Vardım перевод на испанский
31,897 параллельный перевод
Başlangıçta vardım, sonda da olacağım.
Yo fui el principio y seré el final.
-... hayatım boyunca babamın sesinin beynimde yankılandığının farkına vardım.
- me di cuenta de que la voz de mi padre ha estado en mi cabeza toda mi vida.
Farkına vardım sadece birkaç ay önce hapisteydim. Biliyor musun?
¿ Sabes qué?
Başlangıçta sadece ben vardım.
"En el comienzo, estaba yo".
Başlangıçta ben vardım, sonunda da ben olacağım.
Yo era el principio, y seré el final.
Başlangıçta ben vardım, sonda da olacağım.
Yo era el principio, y seré el final.
Ve Anna'nın orada olmadığını görünce bir terslik olduğunun farkına vardım.
Cuando ella no estaba ahí al final, supe... que algo estaba mal.
Beni JSA'ya aldılar. Ve dünyanın sadece köyümden ibaret olmadığının farkına vardım. Dışarıda da korunmaya ihtiyacı olan insanlar vardı.
Fui reclutada por la SJA y me di cuenta de que el mundo era mucho más grande que solo mi aldea y que había personas más allá de sus fronteras que también necesitaban protección.
İşin içine etmenin, hayatta kalmanın şartlarından biri olduğu kanaatine vardım.
Estoy empezando a pensar que cagarla es solo una parte esencial de sobrevivir.
Ve bu operasyonun saatli bir bomba olduğu sonucuna vardım.
Y he llegado a la conclusión que esta operación es una bomba de tiempo.
Lucifer'i kafesten çıkardığımızda Rowena ve Lanetler Kitabı vardı.
Cuando sacamos a Lucifer de la Jaula, teníamos a Rowena y el Libro de los Condenados.
Sanırım ortak bir karara vardık.
Creo que ahora todos estamos en la misma página.
Umarım tüm ekipmanların vardır.
Confío en que está totalmente equipada.
Hiçbir uyumsuzluk... Şu bizim çalıştığımız, aa, Dava vardı.
sobre el caso que tenemos...
Sadece birisiyle konuşmaya ihtiyacım vardı.
¿ Qué narices te pasa? Tenía que hablar con alguien.
Biriyle konuşmaya ihtiyacım vardı.
Solo necesitaba alguien con quien hablar.
Ne yapıyorsun burada? Şey, çalışmak için bazı dava dosyalarına ihtiyacım vardı.
Bueno, necesitaba algunos archivos del caso para el trabajo.
Oraya vardığımızda anlatırım.
Te lo diré cuando llegue.
Belki hâlâ kaçmak için zamanımız vardır.
Tal vez todavía tengamos tiempo de salir de aquí.
Şimdi sınırlarımı aşmak istemiyorum ama çalışmaya başlamışken hep merak ettiğim bir şey vardı.
Ahora... no quiero sobrepasar mis límites, pero desde que estás en mi onda, hay una cosa que siempre me he preguntado.
Biliyor musun... çiftlikte iki ihtiyar atım vardı.
¿ Sabes? En la hacienda tenía dos caballos viejos.
Onları araştırmak için zamana ihtiyacım vardı. Burada yapamazdım.
Necesitaba tiempo para investigarles, no podía hacerlo aquí
Bilesiniz diye anlatayım ; Mike'la aramızda bir sorun vardı. Bir kadını seviyordum, sonra Mike kıza yanaştı ve yanından hiç ayrılmadı.
Como todos saben, había un problema entre Mike y yo, en el que había una mujer que me gustaba, un poco, sí... y entonces, Mike... algo así como que se entrometió, y se enrolló con ella.
İçki içme planlarım vardı, orada da içebiliyor muyuz?
Yo iba a beber, ¿ podría beber allí?
Manayunk'ta terkedilmiş bir ambar vardı, neredeyse alacaktım.
Hay un almacén abandonado que casi compro en Manayunk.
Genç fakir bir adamın hayatını kurtardığımızı farkına vardığınızda, düşünsenize bu akşam herkes ne kadar rahat bir şekilde uyuyacak.
Piensen en lo bien que dormiremos esta noche cuando nos demos cuenta que le hemos salvado la vida a un pobre jovencito.
Ama sanırım ciğerlerinde sorun vardı.
Pero supongo que tenía problemas de los pulmones.
Fikir ayrılıkları yaşadığımızda bile aramızda sevgi hep vardı.
Incluso cuando no estábamos de acuerdo, siempre había amor entre nosotras.
Sanırım bir kontrol mekanizması vardı.
Debemos haber disparado una alarma.
Epey tuhaf yerlerde kahve yapmışlığım vardır.
Hago café en un montón de lugares extraños. ¿ Está bien?
Nörolojik hasar mı vardı?
¿ Y hubo daño neurológico?
Çok gürültü vardı, duyamadım.
SHANE, ¡ BUENA SUERTE CON SU NUEVO TRABAJO! Había ruido, así que no pude oír.
Öğrendiğin anda ağzın kulaklarına vardı mı senin?
¿ Estabas encantada cuando te enteraste?
Yani, mahkumiyetle ilgili açıklar mı vardı?
Entonces, ¿ problemas con la condena?
Ve düşmanlarımız da vardır.
También tenemos enemigos.
Tanrım, bir adı vardı. Neydi ya...
Dios, sé que hay un nombre para él... uh, era...
Malın tekisin o zaman, çünkü burada sana aldığım ev hediyesi vardı.
Bueno, entonces eres un idiota puto, Porque esto iba a ser un regalo de bienvenida para usted.
Umarım boş masanız vardır.
Espero que tengas una mesa disponible.
Eric'le az da olsa imkânım vardı.
Tenía posibilidades con Eric.
Yeni yazılımı doğrudan jetin iletişim sistemine yollayabilirim. Kendine özel pili vardır.
Puedo enviar un nuevo firmware directamente en el sistema de comunicaciones del chorro, tiene una pila independiente,
Beyler, vardığımızda uyumlu davranmanızı tavsiye ediyorum.
Caballeros, cuando aterrizamos Recomiendo la conveniencia,
Ben USS Clayton'dan Kaptan Braden. Umarım nerede olduğumuza dair bilginiz vardır.
Este es el capitán Braden del USS Clayton, espero que tenga algo de información con respecto a nuestro paradero,
Hastaneye vardığımız saniye çocuğu hemen pırtlanman gerekecek.
Vas a tener que soltarlo como si quemara en cuanto lleguemos al hospital.
- Kusura bakma, Raymond ama bence Bay Tyler'ın beni takımın başı sanmasının bir sebebi vardı.
Con todo respeto, Raymond, creo que hay una razón por la que el Sr. Tyler pensó que yo estaba a cargo.
Hepimizi sorumsuz ezikler olarak gördüğünü biliyorum ama Ray Palmer'ı iyi tanırım ve o sığınaktan çıkmak için bir planı vardır.
Mira, sé que tú y tu equipo piensan somos un grupo de perdedores irresponsables, pero conozco a Ray Palmer y tiene un plan para salir de ese búnker.
Buraya gemiyle geldim okyanustan yanımda da birkaç arkadaşım vardı.
Sí, navegué hasta aquí, ya sabes, cruzando el océano con unos amigos. Que espero puedan encontrarme.
Gittiğimiz yere vardığımızda General Grant'e zombi haberini ben versem iyi olur.
Cuando lleguemos a donde sea que vamos, tal vez deba ser yo quien le dé las noticias de los zombis al general Grant.
İddiaya varım, bunun onunla bir ilgisi vardır.
Seguro que tiene algo que ver con esto.
Aslına bakarsan Jonah ziyaretime gelmene sevindim. Üzerinde çalıştığım bir şey vardı.
De hecho, Jonah, me alegra que hayas decidido hacerme esta pequeña visita.
Planımız vardı.
Teníamos un plan.
Bir kızım vardı ve onu hayatımdan mı sildin?
¿ Acaso borraste a una hija de mi vida?