Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ T ] / Tekin

Tekin перевод на испанский

298 параллельный перевод
Ve böylece matbaacı Jesper'ın tekin olmayan evinde yalnızca iki kişi kalmıştı.
"Así que ahora sólo quedan dos personas en la casa maldita de Jesper el Impresor."
Bir kadının elini öpen adam hiç tekin biri olmasa gerek.
Sospecho de cualquiera que besa la mano de una chica.
Tekin olmayan rakamlar : Çelik 186, Boa yılanı 74,
Acero 1,86, Anaconda 7,4...
Bizim oralarda geceleri pek tekin değildir efendim. İrlandalılardan kaçmak için hızlı olmamız gerekir efendim.
Yo solía tomar un atajo a casa por un vecindario malo a veces tenía que correr con los Irlandeses atrás, Señor.
Bu ev tekin değil.
La casa está encantada.
Gel Dex. Burasi tekin degil.
Ven Dex, esto está maldito.
- Gittiği yer pek tekin sayılmaz.
- Esas montañas son salvajes.
Bana pek tekin gözükmediler, ben de birkaç soru sordum.
No me dieron buena espina y les hice preguntas.
Tekin değil bunlar.
Sin embargo, es extraño.
Kanımca, sınıf arkadaşlarınıza olan etkiniz pek de tekin değil. Oldukça sağlıksız - ama bu da olabilir.
Ejerce sobre sus compañeros una influencia... que, no sólo me resulta incomprensible, sino que además, es nefasta.
Tekin olmayan bir izolasyon içinde 3 ay geçirdikten sonra... 13 Ekim 1944 günü, öğleden sonra...
Durante tres meses sufrió este siniestro aislamiento, hasta la tarde del 13 de octubre de 1944. - ¿ Keitel?
Onu ilk gördüğüm anda tekin olmadığını anlamıştım.
Supe que era malo desde que le eché la vista encima.
Bence o sandıkta pek tekin olmayan bir şey vardı.
En mi opinión, había una cosa extraña dentro.
Hadi, gidelim. Burası tekin değil.
Vámonos de aquí, no es un lugar seguro.
Doğduğum anda kazandığım ve benim lanetim olan bu korkunç işkence aletleri şimdi ona da işkence ediyorlar ve pek de tekin olmayan bir cazibeyle, onu etkiliyorlardı.
Estos instrumentos de tortura que eran mi derecho de nacimiento y mi maldición ahora la atormentaban a ella infectándola con una especie de fascinación embrujada.
Af dilekçeleri verdi Elizabeth Stroud, Birleşik Devletler başkanıyla bir görüşme sağlamak için Washington'daki memurların pek de tekin olmayan ofislerine ziyaretlerde bulundu. "
Con una petición de clemencia, Elizabeth Stroud rondó las oficinas de los funcionarios de Washington, intentando conseguir una audiencia con el presidente de los Estados Unidos.
Hiçbir şey tekin değil.
Todo está encantado.
Geceleri buraları pek tekin değildir.
Bueno, esto es peligroso de noche.
Tekin bir muhit değil burası, bu yüzden sürgü de var.
También una cadena, por seguridad.
Oraya mukayyet olan şerifte tekin biri değil.
Con un alguacil que sufre de dolor de espalda.
Hiç tekin biri değil.
Es demasiado sospechoso.
Bu iş pek tekin değil sanki.
Esto es medio dudoso.
Bu yol tekin değil. Sonbaharda daha da kötü.
Siempre es peligroso, y más aún en otoño.
Halkın çoğu, Naziler'in pek de tekin olmadığını düşünüyordu. Ama belki de artık düşünmenin zamanı değildi.
La mayoría de la gente cree que los nazis son un poco absurdos en algunas cosas y demasiados obsesivos en otras quizá el tiempo de la reflexión ha terminado
Konuşulur, ama gördüğüm kadarıyla arkadaşın pek tekin değil.
Claro. Pero me parece que tu amigo es extraño.
Pek tekin değil.
Es peligroso.
- O yüzden tekin değil ya.
- Por eso mismo, es peligroso.
Bu tekin değil. 20 dakikada 20 derece artış mı?
¿ Un aumento de 20ºC en 20 minutos?
Tekin olmayan güçler iş başında.
Fuerzas siniestras están trabajando.
Ama yıllardır kullanılmıyor. Cinli perili, tekin olmayan bir eve benziyor.
Pero está casi en ruinas y abandonada desde hace años.
- Pek tekin biri değildi.
- No era una imagen muy bonita.
Bayan Tander o zamandan beri bu evin tekin olmadığını söylüyor.
La señorita Tander dice que desde entonces nunca ha habido paz en esta casa.
Feria'nın pek tekin bir yer olmadığını söylüyorlar.
Dicen que el Feria es un lugar extraño.
Yerel balıkçılar buranın tekin olmadığını söylüyorlar.
Dicen que está embrujado.
Tekin değil.
Él es muy inseguro.
Orası pek tekin bir yerde değil, Koç.
Es un barrio peligroso.
Burası pek tekin bir yere benzemiyor.
Sí. ¡ Dios, este pueblo!
Bu mahalle tekin bir yer değil.
Este barrio es muy peligroso.
Bu saat bana pek tekin görünmüyor.
Ese reloj huele mal, apesta.
Duyduğuma göre... bir uzaklaştırma ve kötü sicil... ve araç bombaları da var... pek tekin sayılmazsın...
Olvidando la suspensión, la mala conducta... y las bombas de auto, no eres el más seguro...
Adam pek tekin değil.
No es bueno.
Burası kesinlikle tekin bir yer değil.
Seguro que es escalofriante ahi fuera.
Hiçbir tutukluya bulaşma. Bu herifler tekin değil.
No conviene meterse con presos.
Hiç şüphesiz, tekin olmayan bir suçun.
Un crimen de lo más siniestro, sin duda.
Burası hiç de tekin değil, Sander.
Tío, esto me pone nervioso, Sander.
Bilmiyorum ama burası bana tekin bir yermiş gibi gelmedi.
Si, ya lo se chicos... ¡ Parece que es la 4a dimensión ahí dentro!
Pek tekin değil.
Da escalofríos.
Burası geceleri tekin değildir.
Éste es un barrio malo por la noche.
Tekin Buğra Öztürk
FIN
- Buraların pek tekin..
No he oído hablar de ella.
Tekin değil mi?
¿ Apesta?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]