Uğramak перевод на испанский
721 параллельный перевод
Birkaç gün sonra, birliği yakınlardaki bir istasyona nakledildiği sırada Orneval'e iki saatliğine uğramak için üstlerinden izin almıştı.
Unos días después, él obtuvo el permiso de sus superiores para hacer una parada de dos horas en Orneval, para que su compañía se reportara a la estación más cercana...
Toplumun hışımına mı uğramak istiyorsunuz?
¿ Quiere ser un escándalo público?
Bir yere daha uğramak istiyorum.
Quisiera hacer otra parada.
Dışarı çıkıp, her yere bir kez uğramak istiyorum. Kedinin kimseyi incitmediğinden emin olmak için.
Quiero salir y estar en todas partes para asegurarme de que no hará más daño.
Ben elçilik uğramak, moruk. Bilet almak Londra için.
No, tiene que ir a la Embajada a buscar mi billete.
Yayıncıma uğramak zorundaydım.
He ido a ver a mis editores.
Tüm ziyaretçiler belediye sarayına uğramak zorunda. Bay Colpeper'ın emirleri.
Los forasteros deben presentarse en el ayuntamiento.
Uğramak istediğim sizdiniz.
Quiero visitarla a usted.
Rita istasyona uğramak zorundaydı.
Rita debía ir a la estación.
Bize uğramak zorunda değilsin.
Usted no tiene que venir.
Önce eczaneye uğramak, sonra da Elinson'un kızını görmek istiyorum.
Vayamos primero a una farmacia y luego a ver a esa niña.
Yakın zamanda uğramak istedim ama yapmam gereken işler vardı.
Quería pasar por aquí antes, pero no podía librarme del papeleo.
İki kez kayba uğramak bir şekilde haksız görünüyor.
Perdí todo 2 veces. No fue fácil superarlo.
Majesteleri Kraliçe geldiler ve size uğramak istiyorlar.
Su Majestad ha llegado y quiere decirle buenas noches.
Bana uğramak için geldi ve sonra babamla tanıştı. Daha sonra bana hiç uğramadı.
Venía a visitarme, luego conoció a mi padre... y no vino a visitarme más.
Ama bana verilen konunun ilk paragrafını bitirdim... sadece birkaç dakika uğramak ve doğru yolda... olup olmadığımı öğrenmek istiyordum.
Pero he terminado el primer párrafo de mi tarea... y quería pasar por su casa unos minutos... para ver si iba por buen camino.
Bir Hristiyan tarafından ihanete uğramak, ve bir Berberi tarafından kurtarılmak...
Traicionado por un cristiano. Salvado por un moro.
Uğramak istedim açıklamak istiyordum ama size üç kağıt yapmıştım.
Quería venir y llamarle, pero... le diré algo... me embaucaron.
Arada sırada buraya uğramak hoşuma gidiyor
De vez en cuando, me gusta pasar por aquí porque Sr. Nazerman,
Düşman saldırısına uğramak iyi bir şeydir. Düşmanla aramızdaki ayrımları gayet net çizdiğimizi kanıtlar.
Si el enemigo nos ataca es porque hay una gran diferencia entre él y nosotros.
Aklımda zaten sizi görmek vardı ve uğramak istedim. Rahatsız etmeyeceksem tabi!
Se me ocurrió pasar, si no molesto.
Ve bir dahaki sefere bana uğramak istersen, lütfen önce bir telefon et.
La próxima vez que decidas venir así, llámame antes.
Yani, eğer bir erkek hayatın dikenli yollarında acı çekerek ilerlerken şüpheli ara istasyonlardan birine uğramak isterse, bunu millete pat diye söylemez.
Si un hombre quiere superar una situación turbia a lo largo del tortuoso camino de la vida, no puede ser franco.
Çünkü Führer'in gazabına uğramak istemiyorum.
Porque no estoy dispuesto a contradecir al Fuehrer.
Uğramak istiyordum da, gelebilir miyim?
Me preguntaba si podía hacerle una visita.
Sana uğramak istiyordum, ama bayağı meşguldük.
Quería ir a verte, pero hemos estado muy ocupados.
Kasabadan gitmeden önce tek bir yere uğramak istiyorum.
Sin embargo, antes de dejar el pueblo, tengo que parar en un sitio.
Geçerken uğramak.
Eso hace siempre, ¿ no?
Plaja giderken uğramak isterseniz, geç yatacağım.
Me acostaré tarde, por si queréis pasar camino de la playa.
Böyle görevde olmadığım günlerde, uğramak isterim.
Me gusta venir por aquí en mi día libre.
- Hayır. Sadece hayatın kısa olduğuna... ve akıllı adamın en az zarara uğramak için hareket ettiğine dikkat çekiyorum.
Sólo quiero señalarle que la vida es corta... y un hombre listo protege sus apuestas.
- Saldırısına uğramak mı? Alarmı duyduğumda hastane binasındaydım.
Estaba en la enfermería cuando oí la alarma.
# Uğramak istiyorsanız # # Beni öfkelendirmezseniz iyi olur # # yoksa sizi yere sererim # # çünkü ben zalim bir aslanım #
# Si vienen por aquí # # mejor no me hagan enojar # # porque sino los derribare #
İhanete uğramak gibi.
Traicionado.
Bugün size uğramak niyetinde değildim, fakat Ovchinin'e rastladım.
Yo no pensaba venir a verle a usted hoy, pero vi a Ovchinin.
Dün uğramak istemiştin.
Dijiste que te pasarías mañana.
Tecavüze uğramak gibiydi!
¡ Violada!
Biraz yiyecek almak için markete uğramak zorundayım.
Tengo que hacer una parada comprar algunos alimentos. ¿ Qué le digo?
Tecavüze uğramak istemiyorsun herhalde?
¿ Quieres que te violen? Úsala.
Tecavüze uğramak hoşuma gider.
Me gusta que me violen.
Hapishane duşunda tecavüze uğramak mı?
Que te viole una banda En la ducha de la cárcel
Bir uğramak istedim.
He pensado en hacer una vuelta.
Postaneye uğramak zorundayım.
Tengo que ir al correo.
İçinizde kokteyl için bana uğramak isteyen olursa, Limuzinimde yeterince yer var.
Si alguna de vosotras quiere venir conmigo a tomar unos cócteles, hay suficiente sitio en mi limusina.
Bir arkadaşa uğramak zorundayım.
Tengo que visitar a un amigo.
Yalnız giderken bir yere uğramak istiyorum.
Sólo deseo hacer una parada en el camino.
Benim evime uğramak ister misin?
¿ Quieres venir a mi casa?
Biz hakarete uğramak.
Nosotros sufrir mucho.
İhanete uğramak için doğmuşsun.
Naciste para ser engañada.
Doğrudan sana uğramak iyi değil.
- Pensé que sería mejor no ir yo.
Uğramak ister misiniz?
¿ Podría venir esta noche?