Sürat перевод на испанский
669 параллельный перевод
Bayana koltuğuna kadar eşlik edip, toplantı salonundan çıkın, dışarıda bekleyen'3825'plakalı arabaya binin, dağ yolundan geçerek arabayı son sürat taş ocağına sürün. İyileşin!
Acompañará a la señora a su asiento, saldrá de la sala, subirá al coche que está delante de la puerta, matrícula 3825, y conducirá a todo gas por la carretera hacia la cantera Melior.
Şu treni son sürat çıkarın buradan!
Saque el tren de aquí a toda máquina.
Son sürat!
¡ Apresurense! ¡ A sus drizas!
Son sürat Port Royal, emir böyle!
¡ Apurense! ¡ Esa es la orden!
Son sürat.
Apurense.
Son sürat, beyler!
¡ Apurense, amigos!
Bay Travers, sizi aramak için peşinizden gittiler, sürat teknesiyle.
Sr. Travers, lo fueron a buscar, señor, en una lancha.
- Acelen mi var? - Sürat yapmıyordum.
No pierde tiempo.
5 inci Bölüm, sürat arttırsın.
Cadena 5 : aumente la velocidad a 4-1.
5 inci Bölüm, son sürat.
Cadena 5 : póngala al máximo.
Son sürat o yöne koştum ve vardığımda... Scrub yerde yatıyordu ve bu iki adam başında dikiliyordu.
Corrí hacia allí lo más rápido que pude, pero... cuando llegué allí, Scrub yacía en el suelo y... esos dos tipos estaban sobre él.
Zor olmaz. Kullandığın sürat motoru değil.
No será difícil, esto no es una autopista.
Sürat teknesine ulaşmaya çalışıyor.
Intenta llegar a la lancha.
Nerede sürat yaptı?
¿ A dónde se dirigió?
Fonograf son sürat dönerdi.
El fonógrafo a todo volumen.
- Herhalde bir sürat motorunu idare edebilirsin.
- Imagino que sabrá manejar una motora.
Sürat motoru kendi kendine gidemez.
La motora no pudo marchar por sí sola.
Gelip sürüyü son sürat kuzeye sürmeni bekliyordu.
Ha estado esperándote para que viajes al norte con todo el ganado.
Son sürat geldim yargıç.
He venido tan pronto como he podido.
Sürat, sürat!
Rapidez, rapidez.
Sürat!
Tengo prisa.
Haydi, sürat!
¡ Rapidez!
Sürat!
¡ Rapidez!
Korkmayın, sürat!
¡ Rapidez!
Sürat, sürat!
¡ Rapidez, rapidez!
Sudrow Wells'e son sürat gidin ve kadınlar için posta arabasını tutun.
Retengan la diligencia hasta que lleguen las señoras.
Son sürat koşturacaksın ve tekerlekler havalanacak.
Solo que correrá por su vida y esas ruedas no irán por un surco.
- Sürat motorunu alabiliriz.
- Podemos coger la lancha.
Colton biraderleri son sürat Kansas'a doğru giderlerken... -... topladım.
Vi a los hermanos Colton saliendo de Kansas son rápidos.
İçlerinden biri vurulursa... hepsi atına binip buradan son sürat kaçar.
Si uno de ellos cae abatido, toda la panda montará y se irá como alma que lleva el diablo.
Buna göre, siz Sayın Lorduma soruyor bu gördüğü tehlikeden kaçmak için onunla birlikte derhâl atlara atlayıp son sürat kuzeye gitmek ister misiniz diye.
Por tanto, decidió enviarme a saber vuestras intenciones. Si queréis montar a caballo con él... y galopar a todo prisa hacia el norte, para evitar el peligro que su alma presiente.
Son sürat gitmeliyiz.
Debemos darnos prisa. ¿ lr a dónde?
Üçlü saltoya gözünü karartıp bir tren gibi son sürat çıkacaksın.
Cuando se sale del tercer salto mortal... se va a la velocidad de un expreso y a ciegas.
- Son sürat gidiyoruz. - Tahmin et, operatör sensin.
- La velocidad hace vibrar el equipo.
Sürat uygun. Sakin ol ve hata yapma.
Tren de aterrizaje y velocidad, ok.
- Bu yolculukta sürat yapmayacağız, değil mi?
- No vaya muy deprisa en este viaje.
Söylesene. Yarınki sürat denemesi konusunda emin misin?
Y dígame, ¿ es cierta esa prueba de gran velocidad para mañana?
Geminin hızı konusunda aramızda bahse girmeye karar verdik. Söylentiye göre Kaptan yarın sabah sürat denemesi yapacakmış.
Se apuesta sobre la velocidad que puede llevar este barco... y se rumorea que el Capitán hará una prueba mañana.
Son sürat geliyor ve 4 saat sonra bize ulaşacak.
Vienen a la máxima velocidad. Nos alcanzarán en 4 horas.
Buharlar saçan o koca makinelerden birine binip son sürat giderken o düdüğü çalmayı ne kadar çok isterdim.
Poder conducir una de esas cosas enormes que resoplan y echan vapor. Y tocar la campanilla. ¡ Din don!
Şu tepeye çık toz bulutu görürsen son sürat buraya gel.
Sube a esa loma, cuando veas polvo, vuelve aquí.
Tam iki saat sonra zikzak yapmayı bırakıp hangi yöne gidiyorsak o yönde tam sürat ilerleyeceğiz.
Mantenga la velocidad a 20 nudos. Exactamente dentro de dos horas debemos dejar de zigzaguear y proceder a toda velocidad en la dirección en que quedemos.
Hayır ama tüm elemanlar son sürat çalışabilirler.
- ¿ Tiene más ideas? No, pero podría poner a todos a trabajar en ello.
Seni son sürat Arusha'ya götürecek sandım!
Creí que nos llevaría de aquí a Arusha. ¿ Preparamos otra jaula?
Saatte 110 km sürat yapmalıyım.
150 retretes viajando por carretera a 100 kilómetros por hora.
Özel sahilinden, özel sürat teknesiyle denize açılıyor.
- Igualmente, alcalde. Mira quién está aquí.
Önceki çağırımı onaylıyorum 27. Rıhtım'a acilen sürat teknesi istiyorum!
Confirmo llamada anterior que la motora vaya rápido al embarcadero Nº 27...
Anlaşıldı! Sürat teknesi belirtilen noktada bekliyor.
Oí la llamada, la motora espera en lugar indicado.
Sürat teknesinde!
En la motora.
Sürat. Ne?
¿ Cómo?
- Ben de yolların tozunu attırabileceğim son sürat bir araba yaptırırdım.
Yo, me construiría el coche más rápido de la carretera.