Vücudun перевод на испанский
2,439 параллельный перевод
Vücudun giderek daha derinlerini incelemeye yönelik indirgemeci yolculuk araştırmacılar hücreyi derinlemesine inceledikçe hız kazanmaya başlamıştı.
El viaje reduccionista, sondeando cada vez más profundo en el cuerpo, comenzó a acelerarse cuando los investigadores profundizaron en la célula.
Vücudun giderek derinlerine inme süreci çok şey açığa çıkarmıştır. Modern biyoloji böyle oluşmuştur.
El proceso de profundizar cada vez más adentro del cuerpo ha revelado tanto... que ha creado la biología moderna.
Dua edelim vücudun diğer parçaları ortaya çıksın. Tek bir elle işimiz zor.
Recemos para que las otras partes aparezcan.
Omuzun çöktü, hafif yan döndün, biraz şaşırdın, biraz kızardın, vücudun bas bas bağırıyor evladım.
Te encorvaste, miraste hacia los lados, parecías algo sorprendido. Te sonrojaste Tu cuerpo entero te delataba.
Hem harika bir vücudun var.
Además tienes un gran cuerpo.
Ne kadar çok insanlardan enerji emerse, o kadar büyür. ... ve vücudun kendini yenilemek için başkalarının yaşam gücünü emmeye kendini mecbur hissedeceksin.
Cuanto más pobre esté tu cuerpo más crecerá, y más te vas a sentir obligada a conseguir una fuente de... fuerza de vida para reponerte.
Yaşayan vücudun direk emilimi. Elveda Sarah Jane Smith!
Absorción directa de carne viva. ¡ Adiós, Sarah Jane Smith!
Vücudun bile evliliğimizi kabul edemiyor.
Incluso tu cuerpo me está rechazando.
Vücudun nasıl durduğuna bak sanki uyuyor ya da kitap okuyormuş gibi.
Mira el cuerpo, la manera que está amortajado... como si estuviera tomando una siesta o leyendo una novela.
Ama sonradan o kadar da korkunç olmadığının farkına varıyorsun. Değişen tek şeyin vücudun olduğu sürece.
Pero finalmente me di cuenta, que no es tan terrible si solo tu cuerpo se transforma en el de un monstruo.
Susan, gördüğüm kadarıyla, satılık çok şey var vücudun, onurun itibarın.
Susan, creo que hay muchas cosas en venta... Tu cuerpo, tu honor, tú reputación.
Yazın bir vücudun çürüyüp ayrışması 22 gün sürer.
En verano la descomposición puede darse en 22 días.
Ben de nedenini sordum. "Çünkü vücudun doysa da bu mesajın, midenden beynine gönderilmesi 20 dakika sürer." dedi.
Y me dijo que porque tu cuerpo se llena, pero el mensaje de que tu cuerpo está lleno tarda 20 minutos en viajar desde tu estómago a tu cerebro.
Şampanya ve vücudun kendi asidi, ciğerlerin şişmesine neden olarak maktulü kendi sıvısında boğar.
El champán y los ácidos corporales hacen que se inflamen los pulmones, ahogandola en sus propios fluidos.
- Vücudun şekle girdi.
Tienes la forma.
Vücudun bir anda bin tarafa yönelmiş gibi.
Como si tu cuerpo se moviera en mil direcciones a la vez.
Vücudun kopyalandı diye doğum gününde hediye alamayacak değilsin ya.
Ah, sólo porque te arrebataran el cuerpo no significa que no tendrás un regalo por tu cumpleaños.
Vücudun böbreği reddetti.
Bueno, tu cuerpo ha rechazado el riñón.
- Vücudun morga kaldırılacak.
¿ qué pasa después? Llevan tu cuerpo al depósito.
Gelen cesetlerdeki mermi deliklerini sayıp, vücudun hangi bölgesinde kaç mermi olduğunu yazacaksınız. Cinsiyet, tarih, ve ortalama yaş.
Las bajas que van llegando, ustedes le cuentan los balazos, le ponen "tantas" balas en tales y tales lugares sexo, fecha y edad aproximada.
Madem öyle, vücudun niye böyle formda?
Digo, si eso es verdad, ¿ por qué alardearías?
... biraz acı verici ancak birazdan vücudun uyum sağlar.
Es un poco duro, pero su cuerpo se acostumbrará ponto.
Vücudun geri kalanı sandıkta bulundu. Elleri hariç.
El resto de su cuerpo estaba en este baúl, excepto las manos.
Karaciğerin güzel yanı : Tam yerine denk getirirsen akciğer-mide sinirine vurmuş olursun. Bu da vücudun geri kalanına etki eder.
Lo bueno sobre el hígado es que si le pegas bien, le das al nervio vago que se extiende por el resto de tu cuerpo.
Vücudun enfeksiyonla savaşıyor.
Su cuerpo lucha la infección.
Vücudun hala iyileşiyor.
Su cuerpo aún no ha superado.
Vücudun hemen her tür yarayı iyileştirecektir.
Su cuerpo va a curarse a sí mismo desde casi cualquier herida.
Senin vücudun var, benim de tiyatrom.
Tú tienes propiedades, yo tengo el teatro.
Çok fazla verirsem vücudun bunu kaldıramayabilir.
Demasiado, y tu sistema no será capaz de manejarlo.
Vücudun bağışıklık sisteminin nakledilen deriyi reddetmesini hesaba katıyorlar.
Cuentan con que la inmunidad del paciente rechaze la piel del donante.
Vücudun iyileşmesine yardım etmek için orada yeterli uzunlukta kalması gerekiyor.
Tiene que permanecer el tiempo suficiente para ayudar al cuerpo a sanar. Todo es muy eficiente.
Evet, harika bir vücudun var.
Sí, tienes un cuerpo increíble.
Vücudun beni hatırlıyor. Kim Ddol Chul.
Tu cuerpo me recuerda, Kim Ddol Chu
Ama bence vücudun kaiju'nun kokusunu alacak ve nerede olduğunu anlayacak.
Pero creo que tu cuerpo lo sabrá cuándo esté cerca y haga el funky Kaiju.
Nasıl bir vücudun var senin? !
¿ De qué estás hecho?
İnsan denen makine böyle çalışır : vücudun alt kısmı dengesiz iken kollarımıza ve gövdemize güvenmemiz gerekir.
La maquinaria humana funciona así ; cuando la parte inferior del cuerpo es inestable, debemos depender de nuestros brazos y torso para darle apoyo.
Vücudun alt kısmı dengeye kavuşunca gövdemizi rahatlatmak ve en uygun vücut pozisyonunu alma şansına sahip oluruz.
Una vez que la parte inferior del cuerpo se encuentra estable, podemos relajar el torso y lograr una buena posición del cuerpo
Bacağın alt kısmını pegle depo arasına yapıştırırken vücudun alt kısmı dengesini sağlarız.
Cuando enganchamos la parte inferior de la pierna, desde el pedalín hasta el estanque, empezamos a generar estabilidad en la parte inferior del cuerpo.
Hey, şansa bak ki bekârsın, vücudun da dayanıklı.
Hey... por suerte eres soltero, y tu cuerpo es fuerte.
Vücudun kaç kere yaralanmışa benziyor.
Al ver tu cuerpo, eres un hospital.
19 yaşında olman iyi, vücudun genç.
Es bueno que tiene 19 año. Organismo joven, se recupera rápido.
Vücudun bir tapınak ve sıra bunun için Tanrı'ya teşekkür etmeye geldi.
Tu cuerpo es un templo y es hora de darlo a los Dioses
Vücudun en değerli servetindir!
¡ Su cuerpo es su posesión más valiosa!
Vücudun bunu prostaglandine çeviriyor, bu da enzimlerini tetikleyip acını azaltacak.
Tu cuerpo lo convierte en prostaglandina eso dispara un montón de enzimas necesarias para el dolor.
Sana daha önce de söyledim, çok güzel bir vücudun var.
Tienes un cuerpo hermoso. No sé cuántas veces tengo que decírtelo.
Vücudun ve nasıl değiştiği hakkında, değil mi?
Sobre tu cuerpo y cómo está cambiando, ¿ no?
Fakat senin yüzün, çok farklı... ve tuhaf... vücudun hala yaşlı ve yıpranmış.
Pero tu rostro, es tan diferente y raro y tu cuerpo aún es viejo y decrépito.
- Canım vücudun hep böyle kalmayacak
- Cariño no siempre tendrás ese cuerpo.
Sonra vücudun enerjini saklıyor
Lo que hace que dejen de funcionar algunas partes para ahorrar energía ¿ Entiendes lo que estoy diciendo?
21 gram mı? Öldüğü esnada vücudun kaybettiği kütle miktarı mı?
El peso que se pierde en el momento de la muerte.
Vücudun üst tarafı rüzgar tarafından itilirken, motor da itilir.
Ya que el cuerpo está siendo golpeado por el viento, la moto es también dirigida por el viento.