Yakışır перевод на испанский
3,263 параллельный перевод
Bu size çok yakışır!
Te quedaría bien.
Bu sana çok yakışır.
Esto es perfecto para ti.
... bir krala yakışır günümüzdeki saray bütün tatil hayallerinizin gerçekleşeceği yer.
un palacio moderno perfecto para un rey, donde todos sus sueños de verano se hará realidad.
Belki de iskemle ona daha çok yakışır.
Quizá la silla le quedará mejor.
Papa Cenapları, itaat yeminlerinize yakışır şekilde Roma'ya gelmenizi ve bu konu hakkında onunla detaylı olarak konuşmanızı istiyor.
Como corresponde a sus votos de obediencia Su Santidad querría que viajara a Roma para hablar más con él sobre este asunto.
Evet, mezun olamayabilirim ama önemli değil çünkü elbiseler kadınlara, püsküller striptizcilere yakışır.
Sí, tal vez no me gradúe, pero no importa, porque las togas son para las señoritas y las borlas para las strippers.
Bu şampiyonluk maçı olduğuna göre ona da lav yakışır!
Dado que es un partido de campeonato, ¡ vamos a necesitar algo de lava!
Para, ilac, bir insana yakışır bir şişe Scotch olsun.
Dinero, medicinas, un buena botella de whiskey.
Bizim havamıza yakışır bir göreve benziyor.
Suena a una misión digna de nuestra genialidad.
Her şeyi. Eğer ikinci bir çocuğun olursa, Olivia çok yakışır.
Si alguna vez tienes un segundo hijo, Olivia es un nombre bonito.
40 saniye evvel... Bana daha çok yakışır!
¡ Me queda mejor que a ti!
Bana daha çok yakışır!
¡ Me queda mejor que a ti!
Sonunda Oklahoma'da Thunder hayranı olmak güzel bir şey. Dün gece, Kevin Durant yaşadığı düşüşten kurtulup Thunder'in görkemli tarzına yakışır bir şekilde 32 sayı attı ve 3 sayılık atışları ile Hornetleri yendiler.
Por fin es un buen día para los admiradores del Thunder en Oklahoma City pues anoche Kevin Durant salió de su bache anotando 32 puntos en la segunda mitad con un tiro de tres puntos al momento de la última chicharra.
Bana en iyisi yakışır, değil mi? - Heh.
Solo lo mejor para mí, ¿ cierto?
Senin tenine zümrüt yakışır diye düşündüm.
Pensé que una mujer de tu complexión se vería bien con una esmeralda.
Beyaz şapka sana çok yakışır. Lisa.
Lo ético te queda bien.
Anne, futbol aptalca değil, prenslere yakışır bir spor.
El futbol no es una locura, madre! Es un deporte de reyes.
Neden masanın başında değilsin? Paul oraya daha çok yakışır diye düşündüm.
Otro record menor es que por primera vez que se tenga memoria... pude estar una fracción mas alta que mi hermano Johnny!
Geri istiyeceğini düşündüm. Red Arrow'un sana yerleştirdiğiyle çok yakışır.
Pennsé que lo querías de vuelta, después de que se fue fácilmente con el que Red Arrow te dió.
Bu bu rakam Reed Reed'e yakışır bir rakam değil.
Pero esta cifra no considera lo valorado que está el nombre de Reed y Reed.
Hymmie yakışır mı sana?
¿ Eres un judiíto?
Sence kovboy çizmesi bana yakışır mı?
¿ Crees que me vea bien con botas de vaquero? ¿ No?
İçine yakıt koyarsak daha iyi çalışır diye düşün müyormusun?
¿ No crees que funcionaria mejor si ponemos combustible adentro primero?
Şırınga kullanan eroin bağımlıları ölüme daha yakınlardır.
Los adictos a la hero � na suelen morir seguido.
Orijinal kaynak nedeniyle İngiliz çıkış noktalı olduğunu ve krizin de yakın olduğunu varsayarsak, bütün kriterlere uygun tek uçuş ve bir hafta içinde gerçekleşecek olan yarın 6.30'da Heathrow Havaalanı'ndan Baltimore'a gidecek uçaktır.
Asumiendo un punto de origen Británico, lo cual sería lógico, considerando la fuente original de la información, y suponinedo por la presión incrementada sobre ti que la crisis es inminente, el único vuelo que concuerda con todos los criterios y salidas de la semana es el de mañana a las 6 : 30 a Baltimore desde el aeropuerto de Heathrow.
Dünyanın en zengin en yakışıklı, en ünlü erkekleriyle tanışmaya hazır mısınız?
¿ Listas para conocer a los más ricos apuestos y famosos hombres del mundo?
Utangaçtır ama çok yakışıklıdır.
Tímido pero hermoso.
Senin gibi yakışıklı oğlan, 12 ay içeride kalacak... Oturmak canını acıtır be.
Una cara bonita como la tuya, 12 meses encerrado, oh, debe doler sentarse.
Hiçbirimiz El-Gamdi gibi soykırımcı bir katilin arkasından gözyaşı dökmez ama benim kanaatime göre bu deneysel yakıt Scarrow'daki patlamadan ve ve birkaç gün önceki basın toplantısında size bahsettiğim toksik anomalilerden sorumlu olabilir.
Ninguno de nosotros va a derramar una lágrima por un asesino como Al-Gamdi, pero creo que ese combustible experimental fue el responsable de la escala y ferocidad de la explosión en Scarrow y por las anomalías toxicológicas que mencioné en mi conferencia de prensa días atrás.
Onun notları iyiydi, yakışıklıydı, burslar kazanırdı. Nasıldır, bilirsin.
Tuvo los éxitos, tuvo las miradas, las becas ¿ Sabes cómo es eso?
Hayır sadece üniforma bana yakışıyor.
No. Sólo, luzco bien en uniforme.
1.80 boy, sarışın. Yakışıklıyımdır.
1.80, rubio, atractivo.
Ve ona gereken gücü S.A.R.A.H'ın destek jeneratöründeki yakıt hücresiyle sağlayabiliriz.
Y podemos suministrarle energía con la célula de combustible del generador de emergencia de S.A.R.A.H.
Hayır. Yani çok yakışıklı görünüyor.
No, digo, parece muy agradable.
Son beş yıldır salyalarımı akıttığım yakışıklı hakkında olan konuşmadan mı bahsediyorsun?
¿ Quieres decir la conversación sobre el Adonis del instituto por el que he estado babeando los últimos cinco años?
Hayır, bazen kendimi kızlara da uyduruyorum. Tabii yakışıklı erkekler tanıyorlarsa.
No, a veces cambio para encajar con una tía si tiene amigos guapos.
- Yakıt sızdırıyoruz
- Estamos haciendo agua.
Batmıyoruz.. yakıt sızdırıyoruz..
Muy bien. No nos hundimos, estamos haciendo agua. A pesar de cómo suena, hay una diferencia.
Şu yakışıklı doktor senin sonuçlarını alır almaz beni arayacak.
El doctor, que es muy guapo me llamará en cuanto tenga tus resultados.
Ona ayakkabısını verirken yakışıklıdır.
Es guapo, en ese momento ofreciéndole su zapato.
Çölün, Meksika sınırına o kadar yakın bir yerinde ne işiniz vardı?
¿ Cuál es la razón por la que estaban en el desierto Tan cerca de la frontera con México?
Çok yakında düzenli bir mutfağımız ve konserve sığır bifteğimiz olacak!
¡ Preferiríamos tener una cocina ordenada, y un poco de carne en conserva!
Hayır, yakışıklı olduğunu uzun kirpikleri olduğunu söyledim ve bizi ziyarete geldiğini.
Dije que es guapo, con pestañas largas. Y que ha estado en nuestra casa.
Onunla çok yakınımdır, yanlış adama çattınız!
Lo hicimos todo juntos, elegisteis al hombre equivocado.
Kitaba göre, bunlar sıklaşmaya başladığında doğum yakındır.
El libro dice que cuando son tan seguidas entonces el parto está empezando.
Evim sınırın hemen yakınında.
Mi casa está justo en la frontera.
Kızın üstünde çalışıyoruz. Yakında hazır olur.
Estamos trabajando con ella.
Jimmy, kızlar salak ve yakışıklı erkeklerden hoşlanır harbi salak ve sempatik erkeklerden değil.
Jimmy, a las chicas les gustan los chicos que son tontos y guapos, pero no tontos de verdad y agradables a la vista.
Regina'nın kalbi ve Yakışıklı'nın cesareti elimde. Güzel beynin de yerinden sökülmeye hazır şekilde hemen önümde duruyor.
Tengo el corazón de Regina, la valentía de Encantador, y ahora mismo, estoy lista para arrancar tu valioso cerebro.
Yakınlarda biraz işim var, canın sıkılır senin.
Tengo unos asuntos que te aburrirán.
Şampanyadan dolayı da olabilir... ama sanırım şu yakışıklı, genç... bana bakıyor.
Puedes que sea cosa del champán pero, creo que hay un tipo muy joven y guapo mirándome fijamente.