Sameer перевод на испанский
402 параллельный перевод
Ben Sameer, Sam diyebilirsin.
Soy Sameer, pero puedes llamarme Sam.
Büyük anne, ben Sameer.
Abuela, soy Sameer.
Sameer!
¡ Sameer!
Lütfen! Büyük anne haklı Sameer, soğuk rüzgâr gibi.
¡ La abuela tenía razón, Sameer, un soplo de aire!
Sameer, sen çok tatlı konuşuyorsun?
Sameer, eres un zalamero.
Kes şunu Sameer!
¡ Para, Sameer!
- Sameer çok acı yedi.
Sameer ha comido un montón chilis
Sameer her şeyi hazırladı, ayrıca Bharat'ta bekliyor.
Sameer lo ha arreglado todo, Bharat debe estar esperándote
Sameer babamı sevdiğini söyledi, onun da kabul edeceğinden eminim.
Sameer dice que padre le quiere, seguro que aceptará
Sameer sonsuza kadar gidiyor.
Sameer se marcha para siempre
Dön artık bana. " " Sameer. "
"Tu Sameer - el viento que ha dejado de soplar"
Kendimi de mahvedeceğim, Sameer'i de...
Me arruinaré a mí misma. Incluso Sameer... ¿ Sameer?
Sameer mi? Şu anda onu anmak zorunda değilsin.
No deberías ni pronunciar ese nombre ahora
Sameer'den birkaç mektup var.
Hay varias cartas de Sameer.
Sameer'den mektup mu?
¿ Cartas de Sameer? ¿ Cuándo las envió?
- Bu da o hala burada ve sen bana söylemiyorsun.
- Eso significa que Sameer estaba ahí
- Ama Sameer seninle görüşmeyecektir. Çünkü baban ona seninle görüşmeyeceğine dair söz verdirdi.
- Pero Sameer nunca habría acudido... porque tu padre le pidió que prometiera que nunca te viera
Mutlaka buraya gelmiş olmalı. Sameer'in nasıl göründüğünü bilmiyorsun.
Así que es necesario saber que aspecto tiene Sameer
Ben ne sana ne de Sameer'e gülmedim. Ben sadece o müzisyene gülüyordum.
No me estaba riendo de ti, ni de Sameer, ese músico...
Ben çıldırdım, senin yüzünden Sameer'i kaybettim.
¡ He perdido a Sameer hoy por tu culpa! ¿ Por mi culpa?
Neden Sameer'i bulma oyunu oynuyorsun?
¿ Por qué estás jugando a este juego de encontrarme a Sameer?
"Sameer, gaz fırtınası."
"Sameer, un soplo de aire"
Sameer senin mutlaka geleceğini söylemişti.
Sameer dijo que vendrías seguro, y lo has hecho
Sameer nerede?
¿ Dónde está Sameer?
Sameer gelebilir, bekleyelim.
Sameer puede que venga, le esperaremos
Sameer'in olduğunu biliyorum.
Sabía que conseguirías a Sameer.
Sen bu eli tutsan bile hep Sameer'e ait olacaksın.
Incluso si hubieras elegido esta mano... habrías conseguido a Sameer.
Evet. - Ben Sameer'in annesiyim.
- Soy la madre de Sameer
Sameer seni bekliyordu.
Sameer ha estado esperándote
Sameer, ben evliyim.
Sameer, estoy casada
Şimdi bana izin ver ona döneyim Sameer, görevimi yerine getirmeliyim.
Ahora he de cumplir con mi deber. Debo volver con él.
Lütfen affet beni Sameer, bırak gideyim.
Por favor, perdóname. Permíteme que vaya con él, Sameer.
Sameer...
Samir...
Sameer Sharma.
Samir Sharma.
Sameer ve... Sameer ve?
Samir y... ¿ Samir y...?
Eğer kısmetse bir araya geliriz, değilse de gelmeyiz. Hey, Sameer!
Así que, nos encontraremos si estamos predestinados, sino no.
- Yeşil... - Sameer...
La roja, la verde...
Sameer Sharma?
Samir... ¿ Samir Sharma?
Efendim, Sameer'in babası vefat etti.
Sr., el padre de Samir ha fallecido.
Efendim... Sameer...
Samir...
Hey, Sameer, buraya gel.
Hey, Samir, ven aquí. ¿ Qué está pasando?
Dostluğu boş ver, Sameer, bugün ona söyle.
Olvida la amistad hoy, Samir. Solo díselo.
İşte! - Hadi seni Sameer'le tanıştırayım.
Vamos, te presentaré a Samir.
- Sameer! - Merhaba, Sanju.
- Hola, Sanju.
Deepak, bu Sameer... benim en eski ve en iyi arkadaşım.
Deepak, este es Samir. Mi más viejo y más querido amigo.
Ve Sameer, bu Deepak, hayatımın aşkı.
Y Samir, él es Deepak. El amor de mi vida.
Hadi, Sameer, bir gün olsun yapmasan da olur.
Vamos Samir, puedes tomarte un día de descanso. No, no puedo.
Nandini, Sameer gidiyor.
¡ Sameer se marcha, Nandini!
Hatırla, Sameer'in annesi dedi ki...
Recuerda lo que la madre de Sameer dijo
Hey, Sameer, söylesene, O kız bütün hayatın boyunca dostun olarak mı kalacak?
Hey, Samir, ¿ qué dices?
- Sen de gel, Sameer.
- Vamos Samir. - De verdad no puedo.