Yılın перевод на испанский
72,904 параллельный перевод
Sanatsal hırsları olan bir kız, lisedeki son yılının heyecanını yaşıyor.
Es una chica con ambiciones artísticas, emocionada por su último año de la escuela.
Çünkü yılın bu zamanı genelde şehri yok olmaktan kurtarıyorduk.
Eso es porque normalmente estamos salvando la ciudad de ser destruida a estas alturas del año.
Ben tam olarak yılın materyali babası değilim.
No soy el padre del año, precisamente.
Yılın başlarından beri biraz anlaşmazlığımız olabilir.
Bueno, puede que haya tenido un pequeño encuentro con ellos a comienzos de este año.
Papaz Lewis'le takıl ve Gus'ın sikinden uzak dur.
Ve con el pastor Lewis y deja en paz el pito de Gus.
40 yaşına geldiğinde de kuryeye nasıl oral seks yaptığını mı anlatacaksın?
¿ Quieres tener 40 años y hablar de cómo se la chupaste al mensajero?
Ama asıl ilginç olan şu. Her akşam tam altıda aramasını istedim. Ayrıca mesajlarımı yarım saat içinde cevaplaması gerekiyor.
Pero lo interesante es que hago que me llame todas las noches a las 6 : 00 en punto, y me tiene que responder los mensajes en 30 minutos.
Mesaj atarak ayrıl, sonra numarasını engelle ki üstüne gelemesin.
Hazlo por mensaje y bloquea su número para que no pueda gritarte.
Bunu bir yıl önce mi aldın?
¿ Lo compraste hace un año?
Adamın birinin yatına gizlice girdik ve o sırada adam geldi ve neredeyse bizimle birlikte denize açılıyordu.
Nosotros... nos metimos al bote de alguien y luego el tipo se subió y... casi zarpa con nosotros.
Ya da, şansınızı denersiniz ve Hakim yetişkin olduğunu kabul eder, 5 yıl hapishanede kalma durumu söz konusu olabilir ve kalıcı bir sabıkan olur.
O, si nos arriesgamos, y el juez acepta juzgarte como adulta... podrías estar enfrentándote a cinco años en prisión y un registro permanente.
Bu suçlamaların ciddiyeti göz önüne alındığında, neredeyse 18 yaşına basacağı da düşünüldüğünde, Savcılık, mahkemeye sunulan dilekçenin iptalini ve Bayan Adams Foster'ın yetişkin mahkemesinde yargılanmasını talep ediyor.
Considerando la seriedad de estos cargos y que es casi mayor de edad, la fiscalía pide a la corte que descarte la petición y que envíen a la Srta. Adams Foster a un tribunal para adultos.
Burada, okulda başarılı, sevgi dolu, kalıcı bir eve sahip olan ve bu mahkemede gördüğümüz çocukların çoğundan ayrılan genç bir bayan var.
Tenemos aquí a una muchacha que sí va bien en la escuela.... sí tiene un hogar estable y amoroso, y que se diferencia de la mayoría de los jóvenes que he visto en esta corte.
Cinsel birleşme, üreme doğum kontrolünü ve nasıl seks yapacağınızı.
Las relaciones, la reproducción, como usar anticonceptivos y tener sexo seguro.
- Fikri beğenmiş ama gelecek yıl Jesus'un son sınıfını okuyacağına ya da Anchor Beach'e geri dönebileceğine ikna olmamış.
- Pues, le encantó la idea, pero... es que no está seguro de que Jesus vaya a... pase al siguiente año ni si regresará a Anchor Beach.
O da karşılığında iyilik isteyince kafasına silah mı dayadın?
Él te pidió favor a cambio ¿ y, en vez de eso, le apuntas con un arma?
Geçen sene ağınızdaki şüpheli ve terör bağlantılı hareketi şirket politikasına karşı gelerek Kremlin'e bildirmediğinde işini pek önemsiyor gibi görünmüyordun.
No parecías preocupado por perder tu trabajo cuando ignoraste la política de la empresa de notificar al Kremlin cierta actividad altamente sospechosa y posiblemente terrorista en tu red el año pasado.
Geçen yıl yaptıkları saldırıların % 90'ında bu tüfekleri kullanıyorlardı.
En más del noventa por ciento de los asaltos que hicieron el año pasado las utilizaron.
Onu 4 yılı aşkın süredir görmediğini söylüyor ama belki e-postalaşmışlardır.
Dice que no lo ha visto en más de cuatro años, pero puede que le haya mandado correos.
Her daim yaptıklarımızın karşılığında kendimi ve diğer kimseleri sorumlu tutacak cesarete sahip olacağım.
- Gracias. Y siempre tendré el valor de ayudarme a mí misma y a los demás a responder por nuestras acciones.
Hala bunun nasıl sızdığını bilmiyorum.
Y todavía no sé cómo esto se filtró.
Benden daha iyi kaynaklarınız var ve dostumu bulmak için her şeyi yapmam gerek. Karşılığında da ne isterseniz onu yaparım.
Ustedes tienen mejores recursos que yo y tengo que usar todo lo que pueda para encontrarlo, así que haré todo lo que necesiten que haga por ustedes.
Kendi kendine yaptığın bu anlaşma... Kostüm giyerek içindeki canavarı kontrol edebileceğin fikri günün birinde yıkılıp gidecek.
Este acuerdo al que has llegado contigo mismo, que esta capucha va a mantener este monstruo tuyo apartado, algún día se va a venir abajo.
Ayrıca oyuncak topların nasıl buraya gelip bu işi bizim yerimize yapamıyor?
y, ¿ cómo es que tus bolas de juguete no pueden volar ahí abajo y hacer esto por nosotros?
Çoğu insanın varlığından bihaber olduğu kötülüklerle yıllarca uğraştın. Bir canavara dönüşmemiş olman nasıl bir adam olduğunu kanıtlıyor zaten.
Has pasado una década tratando con horrores que la mayoría de la gente no sabe ni que existen, y el hecho de que eso no te haya convertido en un monstruo prueba exactamente el tipo de persona que eres.
100 yılı aşkın süre yolculuk yapacaksanız götürdüğünüz havayı kaybetme konusunda gösterilen müsamaha normalden daha katıdır.
Cuando viajas por 100 años con solo el aire que llevas contigo, la tolerancia ante el fracaso es más estricta de lo normal.
Evet ve bunu nasıl yapacağımızı söyleyebilecek adama kurşunu sıktın!
Sí, y le diste un balazo al tipo que podía decirnos cómo.
Bugün BM kaynaklarınca gemideki kanıtların kesin olarak Mao-Kwikowski Ticaret'in yan kuruluşu Protogen Şirketi'yle bağlantılı olduğu ve Protogen'in tüm kurumsal varlıklarının dondurulduğu teyit edildi.
Hoy, las fuentes de la ONU confirmaron que la evidencia a bordo de la nave ha sido relacionada de manera concluyente con Corporación Protogen, una subsidiaria de Mercantil Mao-Kwikowski, y que todo el patrimonio social de Protogen ha sido congelado,
Durdurmanın hiç yolu olmadan Eros'un sana doğru gelişini izlemenin Dünya'da nasıl hissettireceğini hayal edebiliyor musun?
¿ Puedes imaginar lo que debe haber sido estar en la Tierra viendo a Eros venir hacia ti y sin manera de evitarlo?
Megatonluk termonükleer düzen, son teknoloji kılavuz sitemleri ama nasıl olduysa 30'u kendini imha mesajını alamamış.
Megatones de una ordenanza termonuclear, sistemas de guía de última generación y, de alguna manera, 30 de ellos no recibieron el mensaje de autodestrucción.
Sekiz yıl önce evden çıktığını söylemiştin.
Me dijiste que lo habías entregado hace ocho años.
on üç yıl FBI'ın en çok aranan listesinde, Ancak durum soğuktu.
Trece años en la lista de los más buscados por el FBI, pero el caso se enfrió.
Küçük kardeşimiz o bayıldığın serbest bıraktığın babamızı ve ilk göz ağrımızı öldüren kardeşimiz şimdi düşmanımızın yanında ve ona akıl veriyor.
Nuestro hermano pequeño, ese al que amas tanto, ese al que liberaste, el que mató a nuestro padre y a nuestro primogénito, y ahora está del lado de nuestros enemigos y les brinda consejo.
Kim kazanırsa bin yıl sürecek bir hanedan kuracağının farkındayım.
Entiendo que quien gane iniciaría una dinastía que podría durar mil años.
Ama nihayet gördüğüm zaman Kızıl Kale'nin yakınına yaklaştırmadılar. Baelor Septi havaya uçtu ve Ejderha Çukuru da virane oldu.
Y... cuando finalmente los vi, no me dejaron acercarme a un kilómetro de la Fortaleza Roja, el Septo de Baelor explotó, y el foso del Dragón estaba en ruinas.
Bugün olduğu gibi gelip gözlerime bakacak ve onları nasıl yüzüstü bıraktığımı anlatacaksın.
Me miraréis a los ojos tal y como habéis hecho hoy, y me diréis cómo yo les he fallado.
Westeroslu kısmını da biz karşılıyoruz galiba?
¿ Y supongo que os las proporcionaremos?
Hapishaneden tartışılır bir şekilde salıverildikten sonra babanız Elijah Van Dahl'la tanıştınız.
Y después de su polémica liberación de prisión, conoció a su padre, Elijah Van Dahl.
Fakat polise küçük sevgilinin önümüzdeki 40 yıl boyunca annesiyle sadece Perşembe günlerinde monitörden konuşmasını sağlayacak kadar yeterli kanıt sunabilirim.
Sin embargo, tendría motivos para darle a la policía la evidencia suficiente de modo que tu noviecita solo pudiera hablar con su mamá cada jueves a través de una pantalla por los próximos cuarenta años.
Kardeşlerim... Size Jerome'un geri döneceğine dair bir söz vermiştim ve bugün inancınızın karşılığını alacaksınız.
Hermanos y hermanas, les prometí que Jerome volvería y hoy su fe es recompensada.
Annemin Gotham'a 11 yıl sonra geri dönmesinin 11 yıl sonra izimi sürüp beni bulmasının tek sebebi sendin.
Tú sabes... el único motivo de que ella regresara a Gotham, el único motivo de que ella me buscara luego de once años. fuiste tú.
- Jim. Nasıl oldu bilmiyorum ama Jerome hayatta. Ve sanırım Dwight'ın peşinde.
No sé cómo, pero Jerome está vivo, y creo que va detrás de Dwight.
Sana nasıl Ed Nygma olacağını gösterdim. Yer altı dünyası yönetip yer yüzünü idare eden adam.
Te he enseñado a ser Ed Nygma, un hombre que puede dirigir los bajos fondos y operar a plena vista.
Ama Blackgate'den sağlık dosyasını çıkardım. Ve asıl dava dosyasında olmayan bir şey buldum.
Pero he encontrado su historial médico de Blackgate, y he encontrado algo que no estaba en el expediente original del caso.
Silahın ne olduğunu ve nasıl durduracağını öğrenebilecek biri.
Alguien que pueda averiguar qué es el arma y cómo pararla.
Profesör Strange'in geçen yıl Indian Hill'de size Bruce Wayne ve Lucius Fox'a sordurttuğu soru. Size işkence eden cevabını asla bulamayacağınız.
la pregunta que el Profesor Strange te hizo preguntar a Bruce Wayne y Lucius Fox el año pasado en Indian Hill, la única que te ha torturado, la única que nunca serás capaz de contestar.
Ya virüsü alırsın ve oradan ayrılacak gücü bulup oradan ayrılırsın ya da tabutu daimi evin hâline getirirsin.
Puedes tomar el virus y encontrar la fuerza necesaria para salir de ahí o puedes hacer de ese ataúd tu hogar permanente.
Bombanın yeri karşılığında da Strange'in gitmesine izin vermiş.
Y a cambio de que nos dijera dónde explotaría la bomba, Alfred dejó ir a Strange. Si, el mayordomo tuvo la culpa.
Biliyordum ki eski ustaların seni çağırdığında dehşet üretmek içindir. Asıl nokta da bu.
Supe que cuando tus antiguos amos te llamaron, era para cocinar un poco de horror, y aquí está el verdadero asunto :
Verdiği his, kafanın yırtılıp açılarak sıcak alevlerin direk beynine dökülmesini sağlamak gibiydi.
Daba la sensación de que tu cabeza estaba siendo desgarrada, para que lava ardiente pudiera ser vertida directamente en tu cerebro.
Evet, ailen üç yıl önce o sokakta öldü. Bu adam da o gecenin acısını almış olabilir.
Si... sus padre murieron en ese callejón hace tres años y tal vez ese hombre le borró el dolor de esa noche.