Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ S ] / Salına

Salına перевод на испанский

1,021 параллельный перевод
Lavtanın aşk nağmeleri eşliğinde, salına salına bir bayanın yatak odasına yollanıyor şimdi.
Y ahora, en vez de montar los caparazonados corceles, para espantar el ánimo de fieros enemigos, hace ágiles cabriolas en las habitaciones de las damas, entregándose al deleite lascivo... de un laúd.
Diğer kasabaları nasıl salına salına terkettiysek burayı da öyle terkedeceğiz.
Nos iremos de aquí igual que de cualquier otro lugar con la frente en alto.
Akşamları şalını yanına almayı unutma.
Póngase el mantón al atardecer.
Ah, Nana, Tanrı aşkına!
¡ Nana, sal del camino!
Üzerinde "tuz" yazan çorba kupası yarısına kadar kahve dolu.
Encontrarás media taza en una lata de sopa, la que dice "sal".
18 yaşına gelince onlar gibi başkaları gelebilsin diye salıveriliyorlar.
Simplemente llegan a los dieciocho. Entonces se les echa para dejar sitio a otros del mismo tipo.
Ebedi, değişmez ve gezegenimizin... doğumu ile sonu arasındaki sürenin kısalığına karşı kayıtsız.
eternas, inmutables y tranquilas... por la brevedad entre el nacimiento de nuestro planeta y su muerte.
Farkına vardık ki, size birkaç çift yavru erkek fil göndersek bunlar Amerika ormanlarına salınsa...
Se nos ha ocurrido que le enviaremos varias parejas de elefantes machos jóvenes que se soltarán en los bosques de EE.UU...
Salın hazır olmasına ne kadar var?
¿ Cuánto falta para que la balsa esté lista?
Şafaktan uzaklaşıyorlar... ağır ağır ilerleyerek... karanlıklar dünyasına gidiyorlar. Yağmur, yüzlerini ıslatıyor... yanaklarından gözyaşlarının tuzunu temizliyor.
Se alejan hacia el oeste... en un baile solemne... lejos, hacia las tierras oscuras... mientras la lluvia purifica sus mejillas... de la sal de sus lágrimas amargas.
Ve salı günü tenis maçına.
Y el jueves, al torneo de tenis.
Yavaşça kasabanın dışına sür, Ivy.
Sal de la ciudad sin hacerte notar, Ivy
Sonra gidip bir kadını nikahına aldı.
sal y búscate una mujer.
# Hasmına korku sal # İmparatorumuzun uğruna # Yine savaşacağız
Cumpliremos la promesa.
Beni bulmalarına izin vermezsen ben de bu salı, senin için bir mum yakarım.
Que no me encuentren. Y te pondré una veladora todos los martes.
Salıverilmeyi talep etme hakkına sahibiz
Tenemos derecho a reclamar nuestra liberación.
Salın ortasına geç Jane, orada kal.
Ponte en el medio de la balsa, Jane, y no te muevas.
Salın altına giriyor!
¡ Está debajo de tu balsa!
Şakaklarını tuz ve sirke ile ovun, karnına da tahtandan bir kapak koyun.
Frota su sien con sal y vinagre ; pon una tabla caliente sobre su estómago.
En iyisi yeraltına girin, kaçın, saklanın
Prepárate, mundo, escóndete, sal corriendo.
Tamam. Salı sabahı erkenden yola çıkabiliriz. Üç günde Meksika sınırına varırız ve... bu da bizi izleyen gizli ajanların sonu olur.
Podemos salir temprano el martes por la mañana... y llegaremos a la frontera mexicana tres días después, así acabaremos con esos misteriosos agentes que andan siguiéndonos.
Haydi görev başına.
De vuelta a las minas de sal.
Sokağa çıkıp, karşına çıkan ilk adama sor.
Sal y pregúntale al primero que veas.
Suya florid katmanın yanısıra, bir çok araştıma yapılmakta, tuza, una, meyva sularına, sabuna, şekere, süte florid karıştıracaklar.
Además de la fluorización del agua, se están realizando estudios para fluoriZar la sal, harina, Zumos, sopa, azúcar, leche.
# Salına salına gideceğiz #
Jim.
Yatağına git!
Sal de la cama.
Shionoyama, tuzlu dağ anlamına gelir.
Shionoyama significa montaña de sal.
Tanrı aşkına çık oradan!
¡ Por el amor de Dios, sal de ahí!
"Aşağıda imzası bulunan bizler, Rio de Janeiro'daki yedi sanatçının sadece, devlet politikalarına karşı çıkıyorlar diye tutuklanmalarını ve mahpus edilmelerini ki bu durum, Brezilya'da sıkça yaşanmaktadır ifade özgürlüğünü ihlâl etmek olarak görüyoruz ve o sekiz mahkûmun hemen salıverilmelerini talep ediyoruz."
- Fírmalo. - Los signatarios consternados por el arresto de varias personalidades artísticas del Brasil, sólo por haber manifestado su desacuerdo con la política oficial. Se alzan contra este atentado a la libertad de expresión existente en Brasil.
İş başına.
Bueno, a las minas de sal.
" Şimdi Sal pek güzel bir kızdı Allah'ına...
" Sal era una chica de extraña belleza.
Bendeki bilgilere göre Mart ayına kadar hapisteymiş, salıverilmiş.
Según mis informes, estuvo hasta marzo, que quedó en libertad.
Başlarına ateşler sal... çukurlara düşsünler... asla çıkamasınlar.
Arrójenlo al fuego, en una fosa profunda. Así no puede volver a levantarse.
Önümüzdeki salı günü, Dr. Raynor'ın cezası sona erecek ve kızı ile birlikte acilen Güney Amerika'nın Ubera Limanı'na uçakla giderek kendisine gidiş-dönüş uçak bileti gönderen kimliği belirsiz bir bağışçıya teşekkürlerini iletecek.
El próximo martes el Dr. Raynor habrá cumplido su condena... y, junto con su hija, cogerá un avión rumbo a Puerto Ubera, en América del Sur, gracias a la generosidad de un benefactor anónimo... que le envió un billete de ida y vuelta.
Açıklığın ortasına vardığımda, pencereden dışarı çıkacaksın.
Cuando llegue al centro de la explanada, tú sal por la ventana trasera.
Geçmişteki yapısal tecrübelerime dayanarak,... çelişkilerin kesinlikle gerekli olduğu kanısına vardım.
Mi vieja experiencia constructiva me dice que las contradicciones son absolutamente necesarias.
Tanrı aşkına, çık dışarı!
¡ Por el amor de Dios, sal!
Salı gecesi bir yabancı size kendi evinizde saldırdı. Kafasına bir çorap taktı.
El martes por la noche un desconocido... la asaltó en su propia casa... llevaba la cara cubierta con una media.
Yüce tanrım, kutsa bizi, sana duacıyız büyük ordumuz ve üstün komutanımız bir kutsal savaşın arifesindeler, bize elçinin, peygamberimizin adına iyilikler bahşet, biz senin kutsal görüntünle doğmuş, seçilmiş hizmetçilerin, kutsal tanrı katına, ve tanrısal güzelliğe doğru
Oh, Dios, bendícenos, pues ante ti rezamos, nuestro gran ejército y su comandante supremo en la víspera de una guerra santa que libraremos por ti. Haz que, en el nombre de tu profeta, nuestro gran Legislador, nosotros, tus fieles servidores, creados a tu imagen y semejanza, podamos aspirar con mayor perfección a esa bondad espiritual y belleza física que tú, con tu piedad infinita,
Yüzündeki belli belirsiz ifade ona karşı içimde bir talebin uyanmasına salık verdi.
La turbación que me provoca me da un derecho sobre ella.
Gemiyle salın arasına bakın, efendim.
Mire entre la nave y el blanco.
Osyanina, tek başına çık!
¡ Osiánina, sal sin ayuda de nadie!
Şu okun kısalığına baksana.
Mira qué corta es la flecha.
Üç ölçü tekila taze limon suyu ve bardağın ağız kenarına serpilmiş tuz.
Tequila triple en seco, zumo de limón fresco y... sal, todo alrededor del borde del vaso.
- Yaram acıyor. - O zaman ayakta bin atına.
- La sal me está matando.
Yerinde olsam Quincy'e sürer ve şüphe uyandırmadan süratli gidebileceğim yolları seçip Morrissey Bulvarına çıkardım.
Si yo fuera tú, conduciría hasta Quincy. Toma calles por las que podamos ir rápido sin parecer sospechosos... y sal al llegar a Morrissey Boulevard.
Hey, dinle, annemin üstüne yemin ederim, salı günü benimle gel çeki senin adına keseyim.
- Te lo juro por mi madre. Ven conmigo el martes que viene y firmo el pago delante tuyo.
Salı günü, Helen ile birlikte birkaç haftalığına gittiler.
Él y Helen se marcharon el martes y no volverán en un par de semanas.
Earl Williams kaçmasına sen izin verdin ki önümüzdeki Salı sana oy versin.
Creo que usted mismo lo dejó ir para que pueda votar por usted el martes.
Önümüzdeki Salı o koca kıçına tekmeyi basacaklar.
El martes lo van a sacar a patadas.
- Kıçına tuz sürmek ister misin?
- ¿ Quieren restregarse sal en el culo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]