Unutamıyorum перевод на испанский
299 параллельный перевод
Unutamıyorum ki.
No puedo olvidarlo.
Senin neler çektiğini unutamıyorum.
No puedo olvidar cómo te afectó.
Özür dilerim Alison, sadece o kızı unutamıyorum.
Perdona, no puedo olvidarme de esa chica.
Belki umduğum gibi biri olmadı ama hala kızım ve onu unutamıyorum.
No salió tan buena como yo quería pero es mi hija, no olvido eso.
Fakat senin o caddeyi hiç unutamıyorum.
Pero no puedo olvidar esa calle.
Sizi unutamıyorum. Her sözünüz, her hareketiniz beynimde kazılı.
Tengo grabados en mi mente su mirada, su voz, sus gestos...
Denedim ama onu unutamıyorum.
Lo he intentado... pero no consigo olvidarla.
Ne güzel anılardı. Hiç unutamıyorum.
Llamaré a Milly, le ayudará a acostarse.
Dave, işin doğrusu onunla beraber olmanın faturası kabarınca ondan ayrıldım ama onu kolay unutamıyorum.
Ya sé que es muy cara y yo estoy en la ruina. Pero no puedo olvidarla.
Seni unutamıyorum.
No puedo luchar contra esto.
Fakat onu unutamıyorum.
Pero no puedo olvidarlo.
Biliyorum ve bunu unutamıyorum.
Lo sé. Y no puedo olvidarlo.
Franz'a hançerle saldıran kişinin bir Macar olduğunu unutamıyorum!
No es fácil olvidar que fue un húngaro... quién levanto un puñal contra mi Franz.
Hala dün istasyonunda Susie'yi unutamıyorum.
No olvido la imagen de Susie ayer en la estación.
Gözlerini hiç unutamıyorum.
No puedo olvidar sus ojos.
Belki de bu yüzden onu unutamıyorum.
Quizá por eso no puedo olvidarlo.
Zavallı Wretch'i bir türlü unutamıyorum. Mezarı soyulmuştu.
Nunca olvidaré ese pobre desdichado cuya tumba robaron- -
- Unutamıyorum.
- No me he olvidado.
Bana yapmış olduğun bir iyiliği unutamıyorum.
No puedo olvidar que una vez me salvaste.
Hiç unutamıyorum, küçükken kiralık bir evde oturuyorduk. Sıcak suyu yoktu.
- Cuando era un chaval vivíamos en un hostal sin agua caliente.
O resimler yüzünden nasıl derinden sarsıldığımı halen unutamıyorum.
Todavía recuerdo la profunda impresión que me causaron.
Ama onu unutamıyorum.
Y yo no lo olvidaba. De su risa.
Ama sirkleri unutamıyorum.
Pero el circo no puedo olvidarlo.
Gerçekten, unutamıyorum.
De verdad.
Ama ben tanışmamızı hiç unutamıyorum.
Pero yo nunca lo olvidaré.
# Ne kadar denesem Asla unutamıyorum
Intentar como debo, no lo podré olvidar.
O yatağı unutamıyorum!
No dejo de pensar en su cuarto...
Ve Arnold yanımızdan geçerken, Louie'nin yüzünü onun Arnold'a dehşet içinde bakışını, asla unutamıyorum.
Y nunca olvidaré que cuando pasó Arnold... miré la cara de Louie y él estaba observando fascinado a Arnold.
"Gondal'ın Krallığı" nı unutamıyorum bir türlü.
No puedo olvidar'El Reino de Gondal ".
Neden seni unutamıyorum yeni bir başlangıç yapamıyorum?
Por qué no puedo Olvidarte Yempezar una nueva vida
Gördüklerimi unutamıyorum.
No puedo olvidar esa visión.
Sadece eğlencesine çünkü seni unutamıyorum.
Sólo para divertirnos... porque no te puedo olvidar.
Ona son söylediğim şeyi unutamıyorum.
No puedo dejar de pensar en lo último que le dije.
Öyle dürüst, öyle iyi bir adama bir köpek gibi davranmalarını unutamıyorum.
No lo puedo olvidar. Cómo han podido... a una persona tan honrada, tan buena... tratar como a un perro.
Ben cömertçe bağışlanmışken, onların suçlarının cezasını ödüyor olmalarını unutamıyorum.
Y sufren por los pecados... que a mí se me han perdonado.
Bir türlü unutamıyorum.
No puedo quitármelo de la cabeza.
Unutmak istiyorum, ama unutamıyorum!
¡ Solo quiero olvidarlo, pero no puedo!
Yüzünü unutamıyorum.
No puedo olvidarlo.
Bir tanesi Dominic'tir. Ölmeden hemen önce "Ayağım kaydı" demesini unutamıyorum.
La forma en que Dominic dijo "me resbalé" momentos antes de morir.
Unutamıyorum onu bir türlü.
No puedo olvidarlo.
Zincirli oğlanın kollarındaki... o kızı unutamıyorum.
No consigo olvidar a esa chica en los brazos del chico de la cadena.
Asla unutamıyorum.
Nunca lo olvido.
O güzel bakirenin resmini unutamıyorum.
No puedo olvidar la imagen de aquella muchacha rubia.
O yatağı unutamıyorum!
No dejo de pensar en su cama...
- Unutamıyorum.
No puedo olvidarlo.
Ve ben hala, Q'nun öngördüğü... karşılaşacağımız o kritik testi unutamıyorum.
Pero no puedo olvidar la advertencia que nos hizo, de que íbamos a enfrentarnos a una prueba crítica.
Makosenlerimizin püsküllerini ve pantolonumuzdan gömleklerimizi çıkardığımızda müdürün yüzündeki ifadeyi unutamıyorum.
Aún recuerdo la cara del director, Cuando sacamos los centavos de los gandules... Y usamos las poleras fuera del pantalón.
Ve onu unutamıyorum.
No puedo olvidarla.
Seni unutamıyorum.
No puedo olvidarte.
Biliyorum, ama unutamıyorum.
Ya lo sé, pero no lo recuerdo.
Unutamıyorum!
¡ No la puedo olvidar!