Sorgusuz sualsiz перевод на испанский
256 параллельный перевод
Sorgusuz sualsiz!
¡ Más preguntas!
Sorgusuz sualsiz, değişiklikler yapmaya başladılar.
Empezaron a hacer cambios sin razón.
Bir askerin hayatında tek bir gerçek vardır. Varlığının tek sebebi... üstlerinden gelen emirleri sorgusuz sualsiz uygulamaktır.
Lo cierto es que un soldado sólo tiene una función en la vida, una sola excusa para su existencia :
Pandora'nın yeni arkadaşı Hendrik van der Zee Otel Isabella'nın bahçesindeki bir sayfiyeye yerleşti. Pandora'nın dâhil olduğu bir ortamda yer almayı sorgusuz sualsiz kabul etmişti.
El nuevo amigo de Pandora, Heinrich Van der Fick... se había instalado en un bungalow en los jardines del Hotel Isabella... y era aceptado sin reservas en el círculo que rodeaba a Pandora.
İnsanların onun böyle bir yere sahip olduğunu sorgusuz sualsiz kabul etmeleri Harry'nin suçu değil.
Él no tiene la culpa de que la gente crea que tiene un sitio así. Él nunca ha dicho que lo tenga.
Bazı şeyleri sorgusuz sualsiz yapmak zorundasındır.
A veces debemos hacer cosas sin preguntarnos.
Bu görevi ben seçmedim. "Emirlere sorgusuz sualsiz, canım pahasına uyarım."
Yo no he elegido obedecer en silencio, pero en silencio obedezco y en silencio moriré.
Fakat sürekli tekrar etmeye başladılar... ve gördüm ki hepsinin nedeni aynı : İtaat... sorgusuz sualsiz... içinden mırıldanmadan.
Pero después se empezaron a repetir y vi que todas tenían el mismo núcleo : obediencia sin preguntas sin murmuración interior.
Sorgusuz sualsiz, çeyrek milyon dolar.
Un cuarto de millón de dólares a repartir entre los cinco.
O zaman size bunlar da, sorgusuz sualsiz verilecektir.
Todas estas cosas serán vuestras sin necesidad de pedirlas.
- Sorgusuz sualsiz mi?
- ¿ Sin preguntas?
Ama bilirsin... Vekilden gelen emirler sorgusuz sualsiz uygulanır!
Pero sabes... una vez que recibes órdenes del Señor de Kanto, ¡ ya no hay más!
Sorgusuz sualsiz.
Sin preguntas.
Adalet için savaşmak Sorgusuz sualsiz
Pelear por el bien Sin preguntas ni pausas
Tümüyle, sorgusuz sualsiz.
Totalmente, sin dudarlo.
Bizi sorgusuz sualsiz öldürmek ve düşmanımız olan Vietnamlılardan nefret etmek için eğiten onlardır.
Fueron ellos quienes nos entrenaron para matar sin vacilación... y para odiar a nuestro enemigo... los vietnamitas.
Resmen bedava! Sorgusuz sualsiz bedava, canım.
Baratísimo, ni pensarlo, ¿ verdad?
Bütün bunlar sorgusuz sualsiz kendisine sağlanacak.
Y se lo dará, sin objetar.
- Sorgusuz sualsiz mi komutanım?
- ¿ Sin objetar?
Bebekler, onları sorgusuz sualsiz alan ailelere verildi.
Porque a los chicos se los daban a esas familias que los compran sin preguntar de dónde vienen
Sorgusuz sualsiz.
No hay duda.
Bayım, ödül durumları için genellikle "sorgusuz sualsiz" derler.
Bueno, señor, cuando ofrecen una recompensa no hacen preguntas.
Bir şey istediklerinde sorgusuz sualsiz alıyorlar.
¡ Quieren algo, van y lo agarran!
Raporunuz, altı bölgede uygulanan sorgusuz sualsiz vurma tutumunu da içeriyor mu?
¿ Recoge su informe la política de tirar a matar que opera en los seis condados?
KUT ve USA tarafından uygulanan, sorgusuz sualsiz vurma tutumuyla ilgili iddialar raporumuzun bir bölümünü oluşturuyor, evet.
Esas acusaciones hechas contra el RUC, el UDR y el ejército británico están recogidas en nuestro informe.
Sorgusuz sualsiz vurulma olaylarını biliyorsunuz? Her zaman oluyor.
Los disparos a matar están a la orden del día.
Dolayısıyla burada sorgusuz sualsiz infaz yapılmayacak.
Así que no habrá ejecuciones sumarias aquí.
Ondan benimkini ağzına almasını istiyorum, o da sorgusuz sualsiz yapıyor.
Le pido que me la chupe y lo hace.
Sorgusuz sualsiz, birdenbire dükkana giriverdi.
Sin aviso previo, ella entro en la tienda.
Sorgusuz sualsiz...
No me molestaré en preguntar.
Sana söyleyeceğim şeyleri tam olarak sorgusuz sualsiz yapıncaya kadar onu rehin tutacağım.
La retendré hasta que hagas todo lo que te ordene, con precisión y sin rechistar.
Ama eğer içeri saatler sonra girersen, sorgusuz sualsiz, yeni bir aileye hoş geldin demektir.
Pero si le echas horas eres bienvenido, sin discusión, a una nueva familia
Haberin olsun, bir sürü şeyi sorgusuz sualsiz kabul ediyorum.
Quiero que sepas que estoy apostando a la buena fe aquí.
- Pekala. Noonan'ın, iki bayan arkadaşı var ve Amerikan vatandaşı yapılmalarını istiyor. Sorgusuz sualsiz.
Noonan tiene dos amigas que le gustaría convertir en ciudadanas norteamericanas.
Bu sorgusuz sualsiz yön değiştirme olayı nedir!
¿ ¡ Por que cambiaron el curso sin pedir permiso! ?
Hayatında bir kez olsun bir şeyi, sorgusuz sualsiz yapamaz mısın?
No hagas nada imprudente.
Crichton sorgusuz sualsiz Zhaan'ın talimatlarını yerine getirmem gerektiğini söylemişti.
Crichton dijo que debía seguir las instrucciones de Zhaan sin preguntas
Solan- - tek oğlum- - birisi onun zamanının geldiğine karar verdi, ve sen sorgusuz sualsiz koşarak geldin.
Solan, mi único hijo su debida hora llegó cuando alguien más lo decidió. Y tú apareciste corriendo, sin hacer preguntas.
Açgözlülükten kör olmuş bir halde, sorgusuz sualsiz yüzükleri aldılar.
Cegados por su avaricia, los tomaron sin titubear.
Bu saçmalıkları tekrarlarsan anlaşma sorgusuz sualsiz yatar.
Como me hagas alguna burrada te acabo, sin más preguntas.
Mektupların sorgusuz sualsiz dönmesini sağlarım.
Me aseguraré de devolverlo, sin que hagan preguntas.
- Sorgusuz sualsiz.
- No se hacen preguntas.
"Sorgusuz sualsiz" cümlesinin neresini anlamadın?
¿ Qué parte de "no preguntar" ¿ no entendiste?
Bilmem gerekmeyen şeyleri bile sorgusuz sualsiz kabul etmeye yanaşmadığım için beni affedin efendim.
Y lo harás Perdóneme, señora, si tengo falta de práctica para callarme y aceptar la idea de que hay algunas cosas que no necesito saber.
Bu sırada da ikimizi de, bize sorgusuz sualsiz güvendiğine ikna etmelisin.
Todo lo cual para que nosotros creamos que tu confías en nosotros si dudarlo.
Takdir edilmekten geçtim. Ama cehennemin hiçbirimizi sorgusuz sualsiz kabul etmeyeceğinden eminim.
Ya no pido que nos lo agradezcan pero no dejaré que se nos menosprecie.
Peki sorgusuz sualsiz ne istiyorsa yapıyor olmamız senin de dikkatini çekti mi?
¿ Pero has notado cómo nosotros sólo... hacemos lo que ella dice? ¿ Sin hacer preguntas?
Bundan daha da öte, ona şahsen söz verdim eğer onu incitirsem, Sorgusuz sualsiz evi derhal terk edeceğime dair.
Incluso más que eso, le di mi voto solemne... de que si alguna vez le hacía daño, se marcharía inmediatamente, sin preguntas
Sorgusuz sualsiz, hükümetler tarafından dünya çapındaki güvenlik birimleri ve uluslararası medya çerçevesinde yayılmış bir karanlık yanılsama.
Es una oscura ilusión que se ha divulgado sin cuestionamientos entre los gobiernos del todo el mundo, las agencias de seguridad y los medios internacionales.
Beni dinle. Sorgusuz sualsiz dediklerimi yap.
Escúchame.
Atalarımıza sorgusuz sualsiz itaat etmelisiniz.
Salude humildemente a nuestros antepasados.