Tomáš перевод на испанский
10,030 параллельный перевод
Onu ciddiye almıyorsun.
¿ No nos tomas en serio?
İvedi davranmayalım, Tomà ¡ s.
No tan rápido, Tomás.
Aldığın o karışımlar olmasaydı bir hiç olurdun.
Sin esa mezcla que tomas, no eres nada.
Neden şuraya geçip oturmuyorsun?
¿ Por qué no te adelantas y tomas asiento?
- Her zaman hasta alıyorsun.
Tú tomas pacientes por debajo de la mesa todo el tiempo.
- Dalga geçiyorsun.
Me tomas el pelo.
- Hala bundan mı içiyordun?
- es el que aún tomas?
Neden şu tarafa doğru yatırmıyorum?
¿ Porqué no tomas un atajo que hay ahí? Allí está.
Tamam. Neden karının elinden tutup onu etrafında Dyson toplu elektrikli süpürge gibi çevirmiyorsun?
Bien, ¿ por qué no tomas la mano de tu esposa y le das vueltas como a una aspiradora Dyson?
İlaçlarını kahvaltıdan sonra alıyorsan delilik değil.
No es descabellado si tomas tus pastillas después del desayuno.
"Kahvaltımı ettim" diyeceksin sonra da banyoya gidip ilaçlarını orada alacaksın.
Dices : "Mmm, qué rico desayuno". Luego caminas al baño y tomas tus pastillas ahí.
Yalnızca bu geceki, geçen ayki, ve geçen Mart'tan... beş farklı kesit almam lazım.
Solo debo empalmar cinco tomas diferentes... de anoche y... algunas del mes pasado, y de una sesión que hizo en marzo.
Neden bana yükleniyorsun?
¿ Pero por qué la tomas conmigo?
ŞÜPHECİ THOMAS
Santo Tomás. Dudaba de la reencarnación de Cristo.
Kişiliğinle verdiğin kararlarla ve hayatını yaşama şeklinle, yemin ederim ilham veriyorsun.
La persona que eres y las decisiones que tomas y la forma en la que vives tu vida, es inspiradora, lo juro.
Ama sen doğum kontrol hapı kullanıyorsun.
Pero tomas la píldora.
Dalga mı geçiyorsun?
¿ Me tomas el pelo?
Bir tekne kiralayıp St. Thomas'a gideceğiz.
Estamos alquilando una casa flotante fuera de Santo Tomás.
Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?
¡ ¿ Me tomas el pelo? !
Aptal mı sandın beni?
¿ Me tomas por un estúpido?
İki kere emzirdim.
Ya ha tenido dos tomas.
- Şaka yapıyor olmalısın. - Sessiz ol.
¡ Me tomas el pelo!
Sen, Samantha Abbott, John Bruzek'i kanun önünde eşin olarak kabul ediyor musun?
¿ Tú, Samantha Abbott, tomas a John Bruzek como tu legítimo esposo?
Ve sen, John Bruzek, Samantha Abbott'u kanun önünde eşin olarak kabul ediyormusun.
¿ Y tú, John Bruzek, tomas a Samantha Abbott para ser tu legítima esposa?
Uzun vadede senin ve bebeğin için en iyisi bu olur. Eğer bunu avantaja çevirirsen.
Y va a ser mejor para tu bebé a largo plazo... si tomas ventaja de esto ahora.
- Genel bir kural olarak, Emma bir psikopat sana birinin öleceğini söylediğinde, telefon edersin.
- Gracias. Como regla general, Emma, cuando un sicópata te diga... que alguien va a morir, tomas un teléfono.
Neden biraz nefes almıyorsun kardeşim?
¿ Qué tal si te tomas un respiro, hermano?
İçmezsen zorla içirmem gerekecek, tamam mı?
Tendré que dártela si no te la tomas.
Niye biraz ara vermiyorsun?
¿ Por qué no te tomas un descanso?
Eichmann'ın konuşurken ve duruşmada tepki verirken ki görüntülerini istiyorum.
Quiero tomas de Eichmann mientras habla y reacciona a lo que se dice y hace en la corte.
Daha yakından çek çabuk kes ne yaparsan yap daha fazla tempo kat.
Mejores tomas, cortes más rápidos... Lo que sea que hagan, háganlo más rápido.
Ne işe yaraması gerektiğini bilmiyoruz ama eğer içerseniz beyin hasarına sebep oluyor.
No sabemos qué se suponía que debía hacer, pero si te lo tomas, sufres daños cerebrales.
Neden sen yapmıyorsun?
Ten, ¿ por qué no la tomas tú?
Sanki dokunacak olsa zift kirletecekti ismi Thomas More değilse.
"Al que toca la brea, se le pega en la mano" a menos que se llame Tomás Moro.
Thomas, gel yürüyelim.
Tomas ven a caminar conmigo.
- Thomas, karşındaki...
- Tomas, este es...
Bu yaptığın şaka mı şimdi?
¿ Me tomas el pelo con eso?
Dalga mı geçiyorsun benimle?
¿ Me tomas el pelo?
- Şaka mısın?
¿ Me tomas el pelo?
Carol Pilbasian, Phil Miller'ı yasal kocan olarak kabul ediyor musun?
Carol Pilbasian, ¿ tomas a... Phil Miller como tu legítimo esposo?
Robyn? İçmeyecek misin?
Robyn, ¿ no tomas?
O hat üzerindeki tüm görüntüleri çıkar ve sende gitmeye hazır ol.
Saca tomas de cada parada de esa línea, y tú... prepárate a rodar. La rata tiene que aparecer en algún momento.
Bu kadar yeter.
¿ Me tomas el pelo?
Şaka mı yapıyorsun?
¿ Me tomas el pelo, viejo?
Sen çıkıp birkaç dakika hava al biz de Noah ile biraz konuşalım olur mu?
¿ Por qué no te tomas unos minutos, danos a Noah y a mí algo de tiempo para hablar?
- Hemen otur yerine.
¿ Por qué no tomas asiento? Cálmate.
Evet, çünkü Jess ilaçlarını aldığı zaman harika oluyor.
Sí, porque cuando Jess tomas sus medicinas, es genial.
Yaptığın tek bir aptal seçim her şeyi etkiliyor.
Tú solo... tomas una decisión tonta tras otra.
Soğanları al.
Tomas tus cebollas.
Gelen Thomas!
¡ Es Tomás!
Thomas, o buradaydı.
Tomás, estuvo aquí.