Waldron перевод на испанский
190 параллельный перевод
Söyle de Waldron bana başka bir tane getirsin.
Dígale a Waldron que me traiga otro.
Seni cinayet suçuyla tutuyoruz, Waldron.
Te acusaremos de homicidio, Waldron.
- Buna ne dersin, Waldron? - Neye ne derim?
- ¿ Qué respondes, Waldron?
Connecticut eyaleti halkının John Waldron'a karşı davası hızla ilerletildi.
OFICINA DEL JUEZ DE INSTRUCCIÓN El caso de El Estado de Connecticut... contra John Waldron avanzó con mucha rapidez.
John Waldron polis gözetimine alınmıştır.
John Waldron será reenviado a la custodia policial.
- Kiminle, Waldron'la mı?
- ¿ Con Waldron?
Eminim, Waldron beni gördüğüne memnun olacaktır.
Waldron se pondrá muy feliz de verme.
Adım Harvey, Waldron.
Me apellido Harvey, Waldron.
John Waldron'un yakalanması reform hükümetine yapılan saldırıları susturmuştu.
Prácticamente, la captura de John Waldron... había acallado el ataque contra el gobierno.
Waldron davasında kamu avukatı olarak atandı.
Lo nombraron defensor de oficio de Waldron.
O'Shea, bu Waldron eski bir asker.
- ¿ Cuál? O'Shea, el muchacho Waldron es un veterano.
Ayrıca Waldron'un suçlu olmak gibi küçük bir sorunu var.
Y está la cuestión de la culpabilidad de Waldron.
Sayın Yargıç izin verirseniz, bu öğleden sonra Eyalet John Waldron'a karşı davasını dikkatinize sunmak istiyorum.
Su Señoría, si me permite le presentaré esta tarde... el caso de El Estado contra John Waldron.
John Waldron 18 gün sonra Ohio'da yakalandı ve bu şehre iade edildi.
John Waldron fue detenido 18 días después, en Ohio... y fue devuelto a esta ciudad.
Birincisi, Waldron tanıdığı olan Bayan Irene Nelson tarafından ateş edilmeden beş ila on dakika içinde ateş edilen yerdeki bir blok içinde görüldü.
Waldron fue visto por una conocida, la Srta. Irene Nelson... a una manzana del lugar del disparo... entre 5 y 10 minutos antes del disparo.
Dördüncüsü, bu tanıklara ek olarak Romulo Cartucci Bayan Greta Neilson ve Bay Eugene Cary hepsi de karakolda olay yerinden kaçarken gördükleri adam olarak Waldron'u tanımladılar.
Cuarto : esos testigos, más Romulo Cartucci... La Srta. Greta Neilson y el Sr. Eugene Cary... identificaron a Waldron en la central de policía... como el hombre que vieron huir del lugar de los hechos.
Beşincisi, Waldron suçu itiraf eden yazılı bir ifade verdi.
Quinto : Waldron hizo una declaración por escrito... donde admitió haber cometido el delito.
Altıncı, Waldron'un üzerinde bulunan tabanca 32 kalibrelik bir silahtı ve merhumun başında bulunan merminin ateşlendiği silahtı.
Sexto : un revólver que le encontraron a Waldron... era un arma calibre.32... y fue el arma de la que salió... la bala encontrada en la cabeza del difunto.
- Waldron, otur.
- Waldron, siéntate.
Sayın Yargıç, dünkü oturumun kapanışında eyalet John Waldron'a karşı davasında takipsizlik itirazında bulunacağımı duyurmuştum.
Su Señoría, al cerrar la sesión de ayer... anuncié que sometería una solicitud de abandono de proceso... en el caso de El Estado contra John Waldron.
Ya 29 Eylül akşamı saat 7 : 20'de pencereden gördüğünüz adamın sanık, John Waldron olduğunu kesinlikle söyleyebilir misiniz?
Y declaró con absoluta certeza que... el hombre que vio por la ventana... a las 7 : 20 de la noche del 29 de septiembre... era John Waldron, el acusado.
Ya o gece, Bayan Nelson pencereden el sallayanın John Waldron değil de arkadaşlarınızdan... -... başka birinin olması mümkün değil mi?
Srta. Nelson, ¿ será posible... que no fuera John Waldron, sino algún otro amigo suyo... el que la saludó esa noche?
Ve tavsiyesi üzerine, Bayan Nelson'un 29 Eylül akşamı John Waldron'u gördüğünü söylediği noktada, tam tezgahın arkasında durdum.
Me coloqué detrás del mostrador, en el sitio preciso... donde la Srta. Nelson afirmó ver... a John Waldron la noche del 29 de septiembre.
Şimdi, pencereden gördüğünüz Waldron muydu?
¿ Vio al Sr. Waldron por la ventana?
Ya sanık John Waldron'un 29 Eylül gecesi sinemanıza girmediğini kesinlikle belirtebilir misiniz?
¿ Y puede afirmar categóricamente que el acusado, John Waldron... no entró a su cine la noche del 29 de septiembre?
Dr. Rainsford, John Waldron'u muayene etmek için polis departmanınca tutulduğunuzu ve bu nedenle onun hakkında çoktan bir görüş oluşturduğunuzun farkındayım.
Dr. Rainsford, sé que lo contrató el departamento de policía... para evaluar a John Waldron, y que ya se ha formado una opinión.
Gerçeği, yalnızca gerçeği söyleyeceğine Tanrı huzurunda yemin eder misin?
INTERROGATORIO DE JOHN WALDRON ¿ Jura que va a declarar la verdad... y nada más que la verdad?
Şef Robinson, John Waldron'un tüm sorgulaması boyunca vardınız ve sanığın itiraf etmesi için hiçbir zorlama yapılmadığını belirttiniz.
Jefe Robinson, Vds.. estuvo presente durante el interrogatorio... y afirma que no se hizo nada para obligar al acusado a confesar.
Polisin balistik uzmanı kurşunun John Waldron'un üzerinde bulunan silahtan çıktığını zaten belirtmişti.
El experto en balística de la policía ya declaró... que salió del arma que le encontraron a John Waldron.
"B" etiketli bu resim, John Waldron'un silahından çıkan merminin görüntüsü.
La fotografía etiquetada " "B"... es de una bala disparada con el arma de John Waldron.
Sayın Yargıç, bu, yakalandığı gece John Waldron'un üzerinden alınan silah.
Su Señoría, ésta es el arma que le encontraron a John Waldron... la noche de su captura.
Waldron?
¿ Waldron?
Ve 24 saat içinde, John Waldron yeniden özgür bir adamdı.
En menos de 24 horas, John Waldron volvió a ser un hombre libre.
Onun bir asi kurşunu olduğunu söyledim. Ve Lane Waldron bir asi.
¿ Y bien Sheriff?
O zamandan beri asilerle hiçbir ilgisi olmadı.
Ya le he dicho que es una bala rebelde. Y Lane Waldron es un Rebelde.
George, bu benim küçük kardeşim, Waldren.
Éste es mi hermano Waldron.
- Lanet olası orada neler oluyor Waldron?
- ¿ Qué demonios pasa, Waldron?
Bu bir duaya benziyor Mr. Waldron, fakat tam da uydu.
Parece una plegaria, Sr. Waldron, pero es condenadamente apropiado.
Bu Japonları ancak Waldron bulabilir, çünkü o bir Sioux melezi.
Si hay alguien que pueda encontrarlos, ese es Waldron. ¡ Es medio Sioux!
Waldron, yükselin!
¡ Waldron, eleve el avión!
Yukarıya Waldron, yukarıya!
¡ Waldron, eleve el avión!
Albay Waldron, Bay Rinder'i tanıyorsunuz.
Coronel Waldron, conozca al señor Rinder.
Albay Waldron kıdemli İngiliz subayımız.
El Coronel Waldron es el mayor oficial británico.
Colby, eski dostum, Waldron birşey duymaktan hoşlanacak.
Colby, viejo amigo, Waldron desea hablarte.
Sen, Albay Waldron and Binbaşı Rose diğer kamplar ve ülkelerden subaylarla birlikte ülkenizi temsil etmek için Paris'e gideceksiniz.
Usted, Coronel Waldron y el Mayor Rose viajarán a Paris junto a otros oficiales de rango de otros campos para representar a sus respectivos paises.
- Waldron.
- ¿ Waldron?
- Waldron diye birini tanıyor musun?
- ¿ Conoces a alguien llamado Waldron?
Waldron mu?
¿ Waldron?
Tom adını kullandı. Tom Waldron.
Usó el nombre de Tom Waldron.
Waldron.
El Waldron.
- Harry, Waldron'u kurtarabileceğini sanıyor.
- Harry cree poder absolver a Waldron.