Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ Z ] / Zorundayim

Zorundayim перевод на испанский

164 параллельный перевод
Bay Morgan, imzalarsam sanatoryumu bugün devretmek zorundayim. Dogru.
Sr. Morgan, si firmo esto, le estaría entregando la clínica hoy mismo.
- Sueruemle ilgilenmek zorundayim.
- Debo cuidar de mi ganado.
- Yapmak zorundayim.
- Debo hacerlo y nada mas.
Kelly, bu oyunu bölmek zorundayim.
Kelly, tengo que detener la partida.
Gitmek zorundayim!
- ¡ Debo irme!
Her lafimi çok iyi tartmak zorundayim.
Siempre hay que andarse con cuidado al hablar.
Simdi gerçekten gitmek zorundayim.
Ahora me tengo que ir.
Baslamadan önce sana bir seyi söylemek zorundayim.
Debo confesarle algo antes de empezar.
Bürokratlarin pesime düsmelerini istemiyorsam yardim bulmak zorundayim.
Por eso, si no quiero que los burócratas me acosen... debo tener ayuda.
Ilk karti ben atmak zorundayim.
Yo tengo que echar la primera carta.
Ve Mr. Goethe'yle calismak zorundayim.
Y tengo que trabajar con el señor Goethe.
- Uzak durmak zorundayim.
- Tengo que estar apagado.
Arastirma projesinin bir parçasi, bu yüzden ben, laboratuvar denegi ( Gine domuzu ) olmak zorundayim.
Es para su proyecto y debo hacer de conejillo de Indias.
Neden daima ilginin odak noktasi ben olmak zorundayim?
¿ Por qué soy siempre el centro de atención?
- Haydi Diane, kapa artik. - Kapamak zorundayim.
Ya me tengo que ir.
- Birsey söylemek zorunda degilsin. - Zorundayim.
- No tienes que decir nada.
Eve gelmek zorundayim.
Tengo que ir a casa.
Yapmak zorundayim, biliyorsun.
Me obligan, lo comprende.
Onu korumak zorundayim.
Tengo que protegerlo.
Parayi götürmek zorundayim.
Tengo que ir a buscar el dinero.
- Simon, hala yanlis düsünüyorsun. Yunanistan'a gidecek bir uçaga yetismek zorundayim. - Benim bunlara vaktim yok.
¡ Simón, todavía eres un viejo ciego estúpido!
- Hayir, gitmek zorundayim.
- No, tengo que irme.
Gitmek zorundayim.
Tengo que irme.
Neden bu kadar erken uyumak zorundayim?
¿ Por qué tengo que irme a la cama tan temprano?
Oraya ama simdi gitmek zorundayim.
Tengo que irme...
onada gitmek zorundayim.
Solo si tienes que ir
Neden bütün analizi ben yapmak zorundayim?
¿ Por qué tengo que hacer yo todo el análisis?
Zorundayim.
En realidad sí.
Kacirdigin seansin parasini almak zorundayim.
Debo cobrarle la sesión que ha faltado.
Yapay diz kapaginiza el koymak zorundayim. Tamam, al ben sana koyayim.
No os preocupéis por mí, os ahorro el esfuerzo de tirarme a la basura.
Ben canli kalmak zorundayim... Eger bu yaşamsa...
Así que debo todavía seguir vivo... si esto es vivir.
Onlar icin, ailem icin kendime bakmak zorundayim.
Tengo que cuidar de mi mismo, de ellos. Por mi familia.
Anlamaya calis, gitmek zorundayim.
Intenta entenderlo. Tengo que irme.
Bunu yapmak zorundayim, boyle olmasi lazim.
Tengo que hacer esto. Lo necesito.
Tekrar, Yargiç, itiraz etmek zorundayim.
De nuevo, Juez, tengo que objetar.
Angie, seni durdurmak zorundayim.
Tengo que interrumpirte.
Ve sanirim benden nefret ediyorlar ve onlari kandirmak zorundayim.
Y creo que me odian. Y ahora soy una impostora.
Ama onlar tibbi profesyoneller, ve her nasilsa hayatimi kurtaracaklarini düsünmek zorundayim.
Pero son profesionales y debo pensar que, de algún modo, salvaron mi vida. Bien.
simdi, vicdanen, seni bilgilendirmek zorundayim ki bu yazilimi kullanmak vatanseverlik yasasinin Stratejik Savunma Girisimi'nin ve 1948'de CIA'in düzenledigi Ulusal Güvenlik Kanunu'nun ihlaline yol açar.
Ahora, para ser honrado, tengo que informarte, que usar este software... es una violación del "Acta Patriótica", la iniciativa de defensa estratégica, y el Acta de 1948 de Seguridad Nacional, los que crearon la C.I.A.
ben soylemek zorundayim ki, gercekten gunes banyosu inanilmazdi..
debo decir esto, pero encontré eso de hacer topless muy liberador.
Ona Kizzy adïnï koymak zorundayïm.
Debo llamarla Kizzy.
Seni öldürmek zorundayïm evlat.
Voy a matarte, chico.
Sanïrïm zorundayïm Tom.
Bueno, supongo que es mi deber, Tom.
Sanïrïm zorundayïm.
Tengo que hacerlo.
Buradan çikmak zorundayim.
Debo salir.
Uygulamak zorundayïm.
Tengo que obedecerla.
Onu yarïn mahkemeye götürmek zorundayïm, degil mi?
Tendré que llevarla al juzgado mañana, ¿ verdad?
Ahbap, bir tane almak zorundayim.
Hombre, tengo que tenerla.
Bir tane almak zorundayim.
Tengo que tenerla.
Onunla konusmak zorundayim.
Tengo que hablar con ella.
Ögrenmek zorundayim. Evet, evet.
Tengo que saberlo, sí, sí.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]