Zorlaşır перевод на испанский
239 параллельный перевод
Orada kalırlarsa, işimiz zorlaşır. Hele Fransızlarla Amerikalılar hazır durdurulmuşken, bu işi bitirmeliyiz.
Si se quedan ahí los podemos rodear ahora que los Franceses y sus camaradas Americanos se han detenido.
Değilseniz şartlar herkes için zorlaşır.
Si no, será difícil para todos.
Uçaksavarların işi zorlaşır.
Esto complicará a los antiaéreos.
Eğer kendine kıyafet bulabilirse onu yakalamak zorlaşır.
Si consigue algo de ropa será difícil encontrarlo.
Sesi bir kez kaybettik mi işimiz çok zorlaşır
Pero el ruido de la carroza se ha apagado de repente.
Yoksa ölümün zorlaşır. Katiller!
No se mueva o sufrirá más.
Ne kadar çok gecikirsek saptırma imkanımız da o kadar zorlaşır.
Cuanto más tardemos, menos posibilidades tendremos de desviarlo.
Elbette, bu taşlarla yaşamak zamanla daha da zorlaşır.
Claro, esas rocas se vuelven algo duras con el tiempo.
Geçen her gün, izini sürmek zorlaşır. İzi yok olur.
Cada día que pasa, su pista es más difícil de seguir.
Bak, evli çiftler bazen duygusal bir kısıtlamaya girerler ve birbirlerine karşı ne hissettiklerini ifade etmeleri biraz zorlaşır.
A veces los matrimonios actúan como si le pusieran una camisa de fuerza a sus emociones y les resulta difícil expresar lo que en verdad sienten entre ellos.
Sis mi yoksa çiçekler mi olduğunu söylemek oldukça zorlaşır.
Es dificil distinguir si son flores o la niebla Es una muy hermosa vista.
Ne kadar çok zaman geçerse, o kadar zorlaşır.
Cuanto más tiempo pase, más difícil será.
Çünkü o 6, sen 13 yaşındasın. Yaşlandıkça, hayat zorlaşır.
Eres mayor y cuando creces la vida es más dura.
Böylece bulmak zorlaşır. Kim?
Es mucho más difícil de encontrar.
Yoksa bu iş çok zorlaşır, tamam mı?
Y si no lo hacen... No me interesa.
Palmiyeden daha çok petrol kuyusu olduğunu görmek zorlaşır ve neredeyse eski güzel günlere benzer.
No se ve que hay más plantas petrolíferas que palmeras, y es casi como en los viejos tiempos.
Bir memur, bölüm kurallarını çiğnemeyi, alışkanlık haline getirmişse iyi bir polis olarak işini yapması oldukça zorlaşır.
Cuando un oficial se da la libertad de violar las regulaciones del departamento resulta más difícil para los demás policías el hacer un buen trabajo.
Büyürken öğreneceksin ki, büyüdükçe, hayat zorlaşır.
Una de las cosas que aprenderás al hacerte mayor es que la vida es complicada.
- Evet ve öyle bir şey olduğunda çok zorlaşır.
- Pero algunas veces afloran. - Y cuando eso ocurre la cosa se pone fea.
Yan durursan seni vurmaları zorlaşır.
Ponte de lado, así serás menos visible.
Başlığı "Aman Tanrım, o hala burada mı?" olan bölümde açıkça şunu belirtiyor : Bir çift ne kadar uzun süredir birlikteyse, erkeğin karısından bir şey gizlemesi o kadar zorlaşır.
Pues bien, en el capítulo titulado : "Dios mío, ella todavía está aquí?" Se dice que cuanto más tiempo una pareja ha estado casada Es menos probable que un hombre pueda ocultar cosas a su esposa.
Büyüdükçe inanmak da zorlaşır.
Al crecer se vuelve difícil creer...
Şişmesiyle entübasyon zorlaşır.
Lo cual dificulta la intubación.
Beynin ne kadar az oksijen alırsa, mantıklı düşünmek o kadar zorlaşır.
Cuanto menos oxígeno alimenta tu cerebro, más difícil es tener las ideas claras.
Yol zorlaşır
El camino se hace más duro...
Eğer sorularıma... cevap vermezsen işin zorlaşır.
Si no respondes a mis preguntas, será peor. Y ya sabes a lo que me refiero.
Ve eğer evet demezsen her şey zorlaşır.
- Claro. - Secundaria y universidad. En caso que aceptemos, estaremos en problemas.
Ne kadar uzarsa çözmekte o kadar zorlaşır.
Cuanto más tardes, más nos costará resolverlo
- O zaman işler zorlaşır.
- Entonces será más complicado.
Ama ne kadar beklersek, onları hedeflememiz o kadar zorlaşır.
Pero mientras más esperemos Más difícil se va a poner
Ne kadar baskı altındaysan o kadar zorlaşır.
A mayor presión, mayor dificultad.
İlk kez yapmak gibi... ne kadar çok beklersen o kadar zorlaşır... bekaretini kaybetmek gibi.
Es como la primera vez... cuanto más esperas, más duro se hace... como perder la virginidad.
Sanırım, bunu yapsaydın, tek başına yaşaman zorlaşırdı.
Supongo que si lo hicieras, te sería más difícil estr solo.
Bizi takip etmeleri zorlaşır.
Será más difícil que nos sigan.
- Biliyorum. - Ama sonra zorlaşır.
- Después, es más difícil.
Daha fazla zaman geçtikçe, iz sürmek zorlaşır. Bunu biliyorsun.
Actuemos en caliente.
Orada kalırlarsa, işimiz zorlaşır. Hele Fransızlarla Amerikalılar hazır durdurulmuşken, bu işi bitirmeliyiz.
Si permanecen allí, podremos rodearlos ahora que los franceses y sus camaradas estadounidenses fueron detenidos.
Yakında zorlaşır inşallah.
Espero que estas cosas se compliquen.
İnsan bu kadar düşünce hayat çok zorlaşır.
Es duro caer tan bajo en el mundo como yo.
Ne kadar uzun süre geçerse bulunması o kadar zorlaşır.
Cuanto más tiempo esté perdida, será más difícil.
Arkada kalanları vermek istemezsin çünkü bu kötülük olur. Atamazsın da çünkü geriye kalan tek şey onlardır. Yaşlandıkça daha da zorlaşır.
luego las dividimos... y quedan algunas cosas que no quieres regresar... porque queda mal y que no quieres tirar... porque es lo único que te queda.
İşleri ne kadar bırakırsak o kuleleri geri almamız o kadar zorlaşır.
Cuanto más esperemos más difícil será mantener las torres.
Sorun şu ki, Eğer yeterince dikkatli bakarsan iki tarafın birbirinden ayrı olduğunu söylemek, Zorlaşır.
El problema es que si te quedas mirando lo suficiente puede ser difícil separar las dos partes.
Yerini belirlemek için ne kadar uğraşırsan, hızını belirlemen o kadar zorlaşır, ya da tam tersi.
Cuanto más exactamente fijes su posición, peor puedes conocer su velocidad y viceversa.
Çünkü eğer verirsen, işler zorlaşır.
Porque si lo hace, todo se pondrá difícil.
- O zaman durumum zorlaşır.
Eso me pone en una situación difícil, ¿ o no?
Kızıl Bayrak ilerledikçe görevler daha da zorlaşır.
Las misiones se vuelven cada vez más y más desafiantes a medida que Red Flag avanza.
Ama hastalıktan sayıkladığımı düşünürseniz daha zorlaşır.
Pero lo será aún más, si piensa que sufro demencia.
Parçaları ayırdığımızda daha da zorlaşır ve aynılarına sahip bir arkadaş bize yardımcı olur.
El desmantelamiento puede ser duro y ayuda tener un amigo que pase por lo mismo.
Çorba yapmak için sebze lazımdır... ama sebze bulmak gittikçe zorlaşıyor.
Se necesitan vegetales en la sopa... pero cada vez es más difícil encontrar vegetales.
Üç harfli isimler koymak zorundasın. Yani G-Ö-T'den sonra işler zorlaşıyor.
Sólo te dan tres letras, y después de T-R-A, hay que pensar en algo.