Uzaylı перевод на испанский
8,285 параллельный перевод
- Uzaylı diye bir şey yoktur.
Winn, no existen tal cosa como los extraterrestres.
İyi bir işin var, tatlı birisin ve uzaylı DNA'n sağ olsun yüzünde sivilce çıkmıyor.
Tienes un buen empleo, eres linda, y gracias a tu ADN alienígena no te salen espinillas.
Gemi karaya vurduğunda tüm uzaylı mahkûmlar galaksinin en dehşet verici suçluları, hepsi kaçtı.
Cuando se estrelló, los prisioneros alienígenas... los peores criminales en la galaxia, escaparon.
Bizim işimiz insanların Dünya'daki uzaylı yaşamı öğrenmesini engellemektir ve tabii hiçbir şey kırmızı elbise giymiş uçan kız kadar bunu sağlamaz.
Nuestro trabajo es que la gente ignore sobre la vida alienígena en la Tierra, y nada dice "operación encubierta" como una mujer volando en una falda roja.
Burada çalışıp, uzaylıları avlaman. Benim de onlardan biri olmam falan.
Trabajas aquí, cazando alienígenas caídos, ¿ siendo yo uno de ellos?
İşe alındım çünkü biyomühendislik geçmişim uzaylı psikolojisi konusunda beni uzman yapıyor.
Me reclutaron por mi experiencia en bioingeniería lo que me hace experta en fisiología alienígena.
O uzaylının seni ikiye bölmesine izin vererek iyi iş çıkardın.
Bueno movimiento casi dejando que ese alienígena te parta en dos.
O uzaylıları kapatanın o olduğunu?
¿ Que fue ella quien encerró a todos esos alienígenas?
- Uzaylılara güvenmediğimi bilirsin.
- Le dije que no confío en alienígenas.
Muhtemelen balta taşıyan uzaylıyla olan savaşında çok kalori harcamışsındır.
Probablemente quemaste muchas calorías peleando con el alienígena del hacha. Encuéntrame en el techo.
Koca Ayak ve uzaylılar gibi mi yoksa...
Bigfoot y extraterrestres, esa clase de cosas o...
1651 dünyasında işi olmayan bir uzaylı nesnesini arıyorum.
Estoy aquí buscando un objeto alienígena que no tiene que estar aquí en la Tierra en 1651.
Neden bir uzaylı eseri Yeraltı Kralı Hades'in Gözü'ne benziyor?
¿ Por qué un artefacto alienígena se parecería a los ojos de Hades, rey del Inframundo?
12 yaşımdayken kız kardeşimin kaçırılmasından beri. Onu uzaylıların kaçırdığına inanıyordum.
Desde que mi hermana desapareció cuando tenía 12 años de edad en lo que creo que fue una abducción extraterrestre.
Bu birimde uzaylı olgusu üzerindeki çalışmalarıma ve kayıp kız kardeşimi aramaya devam edebiliyordum.
A través de esta unidad, pude continuar mi trabajo en el fenómeno extraterrestre, y la búsqueda de mi hermana desaparecida.
Ay'da yürüyen altıncı insan Dr. Edgar Mitchell uzaylı materyal ve cesetleri üzerinde yapılan gizli çalışmalardan bahsetti.
El Dr. Edgar Mitchell, el sexto hombre en pisar la Luna, cita estudios secretos sobre materiales extraterrestres y cuerpos.
Uzaylılar buna izin vermez.
Los extraterrestres no dejarán que suceda.
Burayı uzaylılar bulamaz, siz nasıl buldunuz Bay O'Malley?
Los extraterrestres no podrían encontrar este lugar. ¿ Cómo lo hizo, Sr. O'Malley?
Uzaylılar seni hamile mi bıraktı?
¿ Los extraterrestres te dejaron embarazada?
Uzaylı DNA'sına sahibim.
Tengo ADN extraterrestre.
Sana özgü bir şey mi yoksa uzaylı DNA'sı sayesinde mi?
¿ Es ese un rasgo personal, o es que lo que sucede con el ADN extraterrestre?
- Bu bir uzaylı aracı kopyası mı?
¿ Eso es un vehículo réplica extraterrestre?
Kendine uzaylı DNA testi mi yapıyorsun?
¿ Te buscas ADN extraterrestre?
Uzaylılara benzerlikleri çok çarpıcı.
Lo que tiene de sorprendente es cuán extraterrestre se ve.
Sana kaçırılmaları, hamileliklerini, uzaylıların bebeklerini nasıl aldığını sorduğumuzda bir an cevap vermeden önce O'Malley'e baktın.
Hubo un momento en que te preguntaban sobre tus abducciones sobre tus embarazos, sobre cómo los extraterrestres tomaron a tus bebés y antes de responder, mirabas a O'Malley.
Çünkü onları uzaylıların aldığına inanmıyorum.
Porque no creo que los extraterrestres fueran quienes se lo llevaron.
Ya bir uzaylı komplosu yoksa?
¿ Y si no hay una conspiración alienígena?
Birbirini yakan savaşan uzaylılar ve böyle saçmalıklar.
Combatientes extraterrestres que se prenden uno a otro con fuego y otras tonterías.
Uzaylı teknolojisi bize karşı kullanılıyor. Uzaylılar tarafından ya da uzaylılarla değil satılmış insanların insanlığa karşı komplosuyla.
La tecnología extraterrestre se utiliza en nuestra contra, no por los extraterrestres, no con extraterrestres sino por una conspiración venal de hombres en contra de la humanidad.
Bu bir uzaylı komplosu değil.
Esto no es una conspiración extraterrestre.
Patlamalar güç çevirici görevi yaparak uzaylı yaşam formlarının elektrogravimetrik itiş kullanan uzay gemileriyle solucan deliklerinden geçmesini sağlıyor.
Explosiones en calidad de transductores, atrajeron a formas de vida extraterrestre a través de los agujeros de gusano... en naves espaciales, utilizando la propulsión de electro gravedad.
Gelişmiş uzaylılar bizi ziyaret ediyor. İnsanlığın kendini yok etmesi riskinden endişe duyuyorlar ve kendilerini feda ederek bu yok oluşa engel oluyorlar.
Especies extraterrestres avanzadas visitándonos, preocupadas por la humanidad y la amenaza de nuestra autodestrucción, anticipándose a nuestra aniquilación a través de su propio auto-sacrificio.
Dünya liderleri gizli bildiriler imzalayıp uzaylı teknolojisi ve biyokimyası üzerinde bilimsel çalışmalar başlatıyor.
Los líderes mundiales firmaron memorandos secretos para dirigir estudios científicos con la tecnología alienígena y bioquímica.
S4, Groom Lake, Wright-Patterson ve Dulce gibi askeri üslerde uzaylı dokuları alınarak çeşitli araştırmalar yapılıyor.
Se realizaron estudios clasificados en instalaciones militares S4, Groom Lake, Wright-Patterson y Dulce, extrayendo tejido alienígena.
Düşen UFO'ların teknolojisiyle yapılmış gemilerde özenle sahnelenen sahte kaçırılmalarla her şeyden habersiz insanlar üzerinde deneyler yapılıyor. Gen düzenleme ve uzaylı embriyolarının zorla yerleştirilmesi yöntemi ile uzaylı melezi yaratmak da dahil.
Las pruebas se realizaron en sujetos humanos desprevenidos en secuestros elaborados por etapas, en naves usando tecnología extraterrestre recuperada de los platillos caídos incluyendo la hibridación humana a través de la edición de genes y la implantación forzada de embriones extraterrestres.
Ama hayal etmek zor değil. Hükümet 70 yıldır uzaylı teknolojisini kullanıyor ve gizliyor. Üstelik insan hayatı ve gezegenin geleceği pahasına.
Pero no es difícil de imaginar un escondite del Gobierno, acaparando tecnología extraterrestre durante 70 años, a expensas de la vida humana y el futuro del planeta.
Ya da zaten mevcut olan ve kullanılan uzay aracı kopyalarını kullanıp sahte uzaylı istilası sahnelenecek.
O una invasión extraterrestre simulada utilizando vehículos de réplica extraterrestre que existen. - Y ya están en uso.
Uzaylılar Amerika'yı istila ediyor.
- Una invasión extraterrestre a los EE.UU.
Uzaylı DNA'sına dair bir iz yok.
Ella no tiene ninguna evidencia de ADN alienígena.
Uzaylı kaçırılmasıyla ilgili hikâyeler anlatmam için para verdi.
Me pagó para crear historias sobre abducciones extraterrestres.
Uzaylı DNA'sı mı var yani?
¿ Estás diciendo que tiene ADN extraterrestre?
Ben uzaylı diyecektim.
Iba a decir alienígena.
Uzaylıları avlıyoruz. O da onlardan bir tanesi.
Cazamos alienígenas, Ella es una.
Evet. Bu uzaylıyı hızlıca bulmamız gerek.
Sí, tenemos que encontrar a este alienígena y rápido.
Güçlerin olabilir, Kara ama Fort Rozz uzaylılarında daha fazlası var.
Podrás tener poderes, Kara, pero también la mayoría de los convictos del Fort Rozz.
Kanına yaptığımız testler, onun uzaylı DNA'sının insanlar gibi karbon bazlı olmadığını gösteriyor.
Las pruebas hechas indican que el ADN alienígena no está basado en el carbono.
Sanki bir uzaylı yaşam formu ev sahibiyle besleniyormuş gibi.
Es como una forma de vida alienígena alimentándose de su huésped.
O ne öyle ; uzaylı falan mı?
¿ Una especie de alienígena?
Uzaylı falan değil ama daha önce görülmemiş bir şey.
No es un alienígena, pero, sin duda, está indocumentado.
Ama gizlice, şehrimi uzaylılardan ya da zarar verebilecek her türlü şeyden korumak için üvey kardeşimle birlikte NOB için çalışıyorum.
Pero en secreto, trabajo con mi hermana adoptiva para DEO para proteger mi ciudad de vida alienígena y de cualquier otro que quiera dañarla.
Kadın, erkek ve çocuklar alınıp uzaylı kaçırılması gibi rapor edilmiş. - Nasıl olduğunu anladın mı yani? - Evet.
- Así que crees que tienes el "cómo".