Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ Z ] / Zeeland

Zeeland перевод на испанский

160 параллельный перевод
Zeeland'dan. Annemin küçük bir çiftliği var.
Soy de Zeeland, mi madre tiene una granja.
Evet. Zeeland'da söylenir.
Sí, la cantamos en casa, en Zeeland.
# "Zeeland'dan. Annemin küçük bir çiftliği var."
Soy de Zeeland, mi madre tiene una granja.
Zeeland'a gidiyorum yarın.
Mañana iré a Zélande.
Kanım akacak. Ve benimle birlikte birçok insan ölecek. Abdel Hussein Kodmani.
El puerto industrial está al otro lado, con las terminales de Zeeland, y sus barcos.
- Ya takımın geri kalanı? - Raben kaçak.
Dañará el partido los próximos años si es este gobierno quien deja ir a Zeeland.
Lisbeth Thomsen'ı arıyoruz.
Estamos en medio de una campaña electoral, con problemas con Zeeland hay una crisis financiera, el SIS se teme lo peor.
Ya şu tarafta? - Aynısı. 80 bin dönüm orman.
A causa de su posición y Zeeland, el SIS está tomando parte en la investigación.
Kısa süre önce. Bakalım. Belki patikayı seçmişlerdir.
Sólo hoy la compañía de Zeuthen, Zeeland, ha confirmado su apoyo a los planes económicos del Primer Ministro para la crisis.
Polis beni bırakır. Tek şansımız bu.
Lo que saben es que el asesino ha estado en el barco de Zeeland, en los muelles.
Terhis edilmiş askerlerin öldürülmesinin üstüne bu konu her zamankinden de acil bir hâle geldi.
Su nombre era Victor Matevski, 55 años, nacido en Letonia. Trabajó con los otros 2 durante años. Trabajando para Zeeland.
Ama terör paketimizi açıklamadan önce Erling Krabbe birkaç şey söyleyecek.
- Fiel, leal, nada fuera de lo normal. - ¿ Vivía aquí? Este era su último trabajo para Zeeland.
Ya takımdan kurtulmak isteyen başkasıysa?
Creo que debemos respetar la situación, no debatir sobre Zeeland y el secuestro.
Ya hepsi bir tuzaksa?
- Sobre todo por el bien de la familia. - ¿ Por qué no podemos debatir Zeeland?
ATM kartın yok mu?
Llamé a Zeeland, si no lo han cogido podría ser porque es medianoche.
- Ne? Kalp krizi geçirmemiş. İlaç yutmuş.
Intentamos hallar quién podría haberse afectado por los negocios de Zeeland.
- Ne diyeceğimi bilemiyorum. - Tamam.
En cuanto al primer oficial, he recibido alguna información de Zeeland.
Olay yaşanırken kampta değildim ama bilgilendirilmiştim...
Necesitamos una garantía que Zeeland está con nosotros. Sin ellos no habrá pacto.
Birkaç gün önce onunla öğle yemeği yedik.
- Sarah Lund. He intentado contactarle, con respecto a un primer oficial de un barco de Zeeland.
Zeeland'dan da mı?
¿ En ninguna parte de Zeeland?
Zeeland gidiyor...
Zeeland ha desaparecido...
Ama bütün Zeeland'da olabilir.
Pero no podemos remar alrededor de Zeeland por siempre.
Ama bugünün en önemli başlığı konuya yakın kaynaklara göre Danimarka ekonomisinin amiral gemisi olan petrol ve nakliyat devi Zeeland'in kriz nedeniyle tüm işlerini Asya'ya taşımayı planlıyor olması.
Sin embargo, el tema principal de hoy es que, según fuentes familiarizadas con el asunto... el gigante naviero Zeeland, insignia de la economía danesa... está planteando trasladar su negocio a Asia debido a la crisis.
Şimdiye dek ne Zeeland, ne de Başbakan konu hakkında yorumda bulunmadı.
Hasta ahora ni Zeeland ni el PM han hecho comentarios al respecto.
Endüstriyel liman diğer tarafta. Zeeland'in konteynır terminali ve gemileri var.
El puerto industrial está del otro lado, al igual que la terminal de Zeeland.
Evsizlerle başlayın,.. ... sonra Zeeland'le konuşup Liman İdaresine gidin. Bakalım kaybolan bir denizcileri var mı.
Ve al asentamiento, luego a Zeeland, y consulta con la oficina del puerto... a ver si les falta un marinero.
Danimarka'nın tartışmasız en büyük şirketi Zeeland buradan gitme tehdidi savuruyor.
Zeeland, la empresa más grande en Dinamarca, ¡ está amenazando con irse!
Zeeland ekonomik politikalarımıza değer veriyor.
Zeeland mantiene nuestras políticas económicas en alta estima.
Ama acaba Başbakan bu tehditlerin Zeeland'e yeni indirimler sağlamayacağına söz verebilir mi?
¿ Puede el PM asegurar que estos avisos no acabaran en más ayudas para Zeeland?
Buna Zeeland de dahil.
Eso incluye Zeeland.
Zeeland bunu yalanlamalı.
Zeeland debe desmentirlo.
Zeeland'i kontrol altına alırsan,.. ... diğerleri Başbakan olarak seni desteklemeye hazır.
Los otros están listos para apoyarte como PM, si tienes Zeeland bajo control.
Liman İdaresiyle ve Zeeland'le konuştuk. Kayıp yok.
Hemos hablado con la oficina del puerto, y nadie de Zeeland ha desaparecido.
Her şey iki hafta önce Zeeland'in konteynır terminallerinden birine girilmesiyle başladı.
Comenzó hace 2 semanas cuando Zeeland tuvo un robo en una de sus terminales.
Neyse, rutin olarak Özel Birime haber verildi çünkü çalınan bilgisayarda Zeeland'in limandaki tüm güvenlik sistemi hakkında bilgiler vardı.
De todos modos, el SIS fue informado rutinariamente... porque el PC contenía información sobre la seguridad de Zeeland en los muelles.
Zeeland Batan Gemiden Kaçıyor
"Zeeland abandonando el barco hundido".
Zeeland'in neden makaleyi yalanlamadığını merak ediyorlar.
Quieren saber por qué Zeeland no ha desmentido el artículo.
Konu Zeeland'se, üstünde çalışıyoruz.
- Si es sobre Zeeland, estamos en ello.
Zeeland olmazsa, aynı plan olmaz.
Sin Zeeland no es el mismo plan.
Zeeland'i kaybeden hükümet olursak,.. ... bu durum partiye uzun yıllar zarar verir.
Dañará el partido en los próximos años si es un gobierno de centro-derecha quien pierde Zeeland.
Evet ama Zeeland'e yüklenmezsek de Merkez Parti'yi muhalefete hediye etmiş oluruz.
Pero entregamos el partido del centro a la oposición si somos pacientes con Zeeland.
Maliye Bakanına ve seçmenlerine sorarsan,.. ... eminim Zeeland daha gerekli derler.
Si preguntas a tu ministro de finanzas y al distrito, estoy segura que necesitamos más que Zeeland.
Zeeland ve Liman İdaresinden gelen gemi listesi.
Este es el barco supervisado por Zeeland y la autoridad portuaria.
- Zeeland hakkındaki dedikoduların doğru olma ihtimali var.
Hay una posibilidad de que los rumores sobre Zeeland sean ciertos.
Yani herkes katkıda bulunsun ama Zeeland hariç.
Así todos contribuyen, ¿ excepto Zeeland?
Zeeland bizi cidden fişi çekmekle tehdit ediyorsa,.. ... bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Si Zeeland realmente está intentado desconectar no hay nada que podamos hacer.
Birçok Zeeland kaynağı Robert Zeuthen'ın kendi yoluna gideceğini doğruluyor.
Varias fuentes de Zeeland confirman el testimonio, que Robert Zeuthen está en su camino de salida.
Zeeland'in taleplerini esnetmesi bekleniyor,.. ... ki bu da muhalefeti şaşırtmayacaktır.
Espera calmar las demandas de Zeeland, algo que no sorprende a la oposición.
Bir Zeeland gemisini incelemeye gideceğim ama önce izin almak için vaktim yok.
Voy a examinar el barco de Zeeland, pero no tengo tiempo de pedir permiso antes.
Ama birtakım düzenlemeler yaptık. Böylece Zeeland'i ulusal amiral gemimiz olarak gösterebileceksin.
Pero hemos hecho algunos ajustes, así puedes resaltar a Zeeland como nuestro buque insignia.
Ordu.
Vale, no hablaremos sobre Zeeland.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]