Starbucks перевод на испанский
575 параллельный перевод
- Starbucks'tan aldığım Kenya kahvesi nerede?
¿ Dónde esta mi fino grano de Kenia?
Sabah da Starbucks'taki kasiyere bağırdın...
Pero llevas días muy irritable.
Merhaba Starbucks mı?
¿ Hola, Starbucks?
Neden olmasın? Neresi olduğunu biliyorum.
Se de donde te conosco Starbucks.
Starbucks. Sana bir espresso servisi yaptım Starbucks'ta.
Te serví un espresso en Starbucks.
Tek bir damla bile yok.
Billy fue a Starbucks.
Starbucks kuyruğunda milletin teşhis koymamı istemesinden bıktım.
Estoy harto de que me pidan diagnósticos en Starbucks.
Üç blok aşağıda Starbucks var.
Hay un Starbucks a unas tres cuadras de aquí.
Starbucks.
Café Starbucks.
Kahvehanelerin amacı karar veremeyenlerin bir kahve almak için altı karar vermesini sağlamaktır.
Lugares como Starbucks existen para que gente sin capacidad de decisión haga seis, sólo para comprar una taza de café.
Beş dakika içinde, bu yer Starbucks olacak.
En cinco minutos, esta tienda se convertirá en un Starbucks.
Starbucks'a gitmeni istiyoruz.
Queremos que vayas a Starbucks.
Starbucks'a git, ve biraz kahve getir.
Ve a Starbucks, quiero que traigas café.
Starbucks'a git ve kahve getir.
Ir a Starbucks y traer café.
Starbucks Gezegeni.
El planeta Starbucks.
Bugün Starbucks birinci kalite kahve sunuyor... ulaşılabilir fiyatlara.
Hoy, Starbucks ofrece café de primera calidad a precios asequibles.
Eğer kaynaklarımızı... Kötülük imparatorluklarından Starbucks'a yönlendirirsek...
Si en lugar del imperio del mal dedicamos nuestros recursos al café,
Kafanda bir Starbucks bile açabilirsin. Benimle kal yeter.
Mantén despierta la cabeza.
Starbucks resmen çocuk arabası otoparkı olur.
Los cafés eran estacionamientos de cochecitos de paseo.
Baş rollerinde de iş arkadaşlarının iki meme ucunu görmek için 10 cent verecek biri mi var?
¿ Protagonizado por quien le preguntó a su compañero de Starbucks si tenía dos pezones por 10 centavos?
- Hayatında çatışma görmemiş muhallebi çocuklarından birini istemem, kurşun yemiş birini isterim.
¿ Uno del Starbucks que no sabe de combates? Necesito a quien Io haya sufrido. Ah, ya Yo Io he sufrido
Çalışan ve müşteriler için araba parkı ve bir kaç blok yanımıza da iki banka bir Kinko Restoran ve bir kaç tane Starbucks.
Estacionamiento para clientes y personal, dos bancos a una cuadra y un par de docenas de Starbucks.
Bugün Starbucks dışında bunlardan 3 tane gördüm. Bunun tek anlamı var.
Hoy vi tres de estos estacionados afuera del café Starbucks... lo cual me dice sólo una cosa :
Lanet olsun o pis tuvaletlere!
Malditos sean los baños de Starbucks.
İki üzümlü çörek üzerinde küçük tanecikler olan ve bir Starbucks toplama CD.
Dos biscochos de mora con granitos encima y un CD de promocion de Starbucks.
Starbucks'ta tanıştık.
- Nos conocimos en Starbucks.
Aynı Starbucks'ta değildik.
Nos vimos el uno al otro en diferentes Starbucks, a través de la calle y Hamilton tuvo el coraje de cruzar un día y acercarse a mí. No en el mismo Starbucks.
Bazen ben bir Starbucks'ta, sen diğerinde oluyordun. Bir dahaki hafta sonu diğerine gidiyordum, bu sefer sen öbüründe oluyordun.
Y sabía que de vez en cuando yo estaría en un Starbucks y tú estarías en el otro, así que pensé yo debería ir al otro Starbucks la próxima vez.
Bazen hafta sonları Starbucks'a gideriz. Yanımıza L.L. Bean katalogunu alırız.
A veces vamos a Starbucks los fines de semana tomamos un catálogo de L.L. Bean...
Bu sabah Starbucks'ta üç tanesini park halinde gördüm, ve şunu düşündüm... bu şehirde kirli para ve kendini beğenmiş Viyana'lılar çok fazla!
Sí, sí, sí. Hoy vi tres de estos estacionados afuera del café Starbucks... lo cual me dice sólo una cosa : !
"Xander Starbucks'tan kovuldu. Xander seks hattından kovuldu."
"A Xander le echaron del supermercado, le echaron de la línea erótica".
Starbucks'a gittim, orada yoktu.
Fui al café, no lo tienen.
- Hayır, Starbucks'a gidiyoruz.
- No, iremos a Starbucks.
Tıpkı Starbucks şubesi gibi, ama seksi.
Es como una franquicia de pulpos. Sólo que sexy.
Grace, Starbucks'daki Kadın Kahveme her ekstra köpük koyduğunda seni intihardan döndürüyorum.
Grace, tengo que impedir que te suicides, cada vez que la camarera de Starbucks, me sirve más leche.
Galiba Balham'daki Starbucks'ta çalışıyor.
Creo que trabaja en el Starbucks de Balham.
Aynen, Starbucks'taki çocuk!
¡ Lo sé! ¡ Es el tipo de Starbucks!
Evet çünkü Starbucks'ta saati 8 dolara çalışıyorum. Her saat için.
Si, porque hice $ 8.00 en una hora en Starbucks.
Starbucks'a gidip kahve alacağım.
Voy a Starbucks a tomar un café.
- Starbucks mı?
- ¿ Starbucks?
Adora, eğer birisi beni sorarsa, Starbucks'a gidiyorum!
¡ Adora, si alguien me busca, estoy en Starbucks!
Madonna zamanında falan kaybolduğunu düşünüyordum.
Creí que había desaparecido con Starbucks y Madonna
- Bu harika. - Evet. Ama bu tartışmaya devam etmeden önce Starbucks'a uğrayabilir miyiz?
Muy bien, pero antes de seguir con la discusión ¿ nos paramos en Starbucks?
Ben ve dostum Phil az önce senaryonu Starbucks'ta bulduk.
Mi amigo Phil y yo hallamos tu guión en una cafetería.
- Starbucks'ta.
- El cafe.
Starbucks'a gidecektim.
Estaba yendo a la cafetería.
Harika biryer ama hiç şehir ışığı yok.
Grandes lugares, seguro, pero, uh, no hay Starbucks.
Starbucks, dudaklar...
"Starbucks", labios...
Baksana, niye bir Starbucks'a gidip kapuçino içerek dedikodu yapmıyoruz?
¿ Por qué no vamos a un café a tomar un par de capuchinos, y charlamos un rato?
Billy aşağıya Starbucks'a gitti.
¿ Cuándo fue?
Bütün dünya Gap ve Starbucks'la dolacak ha?
Quieren llenar al mundo de Gaps y Starbuck's, ¿ no? Es millonario.