Tür перевод на испанский
33,151 параллельный перевод
Bak Ray, Hector'la aranızda ne tür bir münasebet oldu bilmiyorum ama ona yardım edebilirsen bize de yardım etmiş olacaksın.
Escucha, Ray, no sé qué puto problema hay entre tú y Héctor, pero si puedes ayudarle, entonces también podrías estar ayudándome a mí.
Yılda bir kez, havadaki bir tür polen yüzünden Cam'de, iki haftalığına alerji kaynaklı uyku apnesi oluşuyor ve nefes almasını sağlaması için bir cihaz kullanıyor.
Una vez al año, una especie de polen se libera en el aire... y por dos semanas, Cam tiene apnea del sueño inducida por el asma... y debe usar un aparato para que le ayude a respirar.
Her tür ürünü çalıyorlar.
Se roban todo tipo de productos.
Ne tür bir işten bahsediyoruz?
¿ De qué clase de negocio estamos hablando?
Ne tür frekanslar?
¿ Qué tipo de frecuencias?
Onu bir tür cömert lider olarak görüyorlar. Tipik beyin yıkama.
Creen que es un líder benévolo.
Ne tür insanlar bir çocuğa çakı verir?
¿ Qué clase de gente le da a un niño una navaja automática?
Bildiğin gibi, bu tür hesaplar kullanıcılarının ölümü halinde onların anıtları haline gelir.
Como usted sabe, es común para este tipo de cuentas para convertirse en monumentos conmemorativos en el caso de la muerte de su usuario.
Bu tür mesajları yollayan kişiler düşüncelerine göre belli ki anlayışlı değiller.
Las personas que envían este tipo de mensajes No están discerniendo sobre todo en sus juicios.
Bu tür bir savaş başlatmak istemezsin.
Tú no quieres comenzar esta pelea.
Ancak o zaman dünya ailemin ne tür bir canavar yarattığını anlayacak.
Sólo así el mundo entenderá los monstruos que mis padres crearon. Basta de charla.
Gezi planlarını da eklersek Bay Luana'nın bir tür kurye olduğunu söyleyebilirim.
Si unimos eso a sus planes de viaje, yo diría que el Sr. Luana era una mula de algún tipo.
- Ne tür belgeler?
¿ Qué tipo de material?
Bir tür künt travma yüzünden.
Un traumatismo con objeto contundente.
- Bir tür geri sayım olabilir.
Podría ser una cuenta atrás.
Bilim adamları yeni bir tür tereyağı keşfetti.
Los científicos han descubierto un nuevo tipo de mantequilla.
Evet, ama. O benim en sevdiğim tür.
Sí, pero... es mi favorito.
Anka skar transferi özel bir tür gerektirir.
La Cicatriz Fénix requiere un género especial de transferencia.
Ne tür şeyler temin etti?
¿ De qué material se ha proporcionado?
İnsan bedenlerini. Düşmanı destekleyen ne tür melzemeleri temin ettiğini sordun.
Cuerpos... se preguntó cómo que materialmente apoyado al enemigo.
- Ne tür mısır gevreği?
¿ Qué tipo de cereal?
Geçmişte amirlerinin beklentilerini aşacak ne tür eylemlerde bulundun?
¿ Qué esfuerzos has realizado en el pasado para superar las expectativas de tus superiores?
Yanılmışım, bir tür araba sanıyordum.
Estaba errado, creí que era una especie de auto.
Savcı Ken Thompson büroyu yönetiyor. Ne tür davaları mahkemeye taşıyacağımıza karar veriyor. Benim gibi savcı yardımcıları da bu davaları mahkemeye taşıyor.
Bueno, el fiscal de distrito, Ken Thompson, dirige el despacho... y decide qué tipo de casos... y qué casos llevamos a juicio, y los asistentes del fiscal, como yo, llevan los casos a la corte.
Ne tür bir Horace olduğunu boş ver, nasıl bir adamsın sen?
No importa qué tipo de Horace seas. ¿ Qué clase de hombre eres?
Evet ama ne tür bir et?
Sí, pero ¿ qué clase de carne es?
Acaba Otuzlu Yaşlar Çetesi'nin başına bu tür şeyler geliyor mudur?
¿ En el Clan de los Treinta y Tantos habrá también estas mierdas?
Bu tür yemeklere katılmadığını söyledim. O yüzden gelmeyecek ama beni pazar günü akşam yemeğine davet etti.
Sí, bueno, le dije que nunca vendría a esas cosas, así que no vendrá, pero ella...
Bu tür kesiklerde dikey dikiş kullanmalısın. - Eski moda.
Y usaste puntadas verticales en una incisión como esta.
Kusura bakmayın ama meclis bu tür davaları imkansız kılar.
Disculpe, pero el Congreso ha hecho de este tipo de demanda Imposible.
Sahte kase yolunda : kopyalamamız ya da kopyalamamamız bahsi geçen bir tür organik materyale bağlı.
En la púa tazón falsificados : si copiamos o no Depende del tipo de material orgánico estamos hablando.
Şu. kaseyi yapmak için bu tür killi toprak kullanılmış.
Este. El tipo de arcilla cargadas de suelo usado para hacer el recipiente.
İşin yasal boyutundan önce, ne tür harcamalardan bahsediyoruz?
¿ Hay que actualizar los permisos de algo?
Ne tür bir alışkanlık? Naylon sermeyi gerektiren bir şey.
- Del que necesita cubiertas plásticas.
Ne tür bir iste?
- ¿ Qué tipo de favor?
Washington'dayız. Başka tür bir söz veremiyoruz ki.
Esas son las únicas promesas que se nos permite hacer.
Bu tür bir güç gösterisine hazır değilim.
Es sólo que no me siento cómodo mostrando esa clase de fuerza todavía.
Ne tür bir ofiste yatak olur ki?
¿ Qué clase de oficina tiene cama?
Ne tür şeyler mesela?
¿ Qué clase de cosas?
Uzaylıların onu incelemeye geldiği bir tür uzaylı hayvanat bahçesinde teşhir ediliyor.
Le exhiben en una especie de zoo extraterrestre donde los extraterrestres pueden estudiarle.
Bu tür adamların nasıl olduğunu bilirsin.
Puedes ver qué clase de hombre es.
Üçgen bir tür hapishane görevi görüyor.
Entonces El Triángulo parece actuar como cierta prisión, ¿ no? Cualquier renacido que intente cruzar
Ne tür bir insan kendi isteğiyle bir melek yollar merak ediyorum.
Me pregunto qué clase de hombre manda a un ángel para dar sus ordenes.
Bir tür paradoks, soğuk ateş, yaşayan ölü gibi.
- Es una especie de paradoja, como el fuego frío, o los muertos vivientes.
- Hey! Bunu kendin söyledin. Bir tür büyünün parçalarını birleştirmeye çalışıyorlar, onlara istediklerini verebileceğimi düşünürlerse bu oradaki tüm insanların hayatına değer.
Eso lo dices tú, están intentando juntar piezas, algún tipo de hechizo, si piensan que les puedo ayudar a salirse con la suya, entonces eso valdrá cada una de las personas que hay dentro.
Bir tür birleşme için mi? Ne?
Para algún tipo de, ¿ posesión?
Dolls, beyni yıkanmış bir tür tarikat olduklarını söyledi.
Dolls dijo que, les habían lavada la cabeza con algún tipo de culto.
Bu tür muhabbetler işte.
¿ Veis?
Ne tür bir adam...
- ¿ Qué clase de hombre...?
- Ne tür olayları?
- ¿ Qué tipo de actividad?
O tür bir yer.
Sí, o algo así.