Verıldı перевод на испанский
2,070 параллельный перевод
Ama o ayrıldı. Onu bir daha görmek istediğini dahi bilmiyorsun.
Pero ella se iba... y no sabías si os volveríais a ver.
Örneğin süt, Kesinlikle ve kesinlikle yerel olarak üretilmeli. o hayvanlara nasıl davranıldığını görmelisin.
En la leche, sólo tiene que ser - que sólo tiene que ser local... y tienes que ir a ver el tratamiento de los animales.
Yok. Kuyruklu yıldızı görmeyi yeğliyorum.
No, estoy esperando ver un cometa.
- Kuyruklu yıldızı mı göreceğiz?
- ¿ Crees que vayamos a ver ese cometa?
Dikkatiniz dağıldı anlaşılan.
Puedo ver que los he desviado un poco.
"Piliçler-Çıldırıyor" u görmek ister misin? Hemen şimdi...
¿ Quieres ver chicas en toples?
Bu, "Piliçler-Çıldırıyor" için. Hadi görelim.
Esto es "chick go crazy" Vamos a ver.
Çünkü o zaman geceleri sırt üstü uzanıp, öylesi bir durumda başınızın çevresinde toplanan yıldızları izleyebilirim.
Asi de noche puedo recostarme y ver las estrellas alrededor de su cabeza, si tengo la oportunidad.
Bu akşam "yıldızlarla dans" yarışması için bize gelin.
Vengan esta noche a ver la final de Dancing with the Stars.
Ray, o an Jim'in ruhsal enerjisinin bedeninden ayrıldığını gördüğünü söyler.
Aquí fue cuando Ray dijo ver toda la energía psíquica de Jim abandonar su cuerpo.
6 ay sonra Ricky'i tekrar görmeme şartıyla iyi hâlden bırakıldım.
Quedé en libertad después de 6 meses por buena conducta con la condición de no volver a ver a Ricky.
solup gittiğini mi görecektim çıldırarak? Ah mutsuz başım! O gördüklerimi gören de ben!
¡ Ay de mí, haber visto lo que vi, para ver ahora lo que veo!
Ağzınızda kaldıysa şu mısralarla başlayın, durun, nasıldı :
A ver, a ver.
Çıldırmış. rüzgar ve deniz nasıl çıldırırsa birbiriyle savaşırken.
Loco como el viento y el mar, compitiendo por ver cuál es más poderoso.
Bu yüzden nişanı duyuracaklar. Sonra gelinliğimi dikmek için tasarımcılar yarışacak. Düğün fotoğrafları şimdiden People dergisine satıldı ve Gwen Stefani'ye düğünüme gelip...
Y después todos los diseñadores van a apostar para ver quién hará mi vestido, y las fotos de la boda ya están vendidas a la revista People, y van a pagarle a Gwen Stefani 100 de los grandes para que sea mi mejor amiga.
10 yıldır bu festivali düzenlemekteyim ve siz, izleyip de sıkılmadığım nadir yazarlardan birisiniz.
Llevamos haciendo este festival durante 10 años ya y Ud. es uno de los muy pocos autores que me he molestado en ver.
DNA testleri sayesinde temize çıktım. Olayla bir ilgim olmadığı anlaşıldı.
Luego de un tiempo, por una evidencia de ADN se dieron cuenta que no tenía nada que ver con ése crímen...
Perşembe günü buraya gelişimizden beri, grup üyeleri, kahramanlarına bir bakış atabilmek için çırpınan hayranlar tarafından kuşatıldı.
Desde que llegó el jueves, el grupo se ha visto acosado por jóvenes fans que quieren ver a sus héroes.
Her durumda arabanda bir suçlu vardı. Banka kredi kartlarını inceliyor. Dün gece kullanıldı mı diye.
En cualquier caso, hemos emitido una orden de búsqueda para tu coche, y tu banco está comprobando tus tarjetas para ver si alguien las usó anoche.
Bombanın nasıl yapıldığını görmem.. .. ve asıl kimin yaptığını anlamam ile ilgiliymiş.
Tenían que ver con cómo fue hecha la bomba en realidad para que yo pueda entender quién la hizo en realidad.
Yani, annemle ayrıldığınızdan beri bir kadınla çıktın mı?
Vamos a ver, ¿ has salido con alguna mujer desde que mamá y tú rompisteis?
Burada kalıp, iyi bakıldığından emin olmak istiyorum.
Bueno, me quedaré aquí a ver cómo te cuidas
Yıldırım ile ilgili bir çalışma yapmak için.
- Tiene que ver con el clima, los rayos.
Ji Hoo ve Seo Hyun'u o halde gördükten sonra, kalbinin kırıldığını hissetmedin mi?
Después de ver a Ji Hoo y a Seo Hyun, ¿ no sentiste que se rompió tu corazón?
Kuyrukluyıldızları. 1589'da görülmüş olan kuyrukluyıldız Tycho tekrar görüldüğünde onu kimin önce göreceği konusunda aramızda bir yarış vardı.
Sobre cometas, si quiere saberlo. Él y yo estábamos en una clase de competencia... para ver quién sería el primero en detectar el regreso de un cometa... que Tycho Brahe registró en 1589.
Kuyruk yıldız bir yana, ay bile görünmüyordu.
No se podía ver la luna, por no hablar de un cometa.
Çoğu insanın, bu yerlerin yıkılmasından dolayı mutluluk duyduğunu söylemiştin. Yanıldın.
Me dijiste que la mayoría de la gente estaba contenta de ver esos sitios disueltos, y estabas equivocado.
Jordan'ın canı sıkıldığında ne yaptığını görmek isteyen var mı?
¿ Quién quiere ver lo que hace Jordan cuando está aburrida?
Üç yıldır ailemi görmedim.
Llevo tres años sin ver a mi mujer y mis hijas.
- Elden çıkardığın parçanın kaça satıldığını görmeyi beklemeden mi?
¿ No te quedaste para ver en cuánto se vendía tu pieza?
Tamam, çıldırmayacağına dair bana söz ver.
Bueno, prométeme que no te enfadarás.
Aynısının sevgilisine yapıldığını görmekten hoşlanır mı sence?
¿ Crees que le gustará ver que le pase eso a su novia?
Sakin olun, Audrey bana Steve'in ona nasıl asıldığını gösteriyordu.
Cálmate, Audrey sólo estaba haciéndome ver cómo Steve se ha tirado con ella.
Işıkla bir alakası yokmuş, varsayımımızda yanıldık.
No tiene nada que ver con la luz, nos equivocamos.
Ama baba olmak istersin. Oğlunla çıkıp yıldızları izleyeceksin.
Pero con tu propio hijo... quieres ver las estrellas... y ser un padre atento.
Buraya terleyip, çıldırmak için gelmedim.
Yo no vine aquí para ver salvajadas y mojarme.
Ally Moore tarafından kandırıldığınıza inanmak istiyorum.
- No tengo nada que ver con esto.
Annen benden ayrıldığında, ben birkaç kez aradım... seni bir oyuna falan götürmek istedim, ama annen... senin, benim yanıma gelmeni istemedi.
Cuando tu madre terminó conmigo, llamé algunas veces, intenté llevarte a algún partido o algo así, pero ella no quería tener nada que ver conmigo.
Emar'dan sonra, ameliyatla rahmi alacağız. Daha sonra, karar için kanserin ne kadar yayıldığına bakacağız.
Después de los estudios haremos cirugía y le extirparemos el útero, entonces podremos ver cuanto se expandió para determinar...
Freskin ay sonuna kadar tamamlanmasını istiyorum. - Anlaşıldı mı?
Quiero ver el mural completo a final del mes. ¿ Entendido?
ayrıca matematik işlemlerinin nasıl yapıldığını da bilirim. görmek ister misiniz?
Yo también se hacer cuentas. Quieren ver?
Yüz milyarlarca yıldız milyarlarca defa tekrar tekrar dönen galaksiler ve görebildiğimiz sadece bu.
Cien billones de estrellas Mas y mas billones de galaxias y aquello es lo único que podemos ver
Rahibe kıyafeti giymiş, porno yıldızı gibisin.
Es como ver a una actriz porno vestida de monja.
Anne, eğer bunu görmene izin verirsem... Mükemmel bir kalkıştı, kusursuz bir birleşme oldu ve gemi harika durumda yani yıldız falın buraya kadarmış.
Y madre, si alguna vez te permito ver esto fue un lanzamiento perfecto, un acoplamiento impecable y la nave está en perfectas condiciones, así que, es demasiado para tu horóscopo.
Sanırım kendimi geri çekmek zorundayım, çünkü kafataslarının çıkarıldığı çekmeceyi görmeye iznim yok.
( HABLANDO MANDARÍN ) Me parece que en realidad voy a tener que salir, porque no se me permite ver los cajones de dónde sacan los cráneos.
Eşim ve ben tam bir yıldır ayrıyız o yüzden bu işi almasının benimle hiç ilgisi yok.
Mi mujer y yo hemos estado separados por un año así que no tuve nada que ver con que ella consiguiera este trabajo.
Diyorum ki, bir daha kalbinin kırıldığını görmek istemiyorum.
Estoy diciendo, que no quiero ver como te rompen el corazón de nuevo.
Burada kendi başına neden sıkıldığını anlıyorum ama.
- Gracias. Puedo ver porque te aburres aquí estando solo.
Yıldız Geçidi ile ilgiliymiş.
Tiene que ver con la puerta estelar.
Ortaklarım ek alımlar yapmak istiyorlar işle ilgili bir kaç şeyi daha anlamam gerek bu nedenle hala paranın nerede basıldığını görmeliyim.
A mis socios les gustaría hacer compras adicionales pero voy a necesitar entender mejor la operación. Por lo tanto necesito ver dónde imprimen el dinero.
Topher, Bay Karrens'a aşağı kata kadar eşlik et de kendi gözleriyle hastanın nasıl bakıldığını görsün.
Topher, acompaña al Sr. Karrens abajo donde podrá ver por sí mismo el cuidado que le estamos dando.