Steven перевод на испанский
4,988 параллельный перевод
Babalar, kızlar, anneler, oğullar buraya gelin ve mumyalanmış Steven Tyler'dan geriye kalanları görün.
padres, hijas, madres, e hijos, Walk This Way y ver los restos de Steven Tyler momificados!
Bu Steven Seagal kilikli paramizi çaldirmis.
Aquí el Steven Segal ha dejado que alguien robe nuestro dinero.
Apartmanın merdivenlerinde birini gördün ve onun Steven Marcato olduğunu mu düşünüyorsun?
¿ Así que cree haber visto a Steven Marcato en las escaleras de su edificio?
Steven Marcato'yu neredeyse 30 yıldır gören olmamış.
Nadie ha visto a Steven Marcato en 30 años.
Steven Marcato hakkındaki konuşmamızdan sonra dedektiflerime son 30 yıldaki benzer çözülmemiş davaları kontrol ettirdim.
Mire, después de nuestra conversación sobre Steven Marcato, puse a mis hombres a investigar casos similares no resueltos en los últimos 30 años.
Steven Marcato yıllar önce ölmüş.
Si Steven Marcato lleva años muerto,
Apartmanda Steven Marcato'yu gördün mü görmedin mi?
¿ Vio o no a Steven Marcato en su edificio?
"Steven Marcato." "Bu bir anagram."
"Steven Marcato es un anagrama."
Sanırım Roman Castevet ve Steven Marcato da işin içinde.
Y creo que Steven Marcato está implicado así como Roman Castevet.
Adı Steven Marcato.
Su nombre es Steven Marcato.
Bana bu fotoğraftaki adamın milyarder Steven Marcato olduğunu söyleyebilir misin?
¿ Quieres decir que el hombre de esta imagen antigua. es el billonario Steven Marcato?
Roman Castevet, Steven Marcato, her kimsen.
Roman Castevet, Steven Marcato, quienquiera que sea.
- Peder... 1986'ya kadar Steven Marcato orada yaşadı.
- Padre... Steven Marcato vivió allí hasta 1986.
Steven Marcato kim?
¿ Quién es Steven Marcato?
Bir gün Steven Marcato şekline, başka bir gün başka birinin şekline bürünür.
Un día es Steven Marcato ; al siguiente, otro.
Steven Marcato.
¿ Steven Marcato?
Steven.
Steven.
Oh, sağol, Steven.
Gracias, Steven.
- Steven.
- Steven.
- Steven, lütfen, göster anahtarlarını bana.
- Steven, por favor, muéstrame tus llaves.
Steven!
¡ Steven!
Lydia Callow, Steven Morris'le çapkınlık yapıyor.
Lydia Callow está teniendo un amorío con Steven Morris.
Steven, ben Gary.
Steven, soy Gary.
Artık bitti, Steven.
- Se acabó, Steven.
Ben - ben üzgünüm, Steven.
- ¿ Qué está pasando, Chuck?
Steven, ne yaparsam yapayım nefret etti.
- Ella me odiaba, Steven, sin importar lo que hiciese.
Steven bunun büyük ihtimalle yeni yazılımın hatası olduğunu düşünmüştü.
Steven pensó que tal vez era un fallo en el nuevo software o algo.
O ne yapıyor, Steven?
¿ Qué está haciendo, Steven?
Ama, eğer Lauren'dan kurtulursan, bir de üstüne kaçırılma sigortası işin içine girerse... Bu sigortayı Steven yaptırdı.
Pero si se pudiese librarse de Lauren, entonces entraría el seguro de secuestro...
Poliçe senin adına.
Steven compró eso. La póliza está a su nombre.
Steven her zaman parasını sakınmaya çalışır. Nasıl yaptın?
Steven siempre está intentando esconder el dinero.
Steven Frank'in yazılımıyla şifrelenmiş durumdalar.
Están todos encriptados con el software de Steven Frank.
Hayır. Steve Myer. Steven Meyer de kim?
Steven Myer es el alcalde de Nueva York.
Steven, neden Depo'nun buraya ait olup olmadığına karar vermesine izin vermiyoruz?
Steve, ¿ por qué no dejamos al Almacén decidir si perteneces o no?
Bill Steven'ın doktoruyla konuştum.
Hola. Hola, hablé con el doctor de Bill Stevens
Sivri dişlilerle takılmaya lisede başladım, Bayan Mükemmel ise Steven Newlin'le evlendi.
Comencé a salir con vampiros al terminar la escuela mientras la Señorita Perfecta se casaba con Steven Newlin.
Ve tüm bunların 2012 yılında evlendiği plastik cerrahi doktoru Dr. Steven Edelman sayesinde olduğu söyleniyor.
Y hay rumores de que se debe al hombre con el que se casó en 2012, el cirujano plástico el Dr. Steven Edelman.
Bu adam kendini Steven Seagal falan sanıyor.
Ahora mismo ese tío está imitando a Steven Seagal.
Steven Spielberg, utan biraz.
Steven Spielberg, tiene cierta vergüenza.
Stephen'dan çok farklı.
Es tan diferente a Steven.
Stephen'ın babasına bağlı.
Esta ligado al padre de Steven.
Üzgünüm Stephen.
Lo siento Steven.
- Steven, Stefan ve Longines'ın da sesi çatallaşmış.
Suena tan mal como Steven, Stefan, y Longinious.
- Kongre Üyesi Steven Palter.
El congresista Steven Palter.
Dürüstçe, Steven, bunun ne hakkında olduğunu ve bu insanların ne istediğini bilmiyorum.
Honestamente, Steven, no sé por qué es. No sé qué quiere esta gente.
Steven benim sağımdaki siyah adam.
Steven es el hombre negro a mi derecha.
Steven Gillen, Tarihçi yazar... - Bir tüfeği taşıyacak güçte olmadığı düşünülmüştü.
Él no se consideraba lo suficientemente fuerte como para llevar un rifle.
Bu adamda iyi birisini gördün sanıyordum, Steven.
Pensé que habías visto a un buen hombre allí dentro, Steven.
- Söyle ona, Kardeş Steven.
Dilo. Hermano Steven.
Elimden kaçıverdi.
- Lo siento, Steven.
- İspanyolcaya gerek yok, Steven.
No hay necesidad para españoles, Steven.