Yone перевод на испанский
3,976 параллельный перевод
Bravo 2, hangi yöne gittiklerini görebiliyor musunuz?
Hawaii Five-0 3x02 Kanalua ( Duda ) ¿ Cómo te recuperas de algo así? 2 Bravo, 140, ¿ tenemos una dirección a seguir?
Ben ejderhayı başka yöne çekeceğim.
Voy a atraer al dragón hacia otro lado.
Peki, tamam. O zaman başka bir yöne gideriz. Biraz ateş yakarız.
Está bien, vale, entonces, nos daremos la vuelta y vamos en una dirección diferente, prenderemos algunas mechas, pero manteniendo en foco en T-I.
Evrendeki büyük parlak delik için hangi yöne gideceğiz?
¿ Cuál camino al agujero grande brillante en el universo?
Çocuk değil onlar. Tanrı başka yöne bakarken günah içerisinde terk edilen sokak çocukları.
No niños, huérfanos, engendrados en el pecado, abandonados mientras Dios miraba para otro lado.
Burada aynı yöne giden bir sürü iz var.
Hay una docena de huellas aquí, todas van en la misma dirección.
Aptal kiralık golf sopaları 2 vuruşumun ters yöne gitmesine sebep oldu.
Los estúpidos palos alquilados me costaron dos golpes más.
Hangi yöne dönerse dön hareket edemiyormuş gibi.
¿ Como que no te puedes mover, en cualquier dirección que vayas?
Normalde bu anlarda nasıl yanlış otobüse bindiğim veya Albuquerque'den nasıl yanlış yöne döndüğüm üzerine espri yaparım.
Ya sabes, normalmente este es el momento en el que haría alguna broma de cómo cogí el bus equivocado o cogí el camino equivocado a Albuquerque.
Vay canına, yani dikkatleri başka yöne çekme konusunda kesinlikle bir dahi.
Vaya, es un absoluto genio de la distracción.
O gemi neden yanlış yöne gidiyor.
¿ Por qué esa nave va en la dirección incorrecta?
Fakat oldukça farklı bir yöne daha kuzeye doğru olduğunu söylüyorlar.
'No en la dirección de La Meca, 'Pero en una dirección muy diferente, 'En algún lugar más al norte.
Mikey, maymun senin olduğun yöne geliyor.
Mikey, el mono se dirige hacia ti.
Ziyaretini, polisin ve Özel Birimin dikkatini başka yöne çekmek için kullanmayı planlamış olabilir.
Pudo haber planeando usar su visita como forma de desviar a la policía y el SIS.
Sadece bunun ne olduğunu bul, onun ilgilendiği şey ile ilgilen ve dikkatini başka yöne çek.
Simplemente encuentra lo que es, expresa interés en ello, y desvía su atención.
Bunca zamandır hep aynı yöne ilerliyor.
Siempre fue en la misma dirección.
Hangi yöne gitti hatırlıyor musun Katja?
Katja, ¿ recuerdas donde se marcharon? ¿ La dirección? No lo sé.
Neden hepsi aynı yöne doğru?
¿ Cómo es que todos están mirando en la misma dirección?
Buraya Stefan evine girip Elena'yı kaçırsın diye senin dikkatini başka yöne çekmek için geldim. Ki kaçırdı da.
Vine aquí a distraerte para que Stefan pudiera entrar en tu casa y sacarla de allí, que es lo que hizo.
Motosiklete binmeyi ilk öğrendiğin zaman insanlar düşeceğin yöne doğru dönmeni söylerler. Öbür tarafa dönmen gerektiğini düşündüğün halde.
Cuando aprendes a montar en bici, se dice... gira el manillar hacia donde estás cayendo... pero sientes que debes girarlo hacia el otro lado.
Hangi yöne gittiğimizi nereden biliyoruz?
¿ Cómo sabemos en qué dirección estamos yendo?
Onları başka yöne çekeceğiz.
Les guiaremos por el otro camino.
- Maine Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde okumaya başlamış ama Hindistan'da geçirdiği bir sömestr onu başka bir yöne götürmüş.
Empezó la licenciatura de Filosofía en la Universidad de Maine, pero un semestre en la India le llevó en otra dirección.
Sadece bir tane kayıp topuklu ayakkabı için, bütün ekibimi başka yöne göndermeyeceğim.
No desviaré a un grupo de trabajo entero por un tacón desaparecido.
Nehiri geçmek istiyorsanız yanlış yöne gidiyorsunuz.
Si quieres cruzar el río, vas por el mal camino.
Üçe kadar sayacağım, gözlerinizi kapatıp bir kapıyı gösterin, her birimiz o yöne gideceğiz.
A la de tres, cerrad los ojos y señalad a una puerta, y esa es la dirección en la que cada uno iremos.
Byph, içgüdülerin sana o yöne gitmeni söyledi.
Byph, tus instintos te dijeron ir por ese camino.
Yanlış yöne gittiler.
- Fueron por el lado equivocado.
Doğru yolda yanlış yöne gidiyor olabiliriz.
Tal vez sea el camino correcto pero en la dirección equivocada.
Güneyden kuzeye doğru akar, ama rüzgar diğer yöne eser. Bu da muhteşem çift yönlü geçiş sistemi ve sulak yeşil bir koridor yatatır.
Fluye de sur a norte, al revés que los vientos predominantes, lo que lo convierte en un magnífico transporte de ida y vuelta y en un frondoso pasillo verde.
Rüzgârın estiği yöne!
¡ Pescante a barlovento!
Görüyorsun her mafsalladığında, tekerler farklı yöne dönüyor.
Para que veas, todo el tiempo Él articula, Las ruedas dan vuelta Una dirección diferente.
Diğer yöne!
¡ De otra manera!
Diğer yöne!
¡ De otra manera! ¡ De otra manera!
Pekala, şimdi sadece 150 metre uzağımızd olduğunu gösteriyor. Hangi yöne gidiyoruz?
Bueno, ahora dice que está sólo a 0,1 millas de distancia. ¿ Hacia dónde vamos?
En yüksek dallara erişmeye çalışma, o dallar her yöne savrulur.
No busque las ramas más altas. Cualquier brisa las balancea.
New York hakkında söyledikleri şey budur, kameranızı herhangi bir yöne çevirin, ve iyi durur, otantikliğinden bahsetmeye gerek bile yok.
Éso es lo que se dice sobre Nueva York, si apuntas la cámara en cualquier dirección se ve muy bien, sin mencionar esto... la autenticidad.
Hangi yöne gideceğimizi biliyorum!
¡ Sé qué camino seguir!
Pekâlâ, Paddy, sanırım senle ben şu yöne gideceğiz.
Muy bien, Paddy, Creo que tú y yo vamos... por esa vía.
Sam, sen şu yöne gideceksin.
Sam, tú vas por esa vía.
Ben de şu yöne gideceğim.
Y yo voy por esta vía.
Yanlış yöne gidiyorsun.
Para el otro lado.
- Peşimdekileri başka yöne çekmek için.
Para distraer a mis perseguidores.
Onu doğru yöne mi iteyim?
¿ Quieres que lo lleve en la dirección correcta?
Onu doğru yöne itebilir miyim?
¿ Puedo empujarlo en la dirección correcta?
Hangi yöne gidiyoruz, Jack?
¿ Ahora a dónde vamos, Jack?
Tek yönde giden bir demet ve diğer yöne giden başka bir demet de elde ettiler.
Tienen un haz yendo en una dirección, y luego otro, en la otra dirección.
- Bir yöne ihtiyacım var.
Necesito un rumbo.
Ve doğru yöne biraz itmek işe yarar.
Y ayuda tener un pequeño empujón en la dirección adecuada.
Ters yöne gidiyordu.
Estaba andando.
Ayrıldık, sen bir yöne gidiyorsun ben başka bir yöne.
Nos bajamos. Y tú vas por un camino y yo por el otro.