Çamaşır перевод на испанский
8,060 параллельный перевод
Çamaşır odasında içinde yıpranmış banyo paspası olan hasır sepetin var.
Es esa cesta de paja en el cuarto de lavado con la alfombra de baño dañada dentro.
Eğer olmasaydı, 5. sınıfta iç çamaşırınıza bir dilim pizza koyarak, adet gününüz olduğunu söyleyip, matematik testinden kaçmaya çalıştığınızı nereden bilebilirdim.
Bueno, si no lo fuera, ¿ cómo voy a saber qué en quinto grado intentaste salir de un examen de mates, metiendote una rodaja de pizza en la ropa interior y diciendo que tenias la regla?
Beni sınama yoksa senin iç çamaşırın daha yere düşmeden vasiyetimi değiştiririm.
No me pongas a prueba, o reescribiré mi testamento más rápido antes de que tu ropa interior caiga al piso.
İlkokuldan beri iç çamaşırı giymedim ben.
No me pongo ropa interior desde la escuela primaria.
Hayır, kolaysa sen takip et. benim ilk önce iç çamaşırımı değiştirmem lazım.
No, síguele tú. Tengo que cambiarme de ropa interior.
Kızın iç çamaşırını çıkartıp atmış.
Bueno, le quitó las bragas, de todos modos.
İç çamaşırını geri verdim kıza.
Le he vuelto a poner las bragas.
Grup seansındaydık ve o bir şiir okuyordu, onun yazdığı şiiri çamaşır makinesine sıkışıp kalmış bir cüce hakkındaydı.
Estábamos en grupo y ella estaba leyendo un poema que escribió sobre un enano en un lavarropas.
Sanırım hepimiz... çamaşır makinesinde sıkışıp kalmış cüceleriz. Oh, kahretsin. Özür dilerim.
Supongo que todos somos enanos atrapados en lavarropas.
Çamaşır makinesi tamircisinin gelmemesiyle alakalı bir şey bence.
Creo que tiene algo que ver con que ese tipo no apareciera a arreglar la lavadora.
Çamaşırhaneden yanlış tişörtü almışım sanırım.
Creo que cogí la que no era en la lavandería.
Açıkçası, çamaşır odasındayken sen kurutucunun.. .. üstünde oturdun ve ben de biraz soluklandım.
Bueno, para ser justos, lo del área de lavado fue más tú sentarte sobre la secadora mientras yo tomaba un respiro.
Cracker Barrel Restoranında iç çamaşırı satılıyordur bence.
Creo que venden ropa interior en Cracker Barrel.
.. iç çamaşırı sattıkları için mutluyum. Ve bu "Ben kalp Denver" eşofmanlarını.
Y estos pantalones de "Amo a Denver".
İç çamaşırı giymeni.
Ropa interior.
İç çamaşırını çaldığımı söyledi, aslında O benimkini çalıyordu.
Dijo que yo estaba robando su ropa interior, pero creo que él estaba robando la mía.
Annesi, köpeğinin kirli olduğundan şikayet ettiğinde onu çamaşır makinesinin içine atardı ve köpek oradan tüysüz olarak çıkardı.
Su madre se queja de que el perro está sucio... y ella lo mete en la lavadora... y sale calvo.
İhtiyacı olan her şeyi alıp garaja ya da çamaşır odasına falan koysun.
Que consiga las cosas que necesita y las ponga en la... ¿ lavandería o garaje?
Eteğini tuttum ve cart diye yırttım. Herkes iç çamaşırını gördü.
Agarré su falda y se la arranqué y todos la pudieron ver en ropa interior.
Daha çok iç çamaşırı.
Más ropa interior.
Neden çamaşır odasına benimle gelmiyorsun, lekeyi çıkarmana yardım edeyim.
¿ Por qué no vienes a la lavandería conmigo y te ayudo a quitarla?
- Neden iç çamaşırı giymiyorsunuz? !
¡ ¿ Por qué no llevan pantalones?
İç çamaşırı alışverişine gidebiliriz.
Para que podamos ir a comprar ropa interior juntos.
Bir keresinde Andiye iç çamaşırı alarak sürpriz yapmıştım ama bu seksiz en fazla 6 ay kuralından önceydi.
Una vez sorprendí a Andy con ropa interior nueva antes de nuestro acuerdo de seis meses
Çamaşır suyuyla bir güzel temizledim.
Lo lavé y limpié la bacha con lavandina.
Kimin iç çamaşırı bu?
¿ De quién es esta ropa interior?
Tamam, bak, iç çamaşırı konusunda...
Está bien, mira, sobre la ropa interior...
Aptal iç çamaşırını benden uzak tut, yeter.
Solo mantén su estúpida ropa interior fuera de mi vista.
Çamaşır odasında başka ne yapabilirim?
¿ Qué más haría en el cuarto de lavado?
Aydınlık ve temiz. Çamaşır makinesi yok, telefon yok, televizyon yok.
Es brillante y está limpia, y no hay lavandería que hacer, ni teléfonos, ni televisores.
Şimdi çamaşır odasına gideceğim... ve dizlerimin üstüne çöküp dua edeceğim!
Voy a ir a la lavandería y me arrodillaré para rezar!
Çamaşırını senin yatağında bıraktıktan sonra hala nasıl yüzüne bakabiliyor?
¿ Cómo puede siquiera mirarte a los ojos tras haber dejado su ropa interior en tus sábanas?
İç çamaşırını yatağımda bulduğumda da inanması kolay değildi.
Sí, claro, también es difícil de creer que yo encontrase sus bragas en mi cama.
Aslında onun çamaşır yıkadığını bilmekten memnun olurdum.
Oye, ¿ sabes qué? Yo sólo me alegraría de saber que iba a hacer de lavandería.
Ya iç çamaşırımı görmene izin versem?
¿ Qué tal si te dejo ver mi ropa interior?
Biliyorum ki iç çamaşırı giymeliydim fakat giymedim, yani bilginiz olsun...
Sé que se supone que tenemos que mantener nuestra ropa interior puesta, pero no lo hice, así que ya sabéis, para vuestra información...
Acele et, çamaşır sevkiyatındasın.
Date prisa, te toca la colada.
Buradaki çamaşır yıkama düzenini anlıyor gibi gözükmüyor.
No parece entender la disposición de la lavandería
İyi ki şu an bayraklı iç çamaşırı giymiyorum çünkü bir yerlerde yangın çıkmak üzere.
Es bueno que no esté usando ropa interior con la bandera justo ahora, porque está a punto de haber un incendio.
Yetişkin, başarılı bir bilim insanının renkli iç çamaşırlarıyla uçan adamlarla ilgili resimli kitap satan bir dükkâna yatırım yapmasının parasal ve zihinsel kaynaklarını boşa harcıyabileceğini görüyor musun?
¿ Puedes ver cómo un hombre adulto, un reconocido científico, que invierte en una tienda que vende libros con ilustraciones de hombres voladores con ropa interior de colorines... puede estar perdiendo sus recursos tanto financieros como intelectuales?
Tahammül edemeyeceğim 2 şey var : Odamdayken tehdit edilme ve iç çamaşırımlayken tehdit edilme.
Hay dos cosas que no toleraré... ser amenazado en mi habitación y en ropa interior.
Simon'a muşamba, birkaç tane çamaşır suyu ve belki kesici bir şey getirmesini söyle. Ölü değil!
Dile a Simón que traiga una lona y algo de lejía... y quizá algo afilado.
Bir kaç gün önce iç çamaşırı çekmecemin karıştırılmış olduğunu fark ettim.
Pero unos días atrás, me di cuenta de que el cajón de mi ropa interior estaba desordenado.
Çamaşır yıkıyordum.
Estoy haciendo la colada pero siéntate.
Çamaşır makinesi ile sorun yaşayananız var mı?
¿ Alguien más teniendo problemas con la lavadora?
Çamaşır makinesinden uzak durursan daha iyi olur.
Es... Es mejor si te mantienes alejado de la lavadora.
Ve Jenny'nin iç çamaşırını giydiğimden oldukça eminim.
Y estoy bastante seguro de que estoy usando la ropa interior de Jenny.
Çamaşır makinesi ne zaman tamir edilecek?
¿ Cuándo va a estar arreglada la lavadora?
- Hayır, hayır. Temizliği ve yatağı yapacağım.
No, yo voy a hacer la limpieza y tambien a tender las camas.
Hepimiz gibi arabadan iç çamaşırı olmadan çıkmak.
De lo mismo que nosotros, salir de un coche sin ropa interior.
İç çamaşırı demişken bazı ilginç haberlerim var.
Hablando de ropa interior, tengo algunas noticias interesantes...