Tına перевод на испанский
9,617 параллельный перевод
Bebek aykırılıklarını, küçüklerdeki değişimleri Efendilerin ilgilendikleri şeyleri kayıt altına alıyorum.
Estoy registrando anomalías infantiles, cambios en los niños pequeños, la clase de cosas en la que los superseñores se interesan. Qué amable de su parte.
Kayıt altına aldık hatta. Kapanan bir iş yeri için mi?
Para una empresa que no existe?
Elena bu seksi tıpçıyla çıkmıştı sonra Damon için hala hisleri olduğunu fark etti ve aralarında bir şeyler geçtiğini unutması için onu etki altına aldı.
Elena salió con este bombón estudiante de medicina pero después se dio cuenta que aún tiene sentimientos por Damon, así que lo hizo olvidarle de que alguna vez tuvieron algo.
Umarım kayıt altına alınmıştır.
Espero que esto esté siendo grabado.
Aygıtı güvence altına alıp almadıklarını nereden bileceğiz?
¿ Cómo sabemos que han asegurado el dispositivo?
Yani idda ediyorsun ki... Geceliğimi değiştirip... oldukça dar bir Kırmızı Şeytan kostümünü giyip yurdun ikinci katına tırmandım kendi açtığım camdan girmeden önce... elimde bir testere ile dolaştım sizi öldürmeye çalıştım ve pencereden kaçtım duvarı geri tırmanıp, geceliğimi giydim ve aşağı indim.
¿ Quieres sugerir que cambié mi camisón, me metí en un ceñido disfraz de Diablo Rojo, escale una buhardilla del segundo piso, y baje al suelo con una motosierra antes de entrar por una ventana que había dejado abierta,
- Bilinen her kölelik karşıtına!
... para cada abolicionista que conozcamos!
- Şimdilik bir şey çıkmadı ama artık Spivak'ı Naziler'in yaptığı genetik araştırmasına bağlayan bu kanıt ortaya çıktığına göre...
- Por ahora, nada. Pero ya que hay pruebas de que Spivak está relacionado con la investigación genética que hacían los nazis...
Everest dağına iki defa tırmandım ve bunu tek başına yapamazsın.
Escalé dos veces el Everest, y eso no es algo que se haga solo.
İşinde iyi olmadığına dair kanıt bulmam gerekiyordu.
Quiero demostrar que ella no es buena en su trabajo.
Ayda bir saç-sakal tıraşına gelir.
Vine una vez al mes para cortarse el pelo y afeitarse.
Evin çatısına tırmanacağım sonra da çatıyı süpürüyor gibi yapacağım.
Subiré al tejado y haré como que lo barro.
Bak, seni tımarhaneden çıkardım bu da tüm hareketlerinden benim sorumlu olduğum anlamına geliyor, tamam mı?
Mira, he firmado tu salida de Crazy Acres, lo que me hace responsable de tus acciones, ¿ vale?
Ve şimdi onun Ethan'la arkadaşlık kurmasına izin veriyorsun. Bu tıpkı -
Y ahora la estás dejando vincularse con Ethan.
Her gece yatağına götürebilirsin, tıpkı "1001 Gece Masalları" gibi.
Podrías llevarte esto contigo a la cama cada noche, igual que...
Gardiyanlar 20 dakika boyunca ağzımı yüzümün dağıtılmasına göz yumdular.
Guardias conmutaron las penas 20 minutos para vencer a la mierda de mí
Yani duvardan gelecek dört tık sesi tıklatan kişinin 40 puanlık soruyu yapacağı anlamına gelirdi.
lo único que se me ocurre es que quien hizo la señal sacará 40 puntos.
Allenwood'dan yaklaşık bir yıl önce çıktığı yazıyor o günden beri neler yaptığına dair bir kayıt yok.
Pone que le dejaron salir de Allenwood hará cosa de un año, y no hay constancia de que haya estado metido
Tırmanma duvarına yalnız başımıza çıkmıyoruz.
- No trepar el muro solo.
İstediğin zaman kayıt cihazına ulaşmak istiyorsan onunla aranızda gerçek bir bağ varmış gibi yapmalısın.
Tienes que forjar una relación real con ella si tienes que acceder al dispositivo de grabación cuando lo necesites.
Bir anlığına tırnaklarını şam fıstığı zannettim.
Pensé que era un pistacho por un segundo.
Bunu karakola götüreceğim ama ulusal adli tıp laboratuvarına gönderene dek düzgün bir netice alamayız.
Llevaré esto a la estación, pero no tendré respuestas hasta que lo enviemos al laboratorio.
Tırnaklarına bak.
Comprueba sus uñas.
Einstein'ınki 160'tı. 11 yaşındayken NASA'yı hackleyerek, odamın duvarına asmak istediğim planları aldığım için FBI tarafından tutuklandım.
El de Einstein era de 160. Cuando tenía once años, el FBI me arrestó por piratear la NASA intentando conseguir sus planos para la pared de mi dormitorio.
Hayır. Tırnaklarına bir bak. Manikür yaptırmış.
No, mira sus uñas... tiene la manicura.
Fakat bunu yapmadan önce haklarından yararlandırıldığına ve usullere uygun sorgulandığına dair kanıt almamız gerekiyor.
Pero antes de que lo hagamos, necesitamos evidencia, de que se te respetaron tus derechos, y de que se te interrogó según el protocolo.
Happy binanın dışından Sima'nın odasına tırmanıyor şu anda.
Happy está escalando el lado de ese edificio, a la habitación de Sima ahora.
- Bu Ryan Hardy saçmalığına bir son vermen gerek, T.
- Debes dejar esta locura de Ryan Hardy.
Tıpkı şu kontrol altına alınmış füzyon cihazları gibi.
¿ Tokamak?
Tırmandım, tırnakladım, savaştım. Şimdi de saygı duyulan korkulan, nefret edilen ve taparcasına sevilen biriyim.
Ascendí y arañé y luché y ahora soy respetado temido, odiado, y adorado.
CIA böylesine bir inceleme altındayken bizim gibi bir üçüncü taraf, bürokrasinin tıkanıklığına takılmayan etkin bir süreç sunabilir.
Con la CIA bajo escrutinio, un tercer equipo como el nuestro podría traducirse en una eficacia aligerada del estancamiento de la burocracia.
Einstein'ınki 160'tı. 11 yaşındayken NASA'yı hackleyerek, odamın duvarına asmak istediğim planları aldığım için FBI tarafından tutuklandım.
El de Einstein era 160. Cuando tenía 11 años el FBI me arrestó por piratear la NASA intentando conseguir sus planos para la pared de mi dormitorio.
Aslına bakarsan, Joe, sessiz D-T-H, pişirme işini beceririm.
sí sé hornear.
- Ve o da tıpkı babasına benzer.
Y es una manzana que no cae lejos del árbol.
Tahkik etmesi için adli tıpı Thomas'ın odasına göndereceğiz eğer bu mermi yolunu onaylarsa...
Enviaremos forenses a la habitación de Thomas para asegurarnos, pero si tienen razón sobre el camino de la bala...
Bunu yaptığına dair kanıt olmadığından onu hırsız olarak tutuklamalıyız.
A menos que haya pruebas de que Sawatari lo hizo, tenemos que tratarlo como ladrón.
Tamam, enter'a bastığın anda resmen lise sınavlarına kayıt olmuş olacağım.
Está bien, cuando haga clic en entrar, I se firmará oficialmente tomar mi examen de GED.
- Far Horizon'un tıbbı kayıtlarına göre hiç kimse şimdiye kadar virüse karşı bağışıklık göstermemiş.
De acuerdo a los registros médicos de la Far Horizon, nadie ha tenido nunca una respuesta inmune al virus con anterioridad.
Barbara, sadece sorusuna yanıt ver Tanrı aşkına.
Barbara, simplemente le responderán, por el amor de Dios.
Bu yapıtın adına da "Yüce Sigaralar" diyebilirim.
- Lo sé. Y podría llamarla "El Botafumeiro".
Amerikan bayrağına tıkla.
Pulso sobre la bandera americana.
Ve kimin 12 tane ağız tıkacına ihtiyacı olur ki?
¿ Y quién necesita 12 mordazas?
İkisinin de ağzına çorap tıkıp boğazından bıçaklamışlar.
Ambos apuñalados en el cuello y un calcetín metido en la boca.
Bu kadın adına bir kanıt sağlıyorum.
Estoy obteniendo pruebas en nombre de esta mujer.
Tataryn hastalığı hakkında yeni bilgi edinmek,... için tıbbi veritabanına giriyorum.
Estoy en la base médica, buscando nueva información sobre la enfermedad de Tartaryn.
Pekala kağıt hedefler atışına karşılık vermez.
Sí, pues... los blancos de papel no devuelven el fuego.
Ama buna rağmen, ben ikizlerin odasına girip onların boğazına gül mü tıkadım yani?
¿ Y aun así me las arreglé para colarme y meter flores en las gargantas de las gemelas?
Catherine ve çiçekleri onların boğazlarına tıkayan kişi.
Catalina, a la que se lo dijo en privado, y la persona que las puso ahí.
Kardeşlerim soğuktan öldükten sonra, boğazlarına çiçekleri tıkıp beni suçlamak için annemin gelmesini bekledin?
Así que después de que mis hermanas murieran de frío, ¿ metiste flores en sus bocas y esperaste a que mi madre me echara la culpa?
Bir striptizciyle kaçtığını sanıyorlar. Ama aslında sen CIA ve MK-Ultranın verdiği LSD yüzünden Virginia'daki bir çiftlik evinin duvarlarına tırmanıyordun. Yüce Tanrım.
Creen que se fugó con una stripper, cuando en realidad está literalmente trepando... por los muros de una granja en algún lugar de Virginia, volado con LSD, gracias a la CIA y MK-ULTRA.
- Hareket ettirdin. # Yağmur damlaları başıma düşüyor # # Tıpkı ayakları yatağına kocaman gelen adam gibi #
La moviste.