Yatın перевод на испанский
11,949 параллельный перевод
Yere yatın!
¡ Abajo!
O çöp yığınında yatınca hayatım gözlerimin önünden geçti.
Esa pelea realmente me asustó, Gretch. Tirada en la basura, mi vida pasó ante mis ojos.
Hayatın ne kadar acımasız olduğunu ilk kez o zaman anlamıştım. Bir şey için ne kadar yatırım yaparsan yap başka birinin hatası yüzünden bütün emeklerin boşa gidebiliyor.
La primera vez que me di cuenta de lo injusta que puede ser la vida, que puedes invertir mucho tiempo en algo para luego desaparecer por el error de algún otro.
Hasta sırtüstü yatıyorsa bebeğin hayatının tehlikeye girebileceği doğru mu Dr. Edwards?
Dra. Edwards, ¿ es verdad que el feto puede estar comprometido si el paciente está en posición supino?
- Yere yatın!
¡ Todos al suelo!
Çekilin yoldan! Yere yatın!
¡ Al suelo!
Yatın yere! Yatın yere!
¡ Todos al suelo!
Sırtının üstüne yat.
Recuéstate boca arriba.
Yere yatın!
¡ Al suelo!
Yatırımcıları dolandıran arkadaşlarınız kodese gidiyor, ödeşmiş oluruz.
Venganza por enviar a sus amigos a prisión por defraudar inversores.
Joe Abrams'ın eskiden Riyad'da Orta Doğu yatırım masasında çalıştığının farkında mısın?
¿ Es consciente de que anteriormente Joe Abrams trabajó en Medio Oriente en la oficina de inversión en Riyadh?
Ortadoğu yatırımları masanın üzerinde nasıl durduğunu sanıyorsun?
¿ Cómo crees que tienen en Medio Oriente mesa de inversiones de cualquier modo?
Bana Garfield'ın yatıştırıcılarını çalıp çalmadığımı mı soruyorsun?
Espera, ¿ en serio me estás preguntando si le mangué los tranquilizantes a Garfield?
Yatırın onu.
Bajadlo.
"Acını başkası ile yatıştır!"
¡ "Conoce a alguien más"!
Jasper'ın yatı, Amiral'ın Club Marina'sında demirlemiş durumda bir Benetti Romanza.
El yate de Jasper está amarrado en el club náutico Admiral. Un Benetti Romanza.
Kasetlerim umduğum öncülüğü yapmadı, ama yeteri kadar insanı uyandırıp, bu görüşe yatırım yapmalarını sağladı.
Mis cintas no me transformaron en el pararrayos que esperaba, pero sí despertó a bastante gente, que compartía mi visión.
Şimdi onu buradan alıp, benim kanepeme yatırın.
Sacala y ponla en mi sofá.
- Dün Rasheed'e kardeşinin gözaltına alındığını söyledikten sonra banka hesabına sihirli bir şekilde 50,000 dolar yatırıldı.
- Ayer... después de que notificase a Rasheed que su hermano estaba detenido, su cuenta bancaria recibió un depósito mágico de 50.000 dólares.
Evden atılmamızın nedeni ben değilim çünkü kira parasını kumara yatıran oydu.
Oye, ¡ No soy la única que hizo que nos lanzaran porque había perdido todo el dinero de la renta!
Bunların cevapları dünyamızın dışında yatıyor gibi görünüyordu.
Me parecía que la respuesta estaba fuera de nuestro mundo.
Kimse yatırım şirketi kurmasını beklemiyor.
"Nadie espera de ella que se haya hecho un fondo de protección."
Merak ediyorum acaba Kaptan'ın ekibi de şu an toprakta mı yatıyor.
Me pregunto si el equipo de Cap está durmiendo en el suelo ahora mismo.
Sufjan Stevens'ın et suyu restoranına yatırım yapmanı önledim.
Y te detuve cuando ibas a invertir en el restaurante de caldo de Sufjan Stevens.
Bala yatırım yapamazsın ki.
No puedes invertir en miel.
Hangi dünyada, bir beleşçinin yatıya başkasını davet etme gibi bir lüksü vardır ki?
En qué mundo es un gorrón Permitido invitar alguien más para quedarse?
- Agota. Kızların cesetlerini bulduğumuz metruk alan ve depoların olduğu yerin yüzde beşi onun firması, HQI Yatırım'a ait.
Su empresa posee el 5 % de los terrenos donde se encontraron a las chicas... los vertederos y el almacén, HQI Inversiones.
Ben de aynı şeyi düşündüm ama hesap yıllar önce açılmış... Dünyanın her yanından para yatırılıyor.
Pensé lo mismo, pero la cuenta ha estado abierta durante años, recibir grandes sumas de todo el globo.
Ömür boyu burada kalman için tüm varlığını yatırmış.
Para que te quedes aquí de por vida... nos confío todos sus bienes.
Ayrıca parasını da yalnızca hastane masraflarına yatırmış.
Él también puso dinero en un fideicomiso sólo para los gastos de hospitalización.
- Sizi yatağınıza yatırmamız en iyisi olacak efendim.
lo mejor es que te lleve a la cama, señor.
Eğer ortalık yatıştıktan sonra hala beni bulmak istersen beni nerede bulacağını biliyorsun.
Si todavía quieres verme después de que el polvo se asiente ya sabres dónde encontrarme.
The SOC'un Yunanistandaki yatırımlarını,
La deuda pública adquirida por SOC en Grecia.
Yatırımlarını ve kıçlarını korumak için.
Para proteger activos y a gilipollas.
Yere yatırırken başını korumayı düşünemedim.
Estaba pensando en su cabeza cuando la dejaste en el suelo.
Kainatın sırları solucan deliğinde yatıyor.
Los secretos del cosmos yacen a través del agujero de gusano.
Ne var ne yoksa şu an açık olan restoranınıza yatırıyordu.
Estaba intentando salvar el que tienes.
- Herhalde 20,000'i önceden 20,000'i iş bittikten sonra verdiniz. Çünkü dün bir 20,000'lik daha yatırmışsınız.
Asumo que $ 20 mil en adelanto, $ 20 mil al terminar, porque esa es la cantidad que redepositó ayer.
Drew hala Valerie'nin evi almasını ve kendisinin de yatırımlarla CD'leri almasını istiyor.
Dibujó todavía quiere Valerie tomar la casa y él tomará las inversiones y CDs.
Drew evin ederinin yatırımların ve CD'lerin ederinden fazla olduğunu ifade ediyor.
Dibujó quisiera señalar que el valor de la casa excede el valor de las inversiones y CDs.
Valerie evin ederini umursamıyor, yatırımların ve CD'lerinkini de aynı şekilde.
Valerie no se preocupa por el valor de la casa o el valor de las inversiones y CDs.
Simon, bu senin esas yatırımcının adı değil mi?
( Piedra blanca ) Simon, ¿ ese no es el nombre de tu principal inversionista?
Ama kardeşin onlara "boşuna hoşlanmayın, orospunun tekidir" dedi. Önüne gelenle yatıp kalkıyormuşsun.
Pero tu hermano dijo que no deberían porque tu eres una callejera... y tienes sexo con un montón de gente al mismo tiempo.
Van Zant hapisteyken "Saturday Night Tonight" ın pilot bölümüne para yatırdığı ve Sid'in onu saf dışı bırakıp bütün kârı aldığı iddiasıyla ona dava açmış.
Cuando estuvo en prisión, presentó una demanda alegando que financió... el inicio de "Saturday Night Tonight" y que Sid nunca le pagó su parte.
Yatırımımı korumanın akıllıca olacağını düşündüm.
- Pensé que debía proteger mi inversión.
- Madem yatırımını koruyordun... -... neden ona yardım etmedin?
Si protegía su inversión, ¿ por qué no lo ayudó?
Paranı Babua'nın üstüne yatır. Kesin o kazanacak!
Apueste a Babua. ¡ Seguro ganará!
Onların yatağında yatıp kendinin diyebilmek için mi?
¿ Para poder así dormir en su cama y hacerla así tuya?
Amy'ye seni güvenlikten geçirdiği için teşekkür ettiğimi söyle. Tanıdığım her yatırım bankerine senin teklifini geçiştirmelerini söyleyeceğim çünkü Mike Ross güvenilmez adamın biridir.
Dile a Amy que dije "gracias" por conseguirte un pase de seguridad... porque ahora llamaré a todos los agentes financieros que conozco... y dile que decline su oferta... porque Mike Ross no es de fiar.
Mike yatırım bankaları bu tarz boklar için paralarını riske ediyor.
Mike, los bancos de inversión compran participaciones en mierdas como esta.
Her bir kuruşunu Chilleeze fikrine yatırdığını biliyor musun?
¿ Sabías que ella puso cada centavo que ella tiene en esta idea \ "Chilleeze \"?