Çilek перевод на испанский
1,077 параллельный перевод
Çilek şekerini kastettim.
El glaseado.
- Akşamdan kalanlara çilek iyi gelir.
- La fresa es buena para la resaca.
Bana çilek kız gibi geldin.
Para mí, eres como una fresita.
Çilek mi?
¿ De fresa?
- Ben çilek sevmem.
- A mí no me gusta la fresa.
- Kahve var, çilek...
- Tienen de café, fresa...
- Kahve olmasın. Çilek.
- Café no, fresa.
- Çilek mi?
- ¿ Fresa?
Tamam. Çilek ve vanilya mı?
Bueno. ¿ De fresa y vainilla?
Dory çikolata, çilek ve vanilya istiyor.
Y Dory quiere de chocolate, fresa y vainilla.
- Çilek.
- Fresas.
- Bu mevsimde çilek mi?
- ¿ Fresas? ¿ En esta época del año?
Hayır, en hızlı habercileri yollayın, Çilek istiyorum, çilek!
¡ Rápido! ¡ Que salgan mensajeros! ¡ Necesito fresas!
Çilek, çilek!
¡ Fresas! ¡ Illico presto!
- Biz, yiyip, içip Sezar'a masraf çıkartırken... onları çilek toplamaya yollamayı düşünen sensin.
- La tuya de las fresas tampoco está mal. Pasamos unas vacaciones a expensas del César.
- Selam, askerlerim, çilek buldunuz mu?
- Ave, ave, mis pequeños. ¿ Qué, traéis las fresas?
Ben burdayım ey Bonus Belonus, bakın çilek buldum, Yunanistan'dan dönmekte olan... bir ticari kervana rastladım ve ağırlığınca altın ödeyerek satın aldım!
Aquí estoy, oh Caius Bonus. Tengo fresas. Las compré a precio de oro a un mercader griego que encontré por casualidad en la carretera.
Ayırıcı doğum izi, sağ omuzda küçük bir yara izi, sol uylukta çilek şeklinde doğum izi...
Marcas de nacimiento, pequeña cicatriz en el hombro derecho, marca con forma de frutilla en el muslo izquierdo.
Çilek sarısı mı?
¿ Es rubio fresa?
Dondurma? Çilek, çikolata, vanilya.
¿ Qué desean, helado?
- Taze çilek, taze...
¡ Maduras! - " ¿ Quiere leche, señora?
- Taze çilek, taze...
- " ¡ Fresas maduras!
taze çilek, taze... işler ters gittiği zaman açıp ona doya doya bakarım... ve onu bir hazine gibi saklarım... bütün hayatım boyunca... bugün süt alacak mısınız?
¡ Maduras! "Para que pueda contemplarlo a placer Cuando las cosas vayan mal " Lo conservaré como un tesoro
- Çilek çorbanızı beğendiniz mi?
- ¿ Le gusta la sopa de fresas?
Başkana, size çilek getirdiğimizi söyledik.
Le he dicho a Maire que os hemos traído unos arándanos.
Karısı Fransız çilek reçeli ister.
Su mujer quería mermelada de fresas francesa.
- Elindeki çilek reçeli mi?
- ¿ Mermelada de fresa?
- Çilek mi böğürtlen mi?
-? Fresa o frambuesa?
Allah'ın belası alanın üzerine çilek reçeli gibi sürülmüş olurdun.
Hubieras quedado por todo el campo... como mermelada de fresa. Nunca más. ¿ Entendido?
Nastasya Karpovna, taze çilek toplamalarını söyle.
Nastasia Kárpovna, ordene que traigan fresas del huerto.
Krem şantili çilek, tatlım?
Felices sueños, querido.
- Çilek beni hasta ediyor -.. çıldırtma beni.
Las bayas me enferman. ¡ Vete al diablo!
Umarım, tüm gece çilek nedeniyle kusarsın.
¡ Espero que te atragantes con las bayas, ¿ oíste? ! ¡ Espero que vomites toda la noche!
Çilek gibi kokuyorlar dostum!
Sí. ¡ Huele a fresas!
Çilek festivaline.
Al mercado de fresas.
Çilek!
¡ Fresas!
Çilek var!
¡ Fresas!
Çilek ister misiniz?
¿ Quiere fresas, signore?
Çileklerin tadı aynı çilek gibi.
Las fresas saben a fresas.
Üstelik dün akşamki yemekten ve bu sabah kahvaltıda yediğim kremalı çilek, jambon, yumurta, poğaça ve tereyağından sonra.
Después de la cena enorme de anoche y las fresas con crema... y el tocino con huevos y la medialuna.
Patronlar... çilek ve krema yerler!
Los jefes están comiendo fresas con crema.
Ayaklanın artık çilek ve krema olmayacak!
Cuando venga la revolución... no habrá más fresas con crema.
Çilek?
¿ Fresas?
Kavanozu 150 papel olan çilek.
Un bote de fresas cuesta 150 dólares.
Korumalar kavanozu 150 D olan çilek alıyorlar, inanır mısın?
¿ Sabe que los guardaespaldas compran fresas a 150 dólares el bote?
- Hayır, çilek.
- No, fresas.
- Hiç çilek görmedim.
- Nunca he visto fresas.
Bahçesinde çilek fidanı bellerken petrol bulan biri daha.
Es un americano. ¡ Uno más que debió haber encontrado petróleo mientras plantaba fresas!
- Çilek filan yok.
- Hemos buscado por doquier.
iki tanesi bir peni... taze çilek, taze... taze çilek, taze... süt alacak mısınız hanımefendi?
"Dos por un penique " ¡ Fresas maduras! ¡ Maduras!
Prensibini yesinler... - biraz çilek alır mısın?
Toma unas bayas.