Urbano перевод на испанский
478 параллельный перевод
Biz, şehir manzarasının farklı kullanımlarının, yeni tutkuların peşinden giderek... bu koşullanmadan kurtulmak istedik.
Nosotros procuramos huir de este condicionamiento en busca... de diferentes usos del paisaje urbano, en busca de nuevas pasiones.
Şehir ortamı egemen toplumun... emir ve zevklerini, gazeteler kadar şiddetli bir şekilde ilan etti.
El ambiente urbano proclamó las órdenes y las preferencias de la sociedad dominante tan violentamente como los periódicos.
Karşımızda bizi ellerinde hazır silahlarla bekliyorlar. Şehirde gerçek bir isyan olduğunu biliyorlar.
Fuera en la calle, sus bayonetas son clavadas y ellos creen de veras que están tratando con un disturbio urbano.
Ama köy delisinin kirli gömleği ve duvardan düşmesi şehir delisinin modern dünyasından çok farklı.
La bata sucia y las caídas del muro de los tontos del pueblo... no tienen nada que ver con el mundo moderno del tonto urbano.
Ama amaçları kutsal yerleri kurtarmaktan çok, Avrupalıların Türklerin elindeki topraklarda, ticâreti ele geçirme istekleriydi.
Urbano II intentó rescatar el Santo Sepulcro,... porque los turcos impedían a los barcos europeos el comercio con Oriente.
Şehir felaketinden kaçan yeni mülteciler. Değil mi?
Más refugiados del daño urbano, eh?
Bu kentsel El Dorado, günümüzün işadamlarına dünün rahatlığında yarının tesislerinin keyfini sunuyor.
Un paraíso urbano donde el empresario de hoy... encuentra instalaciones modernas y un trato tradicional.
Orada bir otobüsü soymuştuk Hatırladın mı?
Robamos un autobus urbano alli... ¿ Recuerdas?
Tüm o salaklar, büyük satış noktaları ya da değişen kentsel manzara hakkında şeyler duymak isterler.
Si hablara de áreas de venta de cambio en el paisaje urbano estarían encantados.
20 yıl önce, demiryolu skandalları gün yüzüne çıktı. Seishinkai'nin üzerinde yoğun bir politik baskı oluşmuştu.
Hace 20 años, salió a la luz el escándalo del ferrocarril urbano y el perjuicio político, casi devastó a los Seishinkai.
Doug, sen stresi düşük bir şehir çocuğusun.
Doug, tú eres un tipo urbano y enseguida te aburres.
Kentsel değişim kaçınılmazdır.
El desarrollo urbano es inevitable.
Kentsel değişim bu çocuğum.
Eso es el desarrollo urbano, mi niño.
Kentsel mekanın dikeyleştirilmesi kapitalist bir oyun... Böylece toplumu parçalara ayırabiliyor.
La verticalización del espacio urbano es el truco del capital... para segmentar las funciones del grupo social.
Şehirdeki terör devri, bu gecenin ilk saatlerinde... Batı Yakası'ndaki bir caddede tuhaf bir silahlı çatışmada sona erdi.
El terror urbano ha terminado esta noche con un tiroteo extraño...
Sokak-Suç Birliğinin Hevesli Yalnız Kovboyu, ha?
yo te conozco, DaSilva el Llanero Solitario de la unidad del crimen urbano, ¿ eh?
- Kentsel saldırı aracı.
- Es un vehículo de asalto urbano.
Beyler, bu EM-50. Kentsel Saldırı Aracı.
Caballeros, este es el Vehiculo de Asalto Urbano E.M.50.
KENTSEL SALDIRI ARACI PROJE EM-50
VEHICULO DE ASALTO URBANO PROYECTO E.M.50
Ben kentli uzay adamıyım, bebek Uçamazdım
Soy el astronauta urbano, baby,
Ben kentli uzay adamıyım Zekiyim ve temizim
Soy el astronauta urbano, baby,
Ben kentli uzay adamıyım Benden iyi aşık yoktur Çok eğlenceli bu
Soy el astronauta urbano, soy como usted amante sin par, es muy divertido
Ben kentli uzay adamıyım, bebek İşin hilesi sana :
Soy el astronauta urbano, baby, y aquí está el dilema
Ya biz buradayız be Abuzer Ağa. Ama sen artık şehirlisin, buralara ayağın pek düşmez oldu.
Todavía estamos aquí, Abuzer Agha... pero te has convertido en un hombre urbano.
Tabiî geyiklerimizin çoğu kuzeye kaçtı gelişigüzel kentleşme yüzünden.
Claro que la mayoría de ellos se han ido al norte debido al crecimiento urbano.
Çağrı merkezi gibi
Es lo que podrías llamar urbano.
Berlin'de savaş sonrası kentsel durumu anlatan filmlere benzese de kesinlikle penceremden gördüğüm yer değil
Más post-urbano, como en esas películas de Berlín después de la guerra. Esa es la vista de mi ventana.
ULAŞIM BİRİMİ
AUTORIDAD DE TRANSITO URBANO
Ayrıca 11 polis arabasının zarar görmesi ve bir şehir otobüsünün yok olmasından sorumlu...
Responsable de la destruccion de 1 1 coches patrulla, un autobus urbano...
Şey, dün sadece Şehir Planlama Dairesi'nde çalışan bir adamdı.
Ayer Grimm trabajaba en el Depto. De Desarrollo Urbano.
- Buna kent çürümesi deniyor.
- Se llama decaimiento urbano.
Sana söyledim, Şehir Tıp Merkezi.
Se lo dije, en el Centro Médico Urbano.
Son beş yılda, Şehir Tıp Merkezi acil servisi için sağlık bakanlığına Altı olumsuz gelişme raporu geldi
Durante los últimos cinco años, la secretaría de salud ha recibido notificación de seis ocurrencias adversas en la sala de emergencias del Centro Médico Urbano.
Öyle olsa bile, sizden de bunun hakkında bir şey duymadım.
Y el resto, no habéis soltado prenda sobre nuestro compare urbano.
Şehrin yozlaşmasını göstermek.
Quiero deterioro urbano.
"Birkaç şey yapacağıım." Kentsel manzara gerillası graffiti sanatsal dekoru.
"Hacer algunas cosas". La escena artística... "graffiti guerrilla" del paisaje urbano.
Tabii ki yaklaşık iyice demoralize hayvanlar konuşuyor sürece Ah,... yaşayan bir kent hayvanat bahçesi barlar ardında sokuldular.
¿ Qué sabes tú de la majestuosidad de la naturaleza o de los animales? Salvo, claro, que estemos hablando de animales desmoralizados... que viven entre rejas en un zoológico urbano.
Şehrimizde hüküm süren kargaşadan bahsetmek için işte yine karşınızdayım.
Me presento de nuevo ante ustedes para denunciar el caos urbano en que vivimos.
Ayaklarımın altında kaldırım taşı olmasını kesinlikle yeğlerim.
Prefiero con mucho andar sobre el empedrado urbano.
Kentsel gelişim, bayan. Her şey bunun için.
Lo que estamos haciendo se llama reciclaje urbano.
Eğer gelişimin önünde dururlarsa, ezilirler.
Si no abren paso al reciclaje urbano, el bulldozer los pasa por encima.
Bu sizin gelişim planlarınızı etkileyecek mi, Bay Daggett?
¿ Esto afecta sus planes de desarrollo urbano?
Onu Rehab ekibinde istiyoruz.
Queremos que sea rehabilitador urbano.
Tokyo'ya alışmam 2 ayımı aldı. Diğer ay da iş için.
Tardé un mes en habituarme al entorno urbano,... otro en habituarme a la Universidad y otro en habituarme a trabajar.
Böylece Yahudiler, Akdeniz'de yayıldılar.
Aunque algunos se establecieron en el gran tráfico urbano... y en los centros comerciales del Mediterráneo, otros vagaron implacablemente por España,
- İstersen köye döneriz.
Déjate de romanticismo urbano.
Kentli işçi sınıfının mücadelesi.
La, la lucha del proletariado urbano?
Ben kentli uzay adamıyım, bebek Hızım var
Soy el astronauta urbano, baby,
Ben kentli uzay adamıyım, bebek İdare ediyorum
Soy el astronauta urbano, baby,
- Taşralı bir şey istemiyorum.
No, nada urbano.
Kentsel kırsala karşı.
Urbano contra rural.