Rara перевод на испанский
8,258 параллельный перевод
Bak, ilk seferin dağınık, sakar ve garip olacak.
Tu primera vez... será confusa, rara y torpe.
Ben onun kahrolası müvekkiliyim.
Soy su cliente rara.
ve diğer çocuk, dünyada 10 milyonda bir görülebilecek acayip bir alerji kaptığını duydum.
Y esta otra chica. Oi que tiene una alergia tan rara, que solo una persona cada diez millones la tiene alguna vez.
Aslında her zaman etrafımızda ama biz onu çok nadiren görüyoruz.
Nos rodea todo el tiempo, pero rara vez la vemos.
Bu çok nadir görülen otoimnün bir hastalık, ve görünürde bir tedavi yok.
Es una enfermedad muy rara autoinmune, no hay cura que se sepa.
Bana göre vahşice işlenen cinayetler her köşede satın alınabilir. Ancak emirle işlenen vahşi cinayetlerse daha nadir bulunan bir maldır.
Me parece que mientras asesinos salvajes se pueden comprar en cualquier esquina aquellos que pueden comandar a otros asesinos salvajes son una mercancía rara.
Denge sorunu olan Hawaiili kızın teki
# Cuando una chica hawaiana muy rara dijo
Kadın, gündüzleri bir garip geceleri daha da mı garip oluyor?
Es rara durante el día. - Y más rarita durante la noche.
- Çok utanmışlardır, garipler sadece.
Me moría de vergüenza, son sólo gente rara cariño.
Ve üç tema meydana çıktı : Tuhaf, tutkulu ve iğrenç.
Y surgieron tres temas : rara, pasional y asquerosa.
Isırılmış gibi dudakları ve Asperger sendromlu, Maine'li tatlı tuhaf bir kız gibi davranması.
Fingir que es una dulce chica rara de Maine... con los labios mordidos y Asperger.
Ray'in yüzünü yiyince garip hissediyorum.
Me siento muy rara comiéndome la cara de Ray.
Belki sonraki buluşmaya kızını da getiririm üçümüz belimiz kopana kadar çılgınlar gibi sikişiriz.
Tal vez la próxima vez, traiga a tu hija, y los tres podemos tener una rara relación sexual.
Ses tonunu komikleştirebilirsin.
Hablar con una voz rara, quizás.
Komik ses tonu?
¿ Una voz rara?
Evet, cırtlak. Komik, tiz bir şey.
Sí, ya sabes, como chillona, rara, aguda o algo.
Hatırlıyor musun eskiden arkadaştık böyle sevişmeli, çiftli falan olmadan önce?
¿ Recuerdas cuando éramos amigos, antes de ser esta cosa rara, sexual?
Sonra gözlerimde tuhaf bir şey var. Ve elektriği görebiliyorum.
Y luego me pasa esta cosa rara donde mis ojos son muy raros y puedo ver la electricidad.
Herhangi bir turnuvanın ilk turunda, seribaşı olan kişi, daha düşük seviyede biri ile oynar ve nadiren süprizler gerçekleşir.
Mira, en las primeras rondas de un torneo, usted tiene chicos de primer cabeza de serie de jugar bajo clasificado chicos y rara vez hay una sorpresa.
Sen de mi ineksin?
¿ No? ¿ Tú también eres rara?
Bu akşam formundasın.
Estás de una forma rara esta tarde.
Özür dilerim, son zamanlarda çok ilginç davranıyorum.
Lo siento, he estado actuando tan rara últimamente.
- Nadir bitki.
Bueno, es rara.
Onun o'Ahlâksızlığı Önleme Derneği'sayesinde iş sıkıntım olmuyor ama o tarz tutuklamaların sonunda hüküm giyen de nadiren çıkar.
Pero su Sociedad de Supresión del Vicio me mantiene trabajando pero esos arrestos rara vez terminan en condena.
Şöyle nadir görülen bir hastalık.
¿ Una enfermedad rara?
Neden garip davrandığını anlamıyorum.
No sé por qué actúas de forma tan rara.
- Kaydeşin çok garip.
- Tu hermana es muy rara. - Sí.
İlgilendiğim hastaların öyle sıkıntıları yok.
Los pacientes que atiendo rara vez padecen esa aflicción.
- Sesin biraz tuhaf geliyor.
Eh, tu voz suena un poco rara.
Gözlerinde bir bakış vardı ve bana karşı şu tavrı.
Tenía una mirada extraña, y tuvo una actitud rara conmigo.
Belki de garip bir etkileşimde bulundu...
Quizá hubo una interacción rara...
Garip bir etkileşim mi?
¿ Una interacción rara?
Bazı müdürlerin ipekten bir tramboline yapılan yatırımın savurganlık olduğunu söyleyebilir ama bu müdür öyle değil.
Algunos directores dirían que la importación de seda rara de trampolín desde China es una extravagancia, pero no este director.
Çok garip hissettim.
Yo solo me sentía rara con eso.
Garip.
Es rara.
Bilirsin, geçmiş yaşamlara, hayaletlere ya da astolojiye inanmam, ama bu oda içinde tuhaf bir enerji barındırır.
¿ Sabes? , yo no creo en vidas pasadas ni en fantasmas o en astrología, pero en esta habitación... hay una energía muy rara.
Viking külleri nadirdir.
La ceniza vikinga de hecho es rara...
Hadi ama Nik, sen bile durumun tuhaflığının farkına varmışsındır.
Hasta tú te das cuenta cómo de rara se ha vuelto la situación.
Son üç haftada yüzyıllık nadir bir bitkiye maruz bırakıldın.
Las últimas tres semanas, has estado expuesto a una rara hierba con siglos de antigüedad.
Kehanetler ne garip.
Rara cosa las profecías.
O ve sen her zaman göz göze değildiniz ama ikiniz de benim için bir baba gibiydiniz.
Sé que ustedes rara vez estaban de acuerdo, pero ambos fueron como padres para mí.
Sen garip bir kuşsun.
Eres una ave rara.
Dua etmenin suçla mücadelede hiç etkili olmadığının farkındasın değil mi?
¿ Te das cuenta que el cruzar los dedos rara vez, o nunca, resulta eficaz en la lucha contra el crimen?
- çünkü hastalığı çok nadir bulunan bir hastalık.
- porque su condición era rara.
Nadiren gonderi yapiyormus ve dün gece ZoGo'yu ilk kullanışiymiş.
Rara vez enviaba mensajes y anoche fue la primera vez que usó un ZoGo.
Eğlenmeye bakıyorum ama garipliğimle her şeyi garipleştiriyorum.
Intentaba divertirme, y luego hice que todo se tornara raro. Porque soy rara.
Tuhaf bir şekilde güzel, ürkütücü, labirentimsi bir şey.
Es como lindo de alguna manera rara, atemorizante, laberíntica.
Bilyeler garip davranıyor. Başka bir tuhaflık daha oluyor.
Canicas que se comportan de forma rara y otros sucesos extraños.
Her ne kadar öyle değilmiş gibi görünse de sizi buraya sürenler size, tertemiz bir sayfa açabileceğiniz, olağanüstü imkanları olan yeni bir dünya sundular.
Puede no parecer como tal, pero los que le desterraron aquí... le han regalado un nuevo mundo. Borrón y cuenta nueva. Una rara oportunidad.
Bu gördüğüm en tuhaf olay.
Es la cosa más rara.
Hayat hakkında bir gerçek varsa o da adil olduğundan çok acımasız olduğudur.
Parece que se dio por vencido fácilmente. Si hay una verdad inmutable sobre la vida... es que a menudo es más cruel que justa, y rara vez nos da una oportunidad de encontrar el cierre.