho levantado, suave, y una cintura fina, fina.
Yumuşak ve pürüzsüz.
Bonitas y suaves.
Terra Enstitüsü'nden önce ki pürüzsüz merayı ve şimdiki tamamen iyileşmiş ekosistemin farklılıklarını not etmek çok ilginç.
Es muy interesante observar la diferencia de cómo era antes el Instituto Terra, con pastos lisos como este y el otro, un ecosistema completamente recuperado.
Pürüzsüz.
Suave.
Piyano tuşları gibi pürüzsüz.
Tan suave como las teclas del piano.
Zımpara kağıdı gibi pürüzsüz.
Tan suave como papel de lija.
Bak, göbeği burada. Ne kadar yumuşak, pürüzsüz ve güzel.
Mira aquí en su barriga, lo suave, blandita y bonita que es.
Zengin ve pürüzsüz. Oldukça uzun bir saklıyorduk, Grace ve ben. Evet.
Generoso, suave.
Pürüzsüz ya da dalgalı olabilir, ama bir stili olmak zorunda.
Que una mujer esté peinada o parezca despeinada, poco importa. Siempre y cuando lleve un peinado.
Nevada'daki dostlar için de pay ayırdık, orada da her şeyin pürüzsüz gitmesi için.
Y habrá un bocado para unos amigos de Nevada a fin de que las cosas marchen bien en casa.
Bir resim kadar pürüzsüz.
Está como una balsa de aceite.
Pürüzsüz bir cilt!
Tienes la piel muy suave.
Pürüzsüz, kaygan, parlak, biteviye duvarlar.
Muros lisos, impecables, barnizados, indestructibles.
Harekete geçiyorsun artık, pürüzsüz. Tıpkı hassas çalışan makineler gibi.
Ya estás en movimiento, suavemente... como una pieza de maquinaria de precisión.
Pürüzsüz güzel bir tenim var.
Tengo una piel suave.
Bembeyaz, porselen gibi pürüzsüz.
Tan blanca, suave como porcelana.
Bu battaniye kumaşını iyice pürüzsüz olana dek kazıyoruz ve ayakkabı boyasıyla boyuyoruz.
Este material de manta lo raspamos hasta que queda muy suave, luego lo teñimos con betún.
Hâlâ gençsin, tenin hâlâ parlak ve pürüzsüz.
Te conservas muy bien, tu piel es tan blanca y suave.
Öyle pürüzsüz ve serin.
Es tan suave y fresca...
Bak şuna pürüzsüz.
Eh, chico, ¡ es tan suave!
Ne kadar da pürüzsüz!
¡ Qué suave es!
Gördüğünüz en pürüzsüz kızlar.
Chicas con la piel más suave que nunca haya tocado.
"Sadece 50 kiloydu ama dolgun, pürüzsüz kalçaları vardı, aşka ve öpülmeye hasret bekleyen."
Sus brazos me parecieron hermosos. Pesaba menos de 50 kilos.
Pürüzsüz mü?
¿ Es lisa?
Ne kadar hoş ve pürüzsüz. Çok güçlü parmaklar ve çok güzel tırnaklar.
Y que bellos tobillos, y mis dedos, mis bonitas uñas.
Pürüzsüz cildimi seviyor musun?
¿ Te gusta mi piel?
Bana bir şişe tekila getirirsen sana çocuk kıçı kadar pürüzsüz bir plan sunarım.
Déme una botella de tequila e idearé un plan absolutamente redondo.
Bana planı anlat, ne kadar pürüzsüz olduğunu söylerim.
Dígame cual es el plan, y yo le diré si es redondo o no.
Patron, pürüzsüz güzel bir cildin var.
Su piel es muy suave, jefe.
Cam gibi pürüzsüz.
- ¡ Esto es de locos! - No, no lo es, Sobrino.
Pürüzsüz! Rakibimiz Roubier zaten projeden resmen çekilme inceliğini gösterdi.
Inmediatamente, ya que nuestro competidor Roubier se ha retirado del proyecto.
Tanrı erkeklerin yüzünün çocuk teni kadar pürüzsüz olmasını istemedi.
No creo que el Señor quiera la cara de los hombres... lisa como el trasero de un bebé.
Hep Tanrı'nın erkeklerin yüzünün bebek teni kadar pürüzsüz olmasını istemediğini düşünmüşümdür.
Siempre he pensado que el Señor no quiso... que la cara del hombre fuera lisa como el trasero de un bebé.
Tenin nasıl bu kadar pürüzsüz?
¿ Es toda tu piel tan suave?
Remington sizinle aynı fikirdeydi. Ve şimdi artık Remington traş makineleri, daha pürüzsüz bir traş için süper keskin bıçaklara sahip.
Ahora la casa Remington ofrece nuevas hojas de afeitar superafiladas para apurar más.
Uzun sarı saçlarım, mavi gözlerim ve pürüzsüz bir cildim var. Memelerim bayağı iri denilebilir.
Tengo cabello rubio y ojos azules, tengo piel muy suave y blanca y soy muy exuberante, se podría decir.
Çok pürüzsüz ve soğuk.
Qué suave y fría.
Cam gibi pürüzsüz işleyecek.
¿ Quieres una relación de los agentes de los E.E.U.U.?