Tuş перевод на испанский
156,401 параллельный перевод
Şimdilerde kendi çıkarın uğruna masumların hayatına son vermek istiyorsun.
Ahora estás dispuesta a sacrificar la vida de inocentes por tus propios intereses.
Yerinde olsam sözlerimi dikkatle seçerdim.
Elige cuidadosamente tus próximas palabras.
Hormon testlerin, beklendiği gibi gebeliğe uygun olduğunu gösteriyor.
De tus exámenes hormonales sabemos que has estado ovulando como era de esperarse.
Yumurtalıkların sağlıklı olmalı.
Tus óvulos deberían estar saludables.
Müşterileriniz geldi.
Tus clientes están aquí.
Eşyalarını aldım.
Tengo tus cosas.
Ve sakın bana sebepleriniz olduğunu söylemeyin, çünki günün sonunda, dünyanın sonunda, hiçkimse lanet sebeplerinizi umursamaz, çünki onlar sizin sebepleriniz.
¡ Ya están hechas! Y... y no digas que tenías motivos, porque al final del día, en el fin del mundo, a nadie le importan un carajo tus motivos, porque ellos son tus motivos.
Indra, topraklarına yada elçiliğine yapılan saldırılarla hiç bir ilgimiz olmadığını bilmelisin.
Indra, debes saber que no tuvimos nada que ver con los ataques a tus tierras o la embajada.
Çünkü seçeneklerin kısa zamanda oldukça azalacak.
Porque tus opciones se reducen rápidamente.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seni hizmete çağırıyor.
El Presidente de Estados Unidos requiere de tus servicios.
Aaron teröristlerle iş birliği içindeyse ve onunla yüzleşip elini açık edersen kendini daha da tehlikeye atmış olursun.
Si Aaron está involucrado con el terrorista... si... Y te enfrentas a él y le enseñas tus cartas, te estarás poniendo incluso en más riesgo.
Halk önünde lafından dönmen gerektiğini düşünüyorlar.
Creen que la mejor solución es que te eches atrás en tus comentarios.
Mahzuru yoksa çocuklarının adlarını söyler misin?
Si no te importa, ¿ cómo se llaman tus hijas?
Yeni yasama programımızı sunarken azmin şüphesiz işimize yarayacaktır.
Bueno, ciertamente podemos usar tus "codos afilados" cuando desarrollemos nuestra nueva agenda legislativa.
Liderlik kabiliyetinin göstergesi.
No, es un testimonio de tus habilidades de liderazgo.
Çocukların biliyor mu?
¿ Lo saben tus hijos?
Sen uçaktaki krakerlerin tadını çıkarırken Beyaz Saray'daki en yetkili kişi ben olacağım.
Bueno, espero que disfrutes tus bretzels de avión, porque yo seré la persona de más alto rango en la Casa Blanca.
Bunu yok etmezsen ilk 100 günün, yapmak istediklerimiz, hepsi çöpe gider.
Tus 100 días, todo lo que queremos hacer aquí, se volará por la ventana si no aplastas esto ahora mismo.
Tabii kendi kendini tökezletmezsen.
Si no tropiezas con tus propios pies.
Biliyorum, biraz ağır. Kayıtlarını tekrar incele. Dikkatini çeken bir şey olursa söyle.
Sé que son muchas cosas para asimilar, pero me gustaría que repasases tus archivos y vieras si hay algo.
- Planın ne?
¿ Cuáles son tus planes?
Yine de yaptıklarından sorumlusun.
Y tú sigues siendo responsable de tus actos.
Çizdiğin odaya gir.
Entra en esa habitación de tus dibujos.
Kendi işine bak olur mu?
Sólo metete en tus asuntos, ¿ de acuerdo?
Gözlerini kapat.
Cierra tus ojos.
Sonra da iş arkadaşlarını ve dostlarını öldürüyor?
¿ y luego mata a un montón de tus...
Ve sen aşkından kör olup tüm belirtileri kaçırıyorsun?
El estar tan cegada por todos tus sentimientos, que simplemente, ¿ no ves las señales?
arkadaşlarını vurduğunda.
Cuando le disparé a tus amigos.
Ben... eğer bu başka bir beni geri kazanma planınsa yemin ederim...
Si... si este es otro de tus trucos para hacerme volver, te juro que...
L.A'daki ailenden 85 mil uzaklıkta.
Eso está a 100 km de tus padres en L.A.
En azından istediğin zaman kapın açık.
Al menos tus puertas se abren cuando quieres hacerlo.
Arkadaşların savaş başlığını almamız konusunda nasıl tepki verirler?
¿ Cómo reaccionarán tus amigos si tomáramos la ojiva?
Arkadaşlarına ne oldu, çocuk?
¿ Qué les sucedió a tus amigos?
Pekala... ailenle mi yaşıyorsun?
Entonces ¿ vives con tus padres?
Umarım'sürtünmeden kaynaklı kızarıklıklara'değmiştir.
Espero que tus revolcones hayan valido la pena.
Karanlık Sanatlar hakkındaki merakı sırlarını açığa vurdu.
Su curiosidad por las artes oscuras le revelaron tus secretos.
Güzel canavar, bana dişlerini göster.
Hermoso demonio, muéstrame tus dientes.
Şöyle diyeceksin, "Kevin, burası hatunlarla" düşüp kalkacağın bir otel işletmesi değil. "
Estás pensando, "Kevin, esto no es un picadero para usar en tus citas".
Ritim bozukluğuna sebep olan şey, iki kalp odasının, arasındaki duvarda, meydana gelen küçük bir delik.
La arritmia fue causada por un defecto menor en el septo, lo que significa que hay un pequeño agujero entre dos de tus cavidades coronarias.
Kemoterapi ilaçlarını aldın mı?
¿ Te has tomado tus medicinas?
Ne günahlar işledin?
Cuéntame tus pecados.
Çocukların zaten istedikleri her şeyi alıyorlar.
Porque tus hijos se llevan todo lo demás.
Pembe pantolonunla uyumlu olacak mı?
¿ Van con tus pantalones rosa?
Her sabah ilaç dolabını açıyorum, ve öylece senin ilaçlarına bakıyorum...
Todos los días abro el armario de las medicinas, y miro tus...
En sevdiğin şeyleri sana paket yapıp, getirdim.
He traído algunas de tus cosas favoritas.
- Senin müşterileri... Sanjay ile aranızda pay etmek istiyorum.
Quiero... dividir tus cuentas entre Sanjay y tú.
Gerçekte olmadığın kişi olma çabalarındaki, başarısızlıklarının ardından en kolayı kim olduğunu kabullenmen.
Es muchísimo más fácil aceptar ser quien eres, con todos tus defectos, que intentar ser alguien que no eres.
Okuldan bir kaç arkadaşını davet ederiz.
Tal vez podríamos invitar a algunos de tus amigos del colegio.
Eldivenlerine bayıldım.
Me gustan tus guantes.
Hislerinle alakalı olarak.
Sobre tus sentimientos.
Atların sesime tahammül edebilirler.
Bueno, tus caballos pueden soportarlo.