Çarşaf перевод на испанский
1,151 параллельный перевод
Bunlar çarşaf ve havlu.
Aquí hay algunas sabanas y una toalla.
Bud, koltuk için çarşaf ve yorgan getir ki annen rahat yatabilsin.
Bud, ponle unas sábanas y unas mantas al sofá para que tu madre esté cómoda.
Battaniyeyle çarşafı birlikte katla. Burası 10 santim olacak.
Doblas la manta y la sábana juntas, con un pliegue de diez centímetros.
O kadar sıcak ki, turuncu çarşaf giymiş adamlar birden alev aldı.
Hace tanto calor, joder, que he visto cómo esos tíos en bata naranja prendían fuego.
Siz de çarşafın altına girsenize.
Ven debajo de la sábana.
Ben... biraz ucuz çarşaf alacağım, havlular, plastik çatal bıçak takımı.
Yo... Compraré sábanas baratas,... toallas,... cubiertos de plástico.
Çarşaf ve toz bezinden kendine şu şekilde bir türban yaptı ve bir iple bağladı.
Ella se hizo un turbante con una sábana... y un plumero, de esta manera, asi... y alguna clase de cuerda.
Delia istediğiniz çarşafı alabileceğinizi söyledi.
Delia dice que pueden ponerse todas las sábanas que quieran.
Odanıza çarşaf ve nevresim serdim. Teşekkürler.
He dejado tus futones y la mosquitera en tu habitación.
Sanırım bu çarşaf biraz yıpranmış.
Esta sábana está un poco gastada. ¿ Usted cree?
soğuk, duru çarşafı kucaklıyor.
Su cuerpo joven, núbil y ágil acariciando las sábanas limpias.
Bir gün çarşafı değiştirmek için Hayley'nin odasına gittim.
Y un dia mientras cambiaba las sabanas de la cama de casa
Hadi, annem görmeden şu ıslak çarşafı değiştirelim.
Saquémos estas sábanas humedas antes de que mamá las vea.
Yatak çarşafım.
Mis sábanas.
Uykusunda bir o yana, bir bu yana döndüğünü üzerindeki çarşafın kaydığını, su içmek için uyandığını ve aynada kendine bakıp üzerindeki geceliği çıkardığını ve beni düşünerek yatağa girdiğini düşledim.
Quería que se volteara, corriera las sabanas, se levantara por un vaso de agua, mirara al espejo, y se desvistiera antes de volver a la cama... pensando en mí.
Şimdi her gün yatak çarşafımı değiştirmek zorundalar.
Ahora cambian mis sabanas diariamente.
Çarşafı değiştirmeli miyim?
- Están para cambiarlas.
- Nerede? - Arkada, kara çarşaf giyiyor.
- Detrás, lleva un velo negro.
Yatağa gidiyorum, çarşaf böyle kokuyor.
Voy a la cama y las sábanas apestan.
- Çarşaf değiştirmek istemem.
- No voy a cambiar las sábanas.
Bir trende gidiyordum, birden, farkettim ki, dağ gibi olmuş bir çarşaf yığınına çarpacaktık.
Estaba en un tren. Vi que íbamos a chocar contra una montaña de sábanas.
- Çarşafınız?
- ¿ Sus sábanas?
Bütün gece nişanlımın terden üç kat çarşaf değiştirmek zorunda kalmasını çaresizce izlemek de komik değildi.
Ni lo es pasarse la noche despierto viendo a mi prometida sudar sin mi ayuda bajo las sábanas.
- Çarşaf geçirirsen iş görür.
- Pon sábanas y estarás bien.
Peki, çarşafıma vizon yağı bulaşmasını ben istemedim.
No quería ensuciar mi cobertor con aceite de mink.
Çarşafın altına gir ve uyuyormuş gibi yap.
Acuéstate debajo de las sábanas y duerme.
Son misafiriniz çarşafınızı çalmış galiba.
Su último huésped se llevó las sábanas.
Parry için çarşaf bırakmıştım.
Hace poco dejé unas sábanas nuevas para Parry.
bir dahaki sefere o "bazıları" buraya geldiğinde, aptal törenlerinde üstlerine çarşaf geçirip, ayakkabılarını değiştirmeyi akıl edemeyenlerin... gerçekte kimler olduğunu herkesin bilmesini... isteyip istemediklerini sorarım.
La próxima vez que esas "personas" vengan aquí... dejaré que todos se enteren de quiénes son bajo esas sábanas blancas... cuando marchan en uno de esos desfiles estúpidos que Uds. hacen. ¿ Por qué no se les ha ocurrido cambiarse los zapatos?
- Sana çarşaf getireyim.
- Conseguiré algunas sabanas.
- Evet, çarşaf getireceğiz.
- Sí, te conseguiremos sabanas.
Bu, ben de çarşaf giymediğim için mi?
¿ Es porque no llevo el chador?
İranlı kadınlar çarşafı seviyor.
Les gusta llevar el chador.
Bu gece çarşaf giymek zorundasın.
Tienes que llevar el chador esta noche.
Neden çarşaf giyiyorsun?
¿ Por qué llevas el chador?
Çarşaf, bir Pers geleneğidir.
El chador es una tradición persa.
Bir iki hafta çarşafı tekmelersin, biraz ateşin çıkar.
Pateas el cubrecamas por una semana o dos...
Anna, Bob'a bir kaç çarşaf ve bir yastık getirir misin?
Anna le traerias una almohada y unas sabanas a Bob?
Yani, arada bir çarşafın içinde bir erkek olmasını tercih ettiğini biliyorum.
Sé que le gusta tener a un hombre entre las sábanas de vez en cuando.
Çarşaf ve yastıklar.
Sábanas y almohadas...
Çarşafın üzerine boşalmış.
Hay manchas de semen por todas las sábanas.
Gerçek bir erkek yatak çarşafının arkasına saklanmaz!
Un hombre legítimo no se esconde detrás de sábanas!
Yüz yıl önce, beyaz çarşaf giyer ve üzerimize tazılarını salarlardı.
Hace cien años, se ponían sábanas blancas y nos lanzaban sabuesos.
- O çarşaf dolabı..
Es el armario de la ropa blanca.
Arap Çarşafları işte.. ( Sheet = Çarşaf, Sheikh = Şeyh..
- Unos jeques árabes.
İpek çarşaf, vizon yastık da verseler orada kalmam.
- No me quedaría hay aunque me dieran sábanas de seda. Te lo juro, me acuerdo cuando era una puta y casi no comía.
SPACEBALLS ÇARŞAF
"S.O.S. - La Sábana"
Çarşaf lazım.
Necesito sábanas.
Hayır. Çarşafı kokla adamım.
Huele las sábanas, macho.
Temiz çarşaf getirsem iyi olur.
Iré a buscar sábanas limpias.
Hafta da bir temiz çarşaf.
Está limpio.