Zil перевод на испанский
2,030 параллельный перевод
Eğer fikrini değiştirirsen, bir zil sesine bakar.
Hay una campana junto a la cama, si cambia de opinión.
Tüm kasabayı zil zurna sarhoş edecek kadar içkiniz var.
Tienes bebida suficiente aquí para poner todo el pueblo tres hojas al viento.
- Zil mi çaldı?
- ¿ Sonó el timbre?
( BİR SAAT SONRA ) Eleanor'u bir görmeliydin,... bahçıvanın önünden öyle bir yürüyüşü vardı ki, kıçına zil takmış sanırdın.
Debiste haber visto a Eleanor... UNA HORA DESPUÉS... desfilando ante los jardineros como con una campana en vez de culo.
Zil çalmıştı!
¡ Ya había sonado la campana!
Senin zil sesin
¿ Qué no es tu tono?
Bir zil görüyorum.
Vi una campana.
Kızım, tüm geceyi dışarıda geçirmeyi düşünmüyordum ama Warwick'ten sonra, bir partiye davet edildik Q-Tip DJ'lik yapıyordu ve daha sonra da kahvaltı yerine gittik ama bilirsin dışarıda yemek yemem, bu yüzden karnım zil çalıyor.
Estuve despierta toda la noche, pero después nos invitaron a un After hours, conocí al DJ, ya sabes que no como en público, estoy hambrienta.
Karnım zil çalıyor.
Me muero de hambre.
- Adam zil zurnaydı.
- Estaba furioso.
- Karnım zil çalıyor, Gerri.
- Estoy famélica, Gerri, ya me conoces.
Karnım zil çalıyor.
Estoy famélica.
- Karnım zil çalıyor.
- Muero de hambre.
- Karnı zil çalıyor.
- Se muere de hambre.
Yine zil sayesinde kurtuldunuz, Bay Tate.
Salvado por la campana otra vez, Señor Tate.
Ve bütün bu muhabirler onun evine doğru yola çıkacaklar. Vali'nin mangala katılması gereken yere. Ve gittiklerinde karısını zil zurna sarhoş ve şu müstehcen resimleri ön bahçeye saçarken bulacaklar.
Y todos esos reporteros van a dirigirse a su casa, donde se supone que el Gobernador iba a tener su asado, y van a encontrar a su esposa fantástica, y ella va a estar repartiendo esas fotografías asquerosas
Zil sayesinde kurtulduk.
Salvada por la campana.
Sonra zil çalıyor.
Entonces suena el timbre.
İlk cep telefonumdan beri zil sesim ekskalibar marşıdır.
Bueno, yo tengo el himno de Excalibur como tono de llamada desde mi primer movil.
Efendim, zil falan takmayacağım.
Señor, será un placer.
- Değişik zil sesleri var mı?
- ¿ Tiene melodías?
Karnın zil çalıyor.
Estás hambriento
Louisa, zil çaldı!
¡ Están tocando!
Zil biri basınca çalar!
Cuando suena el timbre ¡ Es porque alguien lo tocó!
İşte zil!
Aquí está la campana!
İlginç, benim telefonum da aynı zil sesiyle çalıyor.
Anda, mi teléfono tiene el mismo tono.
El sıkışın ve zil çaldığında, bana dövüşü gösterin.
Dense la mano, y cuando suene la campana, denme una pelea.
- Böyle zil sesleri olduğunu bilmiyordum.
- No sabía que tenías esos tonos de llamada.
Zil gibi oldum.
Una noche de locos.
Ve ahbap... - En sevdiğim zil sesi geri döndü.
Y tío...
Bu arada zil zurna sarhoşum!
Por cierto ¡ estoy borracho!
Tamam, zaten karnım zil çalıyor.
¿ Sabes qué? Igual me estoy muriendo de hambre.
O ara, zil zurna sarhoştu.
Estaba borracho cuando llegué.
Zil, bize ekmeğin hafif ısınmış olduğu anlamına geliyor.
Eso significa que el pan está caliente.
Zil çaldı, ödülümü alayım!
¡ Que suene la campana, dejadme que quiero mi premio!
Şu beraber olduğum hatunu hatırlıyor musun? Karı zil zurnaydı ama yine de istediğimi yaptım.
Te acuerdas de aquella chica que me tiré, estaba absolutamente borracha, pero no me di por vencido.
Karnım zil çalıyor.
Estoy un poco famélico.
Emin olamadım.'Etekleri zil çalmak'gibi bir durum oldu sanırım. - Sean.
Estoy preocupado Podrían dispararse las alarmas.
İyi ki birinci olmamışım yoksa zil zurna sarhoş olacaktın.
Lo bueno es que, si hubiera ganado, estarías ebria.
Jüri sözcüsü, şu an zil zurna sarhoş ve ayrıca hep öyleydi.
El presidente del jurado va puesto. Desde el primer día.
Eteklerim zil çalarak kabul ettim.
Alegremente acepté su oferta.
- Zil zurna sarhoş olmak ister misin?
¿ Quieres emborracharte?
Yeni zil sesim.
Es un tono de ring nuevo.
Karnım zil çalıyor.
Estoy hambriento.
Duruşmadan iki hafta sonra iki jüri üyesi, içkilerini içerken öğlen vakti zil zurna sarhoş olmuşlar.
Un par de semanas en el juicio, dos jurados consiguieron una botella de gin y se emborracharon al almuerzo.
Zil çalmadan, nakit olarak ve ellerimde olacak.
Antes de sonar la campana, en efectivo, en mis manos.
Bu benim zil sesim. Efendim?
Es mi tono de llamada.
- Zil takıp oynayarak gelirim.
- Estaré con campanas. - ¿ Qué?
Zil çalana kadar bekle.
Espera a que llamen.
Yangın olunca iki zil çalıyor, üç zil çaldı!
Fueron tres.
Sadece çan ve zil var.
¡ Ham!