Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ Y ] / Ymış

Ymış перевод на испанский

16,982 параллельный перевод
- Lil'Lisa haklıymış.
Lil'Lisa tenía razón sobre ti.
Yani hayalet geceleri sörf yapan bir adam mıymış?
EL CLUB DE LAS NIÑERAS MISTERIO Nº12 ¿ El fantasma era solo un tipo surfeando de noche?
Bana bir et parçasıymışım gibi davranıyorlar fakat kötü şekilde.
Me tratan como un pedazo de carne. Pero de mala forma.
Ekibin bir parçasıymış gibi rol kesersen yemeği beleşe getirirsin?
¿ Toda esa comida gratis, si finges ser parte del equipo?
- Yarım çay kaşığıymış, canım.
De acuerdo, media cucharadita de orégano... querida.
Leonard, buna "Hayatın dokunaklılığı" diyor. Ayrıca bunun anlamsızlığını kucaklamakla kalmayıp anlamsız olduğu için hayatımızı kutlamalıymışız.
Leonard dice : ve la intensidad de la vida acepta que no tiene sentido, e incluso se regocija de esa ausencia de significado.
Bilmiyordum ama İngilizlerin büyük bir kahramanıymış.
No sé, pero es un héroe para un Inglés.
Orada adli incelemeler yaptılar. Odadaki halının üzeri meni lekeleriyle kaplıymış.
Hicieron análisis forenses ahí, y encontraron la alfombra de esa habitación... cubierta de manchas de semen.
Hatta erkek olmalıymış.
Ella podría ser un él.
- 21 yaşında mıymış?
- ¿ Y tenía 21?
Bu da yaralıymış.
Y está herido.
Lanet bir kürtaj artığıymış ve onu yemek istemiş.
Era un maldito aborto y quería comérsela.
Meğer kayalar arasında hareket ederken eriyen buz oluşumlarıymış.
Resulta que eran sólo formaciones de hielo, moviendo a las rocas alrededor mientras se derretía.
Yarı yarıya haklıymışız.
Resulta que solamente teníamos media verdad.
"Gupta." Dr. Sanjay Batı Hindistanlı'ymış.
El Dr. Sanjay es de India occidental.
- Ziyaretçisi varmıymış?
- ¿ Visitas?
Hayat sigortası var mıymış?
¿ Hay un seguro de vida?
- Tony Allen'ın arkadaşıymış.
- una amiga de Tony Allen.
Bakalım cinayet silahı mıymış... Sonra kolay mı zor mu karar veririz.
Habrá que confirmar que es el arma homicida, luego ya veremos hasta qué punto es fácil.
Rykoff'un evinde bulunan tabanca cinayet silahıymış.
La pistola que encontramos en la casa de Rykoff es el arma del crimen.
Dansçılardan biri kocanızın arkadaşıymış.
Sobre una de las bailarinas, una amiga de su marido.
FBI'ın kıyağıymış.
Cortesía del FBI.
Tony Allen cinayetini soruşturuyoruz Layla'nın arkadaşıymış.
Estamos investigando un asesinato. un hombre llamado Tony Allen. Fue amigo de Layla.
Sizi eve götürmek için her zamankinden daha kararlıymış. Ama sizi eve...
Y que estaba más decidido que nunca para llevar a casa, pero antes de que pudiera hacer eso...
Kullanışlıymış.
Eso es muy conveniente.
Görünüşe göre Layla özellikle bu kiliseye çok bağlıymış.
Bueno, al parecer, Layla estaba muy unida a esta iglesia en particular.
- Üçünün ölüm nedeni de aynı mıymış?
Y la causa de la muerte fue la misma en los tres?
Farklı yöntemler kullanmış. Kurbanların ırkları da farklıymış.
MOS, diferentes razas diferentes en las víctimas.
Bu tatlıymış.
Eso es... dulce.
Anlaşılan Massachusetts Üniversitesindeki en büyük torbacıymış.
Parece que es el principal traficante en U Mass.
Yakından çok daha yakışıklıymış.
Es mucho más apuesto en persona.
Kızlarla ilgili sıradışı bir şey var mıymış?
Preguntarle si había algo fuera de lo normal con las chicas.
Ve onu avıymış gibi damgalama ihtiyacı hissetti.
Y tenía una necesidad compulsiva de marcarlo, al igual que su presa.
Hayattaki son akrabasıymış.
Ella fue la última en relación restante.
İnternette okudum, şehirdeki en iyi burasıymış.
He leído en internet que son las mejores de la ciudad. - Vale, que sean ostras.
Seni yönetime ortak olarak düşünmemde haklıymışım.
Realmente me gustaría pensar que tenía razón de haberte considerado para Socio Mayoritario.
Çok yakışıklıymış.
Es lindo.
Tull'un yeni şarkısıymış. Ona mı soruyorsun, yoksa cevap mı veriyorsun?
"Lo nuevo de Tull..." ¿ Lo preguntas o lo afirmas?
- Aile yadigarıymış.
La reliquia.
O kadın, masum, dolandırıcı, utangaç dindar bir güneyli bir kız rolü oynuyor. Bu kötü, koca adamın kurbanıymış gibi gösteriyor.
Jugaba el rol de una dócil, inocente, tímida chica del Sur... que fue víctima de este gran hombre malo.
Tüm bu sürede, patronum bana hep, kendi malıymış gibi davrandı.
" Todo este tiempo mi Jefe me ha tratado como algo de su propiedad.
Gerizekalıymışız gibi.
Como imbéciles.
Beni öldürtmeye çalışan kişi Wolf Amca'ymış.
El tío Wolf es el que trató de matarme.
- Savaş Beyleri adamlarıymış.
- Está con los Warlords.
Şüphelenmekte haklıymışım çünkü... bunca zamandır o kadınla duygusal bir ilişki yaşıyorlarmış!
Y acerté porque él tuvo una aventura emocional con ella todo el tiempo.
Anlaşmalıymış.
Mediación.
Kapalıymış.
Está apagada...
Tatlıymış.
Eso es lindo.
Beni yemekten bahsettiğine inanamıyorum ve patronlarım da buna 1960 şakasıymış gibi güldü.
Yo no puedo creer que esté hablando de comerme, y mis jefes sólo ríen como si estuviéramos en 1960.
İlk araştırmacılar buralıymış.
¿ Así que esto va en serio?
Mutluyken neden Papa'ymış gibi davranıyor ki?
¿ Porque actúa como el Papa cuando es feliz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]