Woodbury перевод на испанский
121 параллельный перевод
- Evet, Woodbury demiştin, değil mi?
- Sí, habla con Woodbury, ¿ OK?
Kadrolu felsefe profesörü Robert Woodbury'ye kayıtlı.
Pertenece a Robert Woodbury. Es profesor de Filosofía, vitalicio.
Profesör Woodbury o gece burada altı tur atmışsınız.
Profesor Woodbury, dio seis vueltas a la manzana.
Profesör Woodbury, eşiniz çalışıyor mu?
Profesor Woodbury, ¿ su esposa trabaja?
Eşinizin arabasının anahtarı sizde var mı?
Señora Woodbury, ¿ tiene llaves del auto de su esposo?
- Bayan Woodbury,.. ... atladığınız bir şey var bence.
Señora Woodbury, creo que se olvida de una cosa.
- Bayan Woodbury.
- La señora Woodbury.
- Yine çıkmaza girdik. - Bayan Woodbury hâlâ şüpheli.
Y es otra pista que no lleva a ninguna parte.
- Ya da kocası.
- Nos queda la Sra. Woodbury.
Öyle değil işte. Bayan Lanahan öğle yemeğinde yiyeceği marulu bulamadı. Arabasına binip Woodbury'deki rakip markete gitti.
La Sra. Lanahan no pudo comprar lechuga para su almuerzo... fue a comprarla directo a Woodbury, un competidor.
Üstelik diğer müşterilerime de Woodbury marulunun daha çıtır çıtır olduğunu söylemiş.
El rumor es que ella dijo a otros compradores de Doose " s Market... que la lechuga de Woodbury es más fresca.
- Belki "Shakers" tarikatı onu alır.
¿ quizás los Shakers en Woodbury lo tomarían? Ya tiene barba. ¿ Sabes hacer muebles, Taylor?
- Wodbury de canavar kamyon gösterisi varmış.
había un show de camiones gigantes en Woodbury esta tarde. Lo que atrae la misma clase de público.
Hey, Woodbury'deki çılgın medyumu gene getirtmişler, gördün mü?
¿ Viste, han traído a la loca médium de Woodbury?
- Bu sene Woodbury kasabası ev sahipliği yapacaktı.
La ciudad de Woodbury, se suponía, lo iba a hacer este año,
Hank'e bunu garanti ettim. Kendisi Woodbury'nin Taylor Doose'sidir.
Le he asegurado a Hank, que es el Taylor Doose de Woodbury,
Woodbury'li Hank yola çıktıklarına yemin etti.
Hank de Woodbury jura que están de camino,
Ama o adamı iki üç kez kontrol etmek gerek. - Woodbury'nin Taylor'ı olan Hank mi?
Pero hay que comprobarlo 2 y 3 veces con ese tipo.
- Tam bir mızmız.
Hank, "tú" en Woodbury.
Zaten Woodbury'deki Hank'in gözü üzerimde. Böyle bir risk alamam.
Y con Hank de Woodbury vigilando por encima de mi hombro, no voy a arriesgarme.
Eğer Woodbury'li Hank'in önünde beni küçük düşünürsen, sana bunu pahalıya ödetirim.
- Como un guante. Entonces ayúdeme, si me haces parecer malo delante de Hank de Woodbury, Va a haber un infierno para pagar.
Woodbury'li Hank en ön sıraya oturmuş. Beni sinirlendirmeye çalışıyor. - Herkes hazır.
Ese Hank de Woodbury está sentado en 1ª fila tratando de desestabilizarme.
Bildiğiniz gibi bu sene, Woodbury kasabası, bu festivale ev sahipliği yapacaktı.
Como ya sabrán, se suponía que la ciudad de Woodbury, iba a acoger el festival de este año,
Bay Woodbury'nin oğlu evleniyor. Gidip gidemeyeceğini soruyor.
El Sr. Woodbury me pregunta si podrá ir a la boda de su hijo este fin de semana.
Tatlım, Bay Woodbury'nin hâlâ oksijene ihtiyacı var.
Al Sr. Woodbury hay que seguir poniéndole oxígeno.
Carla, Bay Woodbury'ye kötü haberi verecek.
Carla tiene que darle la mala noticia al Sr. Woodbury.
Bay Woodbury taburcu edilebilecek kadar iyi.
Está lo bastante bien para darle de alta.
Ben de Dr. Dorian'ın bana gelip kanatlarını açıp, sesini yükseltip, Bay Woodbury'yi göndereceğini söylemesiyle alakalı sanmıştım.
- ¿ No? Pensé que sería porque el Dr. Dorian vino a verme... erizando el pelo y con la voz temblorosa... me dijo que pensaba dar de alta al Sr. Woodbury.
- Belki de Bay Woodbury iyi olacaktır. Belki de onu aceleyle çıkardığın için, bir kaç gün içinde, durumu daha da kötüleşmiş olarak geri dönecektir. Kim bilir.
- Puede que al Sr. Woodbury le vaya bien... o puede que acabe volviendo a los pocos días aún peor... porque usted le dejó ir antes de tiempo. ¿ Quién sabe?
Eğer sonradan, gerçekten umurunda olan şeyin, hastalarının seni sevmesi olduğuna karar verirsen, Bay Woodbury'nin gitmesi konusunda fikrini değiştirebilirsin.
Bueno, si más adelante admite que lo que de verdad le preocupa... es caerles bien a sus pacientes, siempre puede cambiar de parecer en cuanto al alta del Sr. Woodbury.
Bay Woodbury!
¡ Sr. Woodbury!
Bence, Bay Woodbury'yi burada tutmamız için bir sebep yok.
No veo razón para mantener al Sr. Woodbury aquí por más tiempo.
- Woodbury likeni.
- Liquen de Woodbury.
Komşu Woodbury'de bir sürü yer var.
Llena de lugares en los alrededores de Woodbury
Banka işlerim var. Woodbury'de.
Asuntos bancarios en Woodbury, cita ineludible.
Woodbury Bowling Ligi.
La liga de bolos de Woodbury.
Woodbury.
Woodbury.
- Woodbury.
- Woodbury.
Woodbury'de tutuluyor.
Lo tienen en Woodbury.
Woodbury'de lokantası var.
Tiene un restaurante en Woodbury.
Bu sürede Woodbury ve Coggsville'in cirosu arttı.
Mientras tanto, el rédito de Woodbury y Cogsville ha subido.
Bu küçük yükü nerede bırakmaya karar verdin mi bilmiyorum. Ama ben doğduğum Woodbury Memorial'ı tavsiye ederim.
Bien, no sé si ya has decidido dónde vas a dar a luz, pero te recomiendo el Woodbury Memorial, donde nací.
Woodbury'de sadece bir sinema var, ve bütün oynattıkları aile filmleri.
Sólo había un cine en Woodbury y todo lo que tenían eran películas familiares.
- Haftaya Woodbury'deki çiftler bovling gecesinde bize katılın diyecektim ama siz pek çiftler bovlingine gelecek tipler değilsiniz.
- Bueno, quería invitaros a Woodbury la semana que viene a jugar a los bolos, pero creo que no sois de ese tipo.
İnsanlar eğer kuzeye Woodbury pazarına ayda iki kere metroyla ile gittiğimi bilselerdi benim Hamilton evinde anahtar sorumlusu olabileceğimi cidden düşünür müydün? Ya da saçlarımı kendimi yaptığımı?
¿ Realmente crees que habría sido encargada de llaves de la Casa Hamilton si supieran que tomo el Metro-Norte a Woodbury Common dos veces al mes o que arreglo mi propio cabello?
Belki, Woodbury pazarından olsa bile gerçekten senin olan bir elbise giyersin?
Tal vez lleves un vestido que realmente te pertenezca ¿ incluso si es de Woodbury Common?
Woodbury Okuluna hoş geldiniz, Ajan Booth.
Bienvenido a la Escuela Woodbury, Agente Booth.
Annesi pazar gününe kadar Woodbury'deki antika fuarında.
Su mamá está en Woodbury hasta el domingo.
Belki Woodbury'yi geçebiliriz o kadar.
¡ Vamos posiblemente a batir a Woolbridge, pero es todo, juro!
Bu kesin Woodbury'li Hank'in işi.
- Resiste. - Esto es cosa de Hank de Woodbury.
Ama sel felaketinden ötürü Woodbury vazgeçti.
Pero debido a inundaciones recientes, Woodbury se retiró.