Ucunda перевод на испанский
2,699 параллельный перевод
Dünyanın öteki ucunda olsam bile telefonda konuştuğumuzda dinlemeye hazır olacağım diyordum.
Y si estoy en el otro lado del mundo, cuando me hablás por teléfono : "Voy a estar presente, ¿ sabés?"
- Bekle, dilimin ucunda.
Espera. Esta la sé.
- Sakin ol dünyanın öteki ucunda zaten.
Jesús, relájate. Está al otro lado del mundo.
Bayan Jenkins'in odası koridorun diğer ucunda, üst sınıfta yaygın bir uygulamadır.
La Sra. Jenkins tiene otra habitación. Creo que es una práctica común con esta gente de clase alta.
-... diğer ucunda kimse yoktu.
- en el otro lado de la llamada.
Ah, tünelin ucunda bir ışık belirdi.
Que hay una luz al final del tunel,
Para var işin ucunda, haydi!
¡ Es dinero! ¡ Qué es dinero!
Belki de internetle yetişip her oyun parmaklarının ucunda olan nesilden kaçınmak için bir bahaneydi?
¿ O es solo una excusa para evitar a una generación de jugadores que ha crecido con Internet, y cada juego al alcance de sus dedos?
Şehrin diğer ucunda orası.
Eso es en la otra punta de la ciudad.
Dünyanın iki ucunda bir görev.
¿ Una misión en ambos lados del mundo?
Gözünün ucunda tam olarak göremediğin bir şey var.
Hay algo justo en la comisura de tu ojo que no puedes ver bien.
Hepiniz gibi ben de o telefon konuşmasının diğer ucunda bulunmuştum.
Igual que ustedes, estuve de ese lado de la llamada.
Afrika'nın sonunda, Kalahari Çölü'nün ucunda konumlanan kuru otlaklar çok daha az hayvana ev sahipliği yapıyor.
En el otro extremo de África, en los límites del desierto de Kalahari, se encuentra la pradera más seca del mundo, que alimenta a un número reducido de animales.
Gözden ırakta Dereje'nin tarlasının öbür ucunda asıl saldırı için gerçek bir ordu faaliyete geçmek üzere.
Fuera de vista, en el otro extremo de los campos de Dereje, el grueso del ejército lanza el ataque real.
Tamam, siz ikiniz yatağın ucunda beni seyrederek öpüşeceksiniz.
Eso es, ustedes se van a besar al final de la cama mirándome
Siz ikiniz yatağın ucunda öpüşmeye başlayın.
Ustedes, comiensen a besarse al final de la cama.
Babanı parmağının ucunda oynatırdın.
Controlabas a tu padre con la punta de los dedos.
Sonunda ben sahnenin ucunda durup ortalığı yıkacağım.
Y al final, quiero terminar de pie al borde del escenario, haciendo Shredding...
Ekranın diğer ucunda neler olup bittiğine dair bir fikrimiz yok, Lum.
No tenemos idea de lo que ocurrió al otro lado de la pantalla, Lum.
- İşin ucunda birinin hayatı var.
- Hay una vida en juego.
- Namlunun ucunda olmak korkutucu bir şey, değil mi, Wes?
- Acojona estar al otro lado del rifle, ¿ verdad, Wes?
Arnold ile dünyanın öbür ucunda olacaksın.
Estarás al otro lado del mundo... Con Arnold.
Büyük Kanyon'un kuzey ucunda görebileceğiniz en bereketli ormanlar vardır.
A lo largo del borde norte del Gran Cañón está el bosque más exuberante que hayan visto.
Şef, ikinci patlama kesinlikle koridorun öbür ucunda oldu, eminim.
Jefe, definitivamente hubo una segunda explosión en el otro extremo del pasillo.
En sonunda, elimin ucunda...
Por fin está a mi alcance...
Ucunda objektif var.
Es negra.
Fakat evrenin kökeni hakkında soru sormamalıydık. Çünkü ucunda Tanrı'nın parmağı vardı.
Pero no hay que hacer preguntas acerca de su origen, porque fue la obra de Dios.
Parkın diğer ucunda, 8 ay önce buna benzer bir ceset bulmuştuk.
Tuvimos un caso similar en la otra punta del parque hace ocho meses.
Ama o üssün öbür ucunda, sense buradasın. Eczane bölümü de burnumuzun dibinde.
Sí, está de un lado al otro de la base, pero usted está aquí ahora, y la farmacia está a solo unos centímetros de aquí.
Birkaç hafta boyunca onun baş ucunda oturdum.
Me senté a su lado durante ese par de semanas.
Telefonun diğer ucunda nefesini duyabiliyorum.
Puedo oírte respirar en el otro extremo del teléfono.
Şehrin öbür ucunda oturuyormuş.
Vive en un apartamento al otro lado de la ciudad.
Binanın diğer ucunda.
Al fondo.
Mavi ışığın nispeten dalga boyu kısadır sonra yeşilden geçerek sarıya ve tayfın en ucunda dalga boyu daha geniş olan kırmızı renge gelirsiniz.
La luz azul tiene relativamente una longitud de onda corta luego pasamos por verde y amarillo, hasta el rojo al final del espectro que tiene un longitud de onda muy grande.
Dünyanın öteki ucunda bile olsanız bundan kaçış yok.
Perfecto. No hay forma de huir de eso, ni siquiera al otro lado del mundo.
Sol lobun ucunda pıhtı birikmiş.
El hematoma está en el extremo del lóbulo temporal.
Burada ipin ucunda olan sensin ; hastane kayıtlarında senin adın geçiyor.
El asunto es que tú eres quien está en problemas, el que tiene su nombre en los registros del hospital.
Çünkü hayatında gerçekleştirmek istediğin her şey şu anda parmaklarının ucunda!
¡ Porque todo lo que has podido querer en tu vida está a tu alcance ahora mismo!
Bir tehlikenin ucunda yada kritik bir anda bir eylem yada davranışta bulunmak zorunda kaldığımızda işte o fırsata erişiriz. Fakat gelin, sizlerle küçük bir sırrımı paylaşayım.
el momento de la verdad... cuando tenemos que tomar una decisión y actuar, que superaremos la situación, pero os contaré un secreto.
Bak anne, ben iyiyim. Bu dünyanın öbür ucunda yaşıyormuş gibi...
Sólo quería saber si estabas bien, de acuerdo?
Bu eldivenlerin parmak ucunda parmak izleri var.
Ya en el proceso de quitarse la vida. Sí. Ah, eh, Camille...
Bu adres şehrin diğer ucunda.
Esa dirección queda al otro lado de la ciudad.
- İşin ucunda başkaları var.
Hay mas que esto.
İsmi dilimin ucunda. Telaffuzu birazcık zor da.
Ayúdame a recordar su nombre, es díficil de pronunciar.
Her ihtimale karşın Mozzie, telefonun ucunda bekliyor olacak.
Cualquier problema, Mozzie está esperando junto al teléfono.
# Gezegenin en ucunda # Bana bir kez izin verdin
En el borde mismo del planeta... que me llevó una vez,
Ülkenin diğer ucunda kendi hayatından uzakta kimsenin senin adını bilmediği bir partidesin.
Estás en una fiesta al otro lado del país lejos de tu vida real, donde nadie sabe tu nombre.
İkisinin ucunda da götün gitmesi var.
Ambos requieren que pierdas el culo.
Kampüsün diğer ucunda T. S. Eliot'ın şiirinin olduğu plaka var.
En el otro lado el campus está la placa de T.S.Eliot.
Gözünde canlandır parmaklarımızın ucunda sınırsız, temiz bir enerji.
Imagínatelo... energía limpia ilimitada justo al alcance de nuestras manos.
Tesisin diğer ucunda.
Está al otro lado del complejo.