Utanç перевод на испанский
9,287 параллельный перевод
Ne utanç verici.
Lástima.
Çok utanç verici yerini son nefesine kadar koruyan bir adam için.
Es una vergüenza... para un hombre que ha defendido este sitio tanto tiempo.
Utanç yürüyüşü.
Hola, ¿ noche de juerga?
Biraz giysini ve öz saygını kaybetmedikçe münasip bir utanç yürüyüşü olmaz.
Bueno, no es un verdadero paseo de la vergüenza si no pierdes algo de ropa y algo de respeto por ti mismo.
Utanç verici yani.
Es vergonzoso.
Utanç verici.
Qué embarazoso.
Utanç vericiydi ama o ben değildim.
Fue una vergüenza... pero ese no fui yo.
- İnanılmaz derecede utanç verici bir şey.
Siento una vergüenza espantosa.
En büyük utanç vazgeçmek veya hasetliktir.
La mayor desgracia es dejar de fumar O a ponerse amarillas.
Bu çok utanç verici.
Esto es muy vergonzoso.
- Bilirsin her şeyin tekrar araştırılması utanç verici.
Bueno, tu sabes, es una pena, revolver todo de nuevo.
Iyi, utanç.
Bueno, la culpa.
Bu utanç vericiydi.
Eso fue embarazoso.
- Eğer o isme uygun yaşamıyorsan daha utanç verici olurdu.
No preguntes. Bueno, sería más vergonzoso si no estuvieras a la altura del nombre.
Kadınlar tezgahtan ürün almayı utanç verici buluyor.
Las mujeres encuentran embarazoso comprar el producto en el mostrador.
Yani, tabii ki utanç verici bir şey ama bence bazen kötü hatıraları silmenin yolu hiç ilişmemenin bir yolunu bulmak oluyor.
Quiero decir, por supuesto, es embarazoso, pero... algunas veces pienso que la manera de borrar las malas historias es... Es averiguar cómo no tocarlo.
Ebedî utanç kaynağımsın.
Para mi gran vergüenza.
Ne utanç olurdu onun için.
Qué vergüenza para ella.
Yani bu harikaydı, ya da utanç vericiydi ya da saçma.
Así, que fue genial, o embarazoso, humillante, raro.
Kız kardeşim benim için hep bir utanç kaynağı olmuştu.
Mi hermana siempre fue una vergüenza para mi.
O utanç verici bekaretini aldığım gece.
Esa noche tomé tu incómoda virginidad.
Utanç verici.
Es una pena.
Çok utanç verici.
Una verdadera pena.
Aynı zamanda utanç kaynağımız. Göreve başlama töreninde üstüne kalın bir şeyler giymediğinden üşütüp 32 gün sonra öldü.
También nos avergonzamos un poco de él porque no llevó un abrigo en su inauguración, cogió un mal resfriado y murió 32 días después.
- Bu benim utanç verici sırrım işte.
Ahí lo tienes... mi humillante secreto.
- Çok utanç duyuyorum.
No. Estoy tan avergonzada.
- Utanç verici.
- Vergonzoso.
Onunla güreşmek utanç verici bir şey...
Lo entiendo. Es vergonzoso enfrentarse a...
Suçunu kabullenme süreci, diğer kızı aldattığın için duyduğun utanç falan?
¿ Procesar la culpa y vergüenza por engañar a tu novia?
Kendiniz için bir utanç kaynağısınız!
¡ Se está poniendo en evidencia!
Ondan gerçekten utanç duymuyorsun.
Realmente no te avergüenzas de él.
Onlara! - Bu çok utanç verici.
Esto es lamentable.
Vatanseverlerin gizli bir grubunun birkaç üyesiyle utanç verici, uygunsuz bir dostluk.
Una vergonzosa y equivocada amistad con varios miembros del grupo secreto de patriotas.
Utanç da değil.
Y tampoco la vergüenza.
Uğruna didindiğimiz herşey için, sen bir utanç vesilesisin.
Eres una vergüenza para todo lo que honramos.
Şimdi bundan utanç duyduğunuzu söylemek çok sert mi olur?
Demasiado fuerte o no, decir que está avergonzado de eso ahora.
- Bu haksızlık ama. - "O kadının, Dan Rather'a yaptıkları utanç verici."
Eso no es justo. "Es una lástima lo que esa mujer le hizo a Dan Rather."
- Utanç verici olur.
Será humillante.
- Çünkü utanç verici.
Porque me da vergüenza.
Bu gece hepimiz utanç verici şeyler yaşadık.
Esta noche estamos poniéndonos en vergüenza.
Onu atmak utanç verici gibi görünüyor.
Parece una lástima tirarlo.
Kızım biraz utanç davranıyor.
Parece que mi hija siente vergüenza.
Burada yatıp dokunuşun olmadan öleceğimi hissediyorum ama bana dokuduğunda utanç içinde kusmak istiyorum. Hayır!
Me recuesto aquí sintiendo que moriré sin tu toque pero cuando me tocas quiero vomitar de vergüenza.
Böyle ölmek utanç verici. Şişman olmak ve bok içinde ölmek falan.
Estaría avergonzado de mí mismo si estuviera asi de gordo y cubierto de grasa y de mierda.
Şimdi kızımın utancıyla mı acı çekmem lazım?
¿ Ahora debo sufrir la deshonra de nuestra hija?
Bu berbat. Yeni nesilde kendi sorunların için aileni suçlamak standartlaştı... biliyorum ve kendi problemlerimin utancını kabul ediyorum... seninkileri de ama seni mutsuz eden... her şey için beni... şamaroğlanı yapamazsın.
Y sé que es habitual de la Nueva Era... el culpar a tus padres... de tus problemas, y si tomo mi... culpa por mis problemas, y en parte por lo tuyo también, pero no puedes hacerme... un blanco, de todo lo que te hace... infeliz de ti misma.
Bu konunun üzerinde durulması gereken bir şey olduğunu düşünüyorum... çünkü bu da fark etmesi zor türden bir homofobiklik ama seks utancı da var aslında.
Sabes, pensé que era muy importante insistir en eso, porque es una clase de homofobia que es difícil de romper, pero es vergüenza del sexo.
Baba, utancımı hayal edemiyor musun?
Padre, ¿ no puedes imaginar mi humillación?
Onu önce sahneye çıkartıp sonra kaçakçı olduğunu ispat edersek utancından ülkeyi bile terk edebilir.
Si lo exponemos y demostramos que es un narcotraficante, la simple vergüenza agitará a este país.
â ™ ª Bırakmıştık â ™ ª â ™ ª Arkamızda utancı â ™ ª â ™ ª Onları yenebiliriz â ™ ª â ™ ª Ebediyen â ™ ª â ™ ª Kahraman olabiliriz â ™ ª Hayır hayır hayır.
No, no, no.
O aşağılanmayı, utancı düşünün.
Imaginen la degradación, la humillación.