Yetişemedim перевод на испанский
152 параллельный перевод
Büyük Savaş'a yetişemedim, yeni düzene ise alışamadım.
Demasiado tarde para la Gran Guerra y muy pronto para el nuevo orden.
Her şey gidip hiçbir şey gelmeyince ödemelere yetişemedim.
Sale mucho y no entra nada. No he podido seguir pagando los plazos.
Çok hızlı gidiyor, yetişemedim.
Calma. Yo no tengo costumbre.
Otobüse yetişemedim.
No pude coger el autobús.
Yetişemedim demek.
No he llegado a tiempo.
- Sorgulamaya zamanında yetişemedim- -
No pude llegar a la investigación a tiempo...
Asıl hadiseye yetişemedim ama birkaç saat sonra ordaydım.
Lo el suceso en sí, pero estuve allí un par de horas después.
Sonra ona yetişemedim.
- Ya no pude alcanzarlo.
Durmadan konuşuyordu. Ona yetişemedim bile.
Hablaba tanto, que no pude resistirme.
Yetişemedim Mitchell.
No pude hacerlo, Mitchell.
Yetişemedim!
No lo alcanzaba.
Ama ona yetişemedim.
Pero la perdí.
Yetişemedim.
No pude llegar a tiempo.
- Yetişemedim.
- Estás bien, ¿ no? - No podía llegar antes.
Bu geceki oyuna yetişemedim.
No tome el juego de ayer.
Yetişemedim.
Yo no lo podia hacer.
- Ama yetişemedim.
- Pero no lo hice.
Üzgünüm, yetişemedim. Yarın gideriz.
Lo siento, no he podido, iremos mañana
Yetişemedim Ne yapsaydım yani ölsemiydim?
estaba fuera de mi alcance, ¿ qué querías que hiciera, que diera la vida por ella?
Ben 60'lara yetişemedim, ama o yıllara bir katkım olabilseydi, her şey daha güzel olurdu.
Me perdí los años 60. Si hubiera estado allí para contribuir, todo habría ido bien.
Yetişemedim!
- Está demasiado alto.
- Savaşa katıldın mı? - O devirlere yetişemedim.
- ¿ Dónde estuviste en la guerra?
Yetişemedim.
No llegué a tiempo.
Üzgünüm yetişemedim.
Qué pena que me lo perdí.
Vaktinde yetişemedim.
Llegué demasiado tarde.
Bütün okumalara yetişemedim.
No me puse al dia con la lectura.
Oraya zamanında yetişemedim ve her şey berbat oldu. Düşünüyorum da belki...
Las escondió y no pude llegar a la cosa a tiempo.
Dün akşam ona yetişemedim neredeyse...
Yo ni siquiera pude seguirle el ritmo anoche.
Elbette yetişemedim!
qué - pero por supuesto, que no llegué a tiempo!
Cenaze törenine yetişemedim... Bildiğim kadarıyla kimya fabrikasındaki kazaların hiçbiri meydana gelmedi.
No quise mencionar esto en el funeral, pero hasta donde yo se nunca hubo ningun accidente en la planta quimica.
- Onunkine yetişemedim.
- No llegaba al de ella.
Bu yüzden bir sonraki uçuşa yetişemedim.
Por eso me perdí el vuelo.
Sana yetişemedim.
Te extrañe.
Sözlerine yetişemedim ama tahmin ediyorum.
No se lo que has dicho, pero agradezco la intención.
Onlara yetişemedim.
No pude continuar.
- Afedersin, size yetişemedim.
- Perdón por perderlos.
Bbeğimi korumak istedim ama yetişemedim.
Yo quería proteger a mi bebé, pero no llegue a tiempo.
Üzgünüm sana yetişemedim.
Lo siento, vine lo más rápido que pude.
Bir kaza oldu, ve zamanında yetişemedim.
Hubo un accidente, y no llegué a tiempo.
Onu durdurdum ancak... Anneni kurtarmak için zamanında yetişemedim.
La detuve pero no llegué a tiempo para salvarla.
Akşam yemeğini yetişemedim.
No fui a cenar.
Onlara yetişemedim.
No pude llegar hasta ellos.
Yetişemedim.
No los pude seguir.
Ona yetişemedim.
No logré que me entendiera...
Korkarım son dans adımlarına henüz yetişemedim.
Me temo que no estoy al día con los últimos pasos de baile.
- Evet, yetişemedim bile.
- Sí, no podía alcanzarte.
Maskemi çıkarmam gerekti. Yetişemedim!
Tuve que quitarme la máscara No podía alcanzarla
Benimkini bafilerken pencereden görmüştüm ama giyinik olmadığımdan yetişemedim.
Yo lo he visto por la ventana, Pero estaba puntualmente en calzoncillos, y no pude salir.
Onu göremedim, yetişemedim.
No tuvo suerte.
Yine yetişemedim.
Lo perdí de nuevo!
- Yetişemedim.
- Fue anterior a mi época.