Seoul перевод на испанский
197 параллельный перевод
Saat 18.00'da Seoul'e uçacaksın.
Coronel, su vuelo parte para Seúl a las 18h.
Yarın saat 10.00'da Seoul'e uçacaksın.
Su vuelo para Seúl parte mañana a las 1Oh.
- Yarın 10.00'da Seoul'e uçacağım.
- Vuelo para Seúl mañana a las 1Oh.
Seoul'de, Kore'de doğdum.
Yo nací en SeúI, Corea.
- Seoul'de, Kore'de doğdu.
- Ella nació en SeúI, Corea.
Seoul Departmanında Ceza Savcısıyım.
Soy el Fiscal Criminal de la Polícia de Seúl.
Onları Seoul'e yolladım.
Los he mandado a Seúl.
- Seul'den.
- Desde Seoul.
Seul'ün neresinden?
- ¿ Que parte de Seoul?
Nehirde bir deniz kızı bulundu ya da Seoul'de bir deprem oldu veya Başkan öldü, filan gibi?
¿ Como que se encontrará una sirena en el río o que habrá un terremoto en Seúl? ¿ O sobre la muerte del presidente?
Seoul'e gittim.
Fui a Seúl.
Seul...
Seoul...
Başkent Seoul'da yaşamak nasıl bir duygu Mijoo?
Mijoo, ¿ cómo se siente uno al vivir en Seúl?
Siz kızlar Seoul'a gelemez misiniz?
¿ Por qué no os venís a Seúl?
Seoul'a gidiyorsak ben gelmiyorum.
Si hay que ir a Seúl yo no voy.
Hepimizin Seoul'a gelmesi mi kolay yoksa senin lnchona gelmen mi?
¿ Qué es mejor que nosotras vayamos a Seúl o que tú vengas aquí?
Dördünüz Seoul'a gelin.
Que vengáis a Seúl.
- Açlıktan ölüyorum. - Seoul'a kadar geldiğiniz için ben ısmarlıyorum. Hadi bir şeyler yiyelim.
Puesto que habéis venido hasta Seúl os invito a comer.
Adresimiz ; Seoul Yeongdungpo Yeouido...
Nuestra dirección es Seúl Yeong dung po Yeou ido...
Bu Seoul'den gelen torunun mu?
¿ Es su nieto de Seúl?
Seoul'de kalmak tehlikeli hale gelmişti.
Era peligroso quedarse en Seúl.
Bu sıralar Seoul'e geri dönecek misin?
¿ Volverás pronto a Seúl?
Seul gazetesinden geliyorum.
Soy del Diario de Seoul.
- Seul'e.
- A Seoul. - ¿ Qué?
- Ayrıca tâ Seul'den geldik.
- Y hemos hecho todo el camino desde Seoul.
Bu adam... Seul'dan.
El chico... de Seoul.
Seul'dan...
De Seoul,
O her zaman Seul'a gitmek istediğini söylerdi.
Ella siempre dijo que le gustaría ir a Seoul un día...
Sana söylüyorum, o Seul'a gitti.
Te lo digo yo, ella seguro que fue a Seoul.
Seul o kadar büyük mü?
¿ Como es de grande Seoul?
Şu Seul'den gelen adam neler yapıyor bu günlerde?
¿ Que esta haciendo ese chico de Seoul?
Seoul'a vardığımızda bana bir bar verecek misin?
Cuando lleguemos a Seoul ¿ me darás un bar?
Çinli diplomatların koruma görevini üstlendim. Bu yüzden yıl sonuna kadar Seul'de kalacağım.
se meha encargado custodiar a los diplomáticos Chinos luego estaré en Seoul hasta final de año.
Seul'de Katoliklerin izleneceğine dair bir söylenti var.
En Seoul, los rumores dicen que los Catolicos serán investigados.
1939 SEOUL
1939 SEÚL
Seoul'e gideceğini duydum
He oído que te vas a Seul.
Kim herhalde bir yeraltı aracıyla Seoul'a doğru kaçıyordur şu anda.
Kim está llegando a Seúl en un carrito de dos ruedas.
'Aracın plakası SEOUL 2345.'
"La placa es SEUL 2345."
Seoul'd bir okula gitti.
A una de Seúl.
Seoul'e taşındığımdan beri bu kadar iyi uyumamıştım.
Desde que me mudé a Seúl, no puedo dormir bien.
Seoul'daki bütün okulları kontrol edecek miyiz?
¿ Vamos a revisar todos los institutos de Seoul?
Seoul'daki bütün okullar.
Todos los institutos de Seoul.
Ve batakhane değil "Café Du Seul"
And it's not a dive we call it Café Du Seoul * * *
Seoul Gateway Oteli ülkenin en iyi otellerinden biridir.
El Seoul Gateway... es de los mejores hoteles del país.
Seoul Gateway'a hoş geldiniz!
¡ Bienvenidas al Seúl Gateway!
Anladığım kadarıyla, kızınız Seoul Uluslararası Üniversitesi'nde okumuş.
Según he sabido su hija ha asistido a la Universidad Nacional de Seul.
- Aryoung! - Seoul'da havalar nasıl?
- ¡ Aryoung!
Seoul kore'nin bir şehri ya..
Siempre pensé que la achicoria venía de Asia vamos... de Corea...
Seoul'de tekrar karşılaşırsak, kuralına göre dövüşelim.
Si nos volvemos a encontrar en Seúl, luchemos según la ley.
- Seoul'da yağmur vardı.
- ¿ Cómo va la cosa por Seúl?
Sahte pasaportlarımizi beklemeye almam gerekecek, Ben Seoul'e gidiyorum,
Tendré que conseguir pasaportes falsificados para ti y para mí.