Sözgelimi перевод на испанский
53 параллельный перевод
Acaba, sözgelimi, Bank of England beş sterlinlik banknotların tasarımında köklü değişiklikler yapmayı ve diyelim ki, bundan yedi yıl sonra çalınan laıplardan elde edilen banknotların değersiz hale gelmesini mi planladı?
¿ El Banco de Londres tiene intención de... cambiar el diseño de los billetes de cinco libras... de modo que dentro de...
Ne kadar iyi biri olursa olsun, bir erkekten kolaylıkla vazgeçebilir, ve sözgelimi, daha çekici bir erkeğe kapılabilirler.
A pesar de sus cualidades, lo abandonará por alguien inferior, si ese alguien es, digamos, más... atractivo.
Bir küçük kasabada ev tutabilir, sözgelimi, New Jersey'de...
- alquilar una casa para...
Şey, sözgelimi, Grace.
Por ejemplo, Grace.
Oh, dikkatini çekerim. Zaman zaman bir bardak şeriden hoşlanır. Bunun gibi bir şey, sözgelimi.
Pero de vez en cuando toma un poco de jerez,... una copa como ésta, por ejemplo.
Şey, belki ona mezarlık demeseydik, belki ona başka bir isim verseydik, sözgelimi, dinlenme yeri falan gibi.
"Cementerio" suena mal. Si Ie hubiéramos llamado "lugar de descanso" o algo así.
Sözgelimi, ona haftada 50 dolar verip, ona sonuna kadar destek olduk.
Le pagamos 50 dólares semanales...
Sözgelimi, Robert Cressant.
Por ejemplo, Robert Cressant.
Buluşsak mı, sözgelimi Cuma günü?
¿ Por qué no quedamos, por ejemplo, el viernes?
Sözgelimi şu adam, Ashley-Pitt.
Este hombre, Ashley-Pitt, por ejemplo.
Bak, bir erkek hep bir eştir, bir babadır, ve aynı zamanda başka bir şeydir, sözgelimi doktordur.
Los hombres siempre son esposos, padres... y algo más, como por ejemplo doctores.
Size konukseverliğiniz için, sözgelimi, 40 dolar ödememize izin vermenizi isterim.
Me gustaría pagarle cuarenta dólares por su hospitalidad.
Para cezalarımı ödüyorum, sözgelimi...
Estoy pagando mis multas, como...
Sözgelimi, bu sabah, efendim.
Bueno, por ejemplo esta mañana, señor.
Çünkü bu sayede ihtiyar adam ne zaman bir suikastçısını göreve göndermek istese sözgelimi bir prensi öldürtmek için bu gençlerden birini çağırır ve derdi ki...
Así fue, que cuando el anciano decidió enviar a uno de sus asesinos a una misión para matar a un príncipe él convocaba a uno de estos jóvenes y le decía :
Sözgelimi güneyde kuytu kiliseler vardır.
Más al sur hay magníficas iglesias de adobe.
Sözgelimi, erkeklerin çekici bulacakları türden bir kadın olduğunu düşünüyor musun?
¿ Crees que era una mujer que los hombres consideraran atractiva, por ejemplo?
Ah, sözgelimi, yeğeninizin kırmızı otomobili.
El auto de su sobrino, por ejemplo.
Sözgelimi, benim babam şarap üreticisi idi, ben ise hayatımda yanlışlık dışında hiç üzüm çiğnemedim.
Por ejemplo, mi padre era un vinatero y yo nunca pisé una uva en mi vida, a no ser por error.
Sözgelimi, ailede alışveriş yapan kişi sensin.
Por ejemplo, sé que usted hace las compras en su familia.
Şey, sözgelimi, şu üzücü, karışık küçük notu anımsıyor musun? Bay Dudek sizin kapınızın altından içeri ittirmişti.
Por ejemplo, ¿ recuerda la triste y confundida nota que el Sr. Dudek deslizó bajo su puerta?
Sözgelimi, geçen ay kuzenimin düğününde bir kaç fotoğraf çekecektim.
El mes pasado saqué las fotos de la boda de mi primo.
Sözgelimi, Habib'in New York'ta hiç kalmak niyetinde olmadığı bir otel odası ayırttığını nasıl açıklarsın?
Por ejemplo, ¿ cómo explica el hecho de que Habib hizo una reservación de hotel en Nueva York la cual obviamente nunca usaría?
Sözgelimi, kendi adına bir iş yapmaya kalkışmış mı?
Por ejemplo : ¿ se ha independizado?
Amacımız, Genesis aygıtını önceden belirlenmiş, sözgelimi ay gibi yaşam ortamı olmayan bir zemine yerleştirmek.
Se va introducir el dispositivo en un área preseleccionada..... de un cuerpo espacial sin vida, una luna u otra forma muerta.
Onu belki biri bıraktı, ya da belki kurbanın cebinden düştü, sanki biri cesedi taşırken olduğu gibi, bir arabadan sözgelimi.
Tal vez alguien lo tiro, ó tal vez cayó del cuerpo de la visctima, como si alguien llevará el cuerpo desde un auto.
Fakat, sözgelimi, şu dondurmalı soda bardağını alın.
Pero, por ejemplo, Tomar esos helados en vaso.
Sözgelimi, oradaki şey nedir?
Por ejemplo, Que es eso?
Sözgelimi, şu var.
Por ejemplo, Hay, Esto.
Söz veriyorum, sezon içinde, sözgelimi final maçları sırasında gideceğiz.
Prometo que te llevaré más adelante, durante las finales.
Sözgelimi, vites kolu gibi.
Quiero decir, como la palanca de cambios?
Uçakların maliyetini sözgelimi 450 milyon dolardan beş bin dolara düşürebilirsek ne kadar tasarruf edeceğimizi düşünebiliyor musun?
¿ Te imaginas el ahorro si reducimos los costes? . Serían 5.000 dólares en vez de 450 millones.
Şu çocuklar, sözgelimi.
Estos tipos, por ejemplo.
Bu nedenle sözgelimi % 8 faizle borç verdiklerinde yıllık kazançları % 8 değil, % 80 olur.
Debido a esto es que se hicieron ricos cobrando... digamos, un 8 % de interes En realidad no es un 8 % anual, sino 80 %!
Sözgelimi bir sünnet kadar yaygın değil.
No es tan común como, digamos la circuncisión.
Sözgelimi, buraya ne kadar insan göç etmiş?
Por ejemplo, ¿ cuánta gente se ha mudado en la última década? ¿ De dónde vinieron?
Sözgelimi çekici insanlara karşı daha sempatik yaklaşıyorlar.
Por ejemplo, ¿ sabías que se inclinan más hacia una persona atractiva?
Sözgelimi şu Noah, paçavraya dönmüş.
Tomemos a Noah allí, totalmente agotado.
İnsan çıplaksa, sözgelimi, böyle şeyler için... bir mahremiyeti olsun ister.
Digamos que si uno estuviera desnudo, sería mejor tener... intimidad en el exterior para esas cosas.
- Sözgelimi, elektroşok tiksindirme terapisi. Veya hormonal yeniden dengeleyeci prosedürler.
Terapia de electrochoque... o procedimientos para restaurar el equilibrio hormonal.
Görgü tanıklarının beyanları, sözgelimi, bir dayanak noktası oluşturur.
Los relatos de testigos oculares, por ejemplo, es una base.
Petrol işindeyim. Yani sözgelimi. - Bayım.
Soy del petróleo, en sentido figurado.
Sözgelimi, haşarı bir oğlunuz var ve siz çamaşır falan yıkarken sizi üst kata ulaşamadan ansızın kilitleyebilir.
Digamos que está lavando ropa, y entra un tipo malo, podría agarrarla, noquearla, y dejarla desmayada antes de que pueda subir.
Sözgelimi, bilim insanları, yaradılışın ilk anlarında kütleçekim ve elektromanyetizma da dahil doğadaki 4 gücün, bir tek süper güç hâlinde bir arada olduğunu düşünüyor.
En los primeros momentos de la creación, por ejemplo los científicos creen que las 4 fuerzas de la naturaleza incluyendo la gravedad y el electromagnetismo estaban combinadas en una súper fuerza.
Örneğin sözgelimi, suçlu Bay Strange olsa, onun için her şey söylenebilir ama kesinlikle aptal denemez.
Y si el culpable fuera, siguiendo con los argumentos, Mr. Strange él puede ser muchas cosas, pero, ciertamente, no un tonto.
Onlara bunu satmaya çalışıyoruz, bir otomobil şirketinden daha fazlası olabilirsin sadece bir hayvan yemi şirketi olmayı bırakıp sözgelimi insanlara köpekleri sevmeleri konusunda ilham verebilirsin.
Tratamos de decirles,'Eh, puedes ser más que una empresa de coches puedes ser más que una empresa de comida para animales puedes aspirar a dar amor a los perros, en vez de sólo darles comida
Çok fazla düşmanı var, sözgelimi biri olabilir.
Tiene tantos enemigos que, literalmente, podria haber sido cualquiera.
Sözgelimi, iddiaya göre Gize'deki her piramit kompleksini Mısırlılarda evrenin mimarı olarak bilinen ünlü tanrı Toth tasarlamıştı.
Por ejemplo, con los Egipcios, el famoso Dios Thoth, es conocido como el Arquitecto del Universo, y fue él quién supuestamente diseñó todo el complejo piramidal de Giza.
Sözgelimi, eğer antibiyotikleri alıp onları bir piramidin içinde bir ay ya da 28 gün süresince işlerseniz o zaman antibiyotiğin gücünün on binlerce kat arttığını keşfettiler. 476 00 : 33 : 11,395 - - 00 : 33 : 17,299... Golod'un Moskova'daki büyük piramidinden bir mil kadar yukarı çıkan büyük bir enerji alanı algıladıklarına dikkat çektiler. Bu enerji alanının varlığı belgelenmiştir.
Descubrieron por ejemplo, que si tomas antibióticos y te tratas con ellos en una pirámide por un período de ciclo lunar, alrededor de 28 días, el poder de los antibióticos se ha multiplicado decenas de miles de veces.
Sözgelimi, silahının olup, olmadığı bölümünü.
¿ Como Io de que no tenía armas?
Sözgelimi, öykü evlilik hakkındadır.
La historia de hoy trata del matrimonio.